Mesajı Okuyun
Old 17-01-2007, 11:19   #27
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sevgili Ahu,

Aynı soruyu daha önce başka bir forumda ben de sormuştum.

Hukuk felsefesinden ne anlıyoruz? Bir adım sonrası ne anlamalıyız?

Konuyla ilgili bir değerlendirme aktarıyorum. Önce hukuk felsefesinin ne olduğunu kavrayıp, daha sonra "hukukla" "hukuk felsefesi" ni yanyana getirerek daha nitelikli tartışmalar yapabiliriz diye düşünüyorum.

Zira felsefe başkadır, hukuk felsefesi bambaşkadır. Hukuku, hukuk felsefesi ile değil de, genel anlamda felsefe ile değerlendirmeye kalkıştığımızda, genel kavram olan felsefeye de haksızlık ediyoruz.

Saygılarımla...

Alıntı:
2.2. Hukuk Felsefesi: En yaygın biçimsel tanımıyla hukuk felsefesi, insan ilişkilerini karşılıklı haklar ve yükümlülükler açısından ele alan felsefe disiplinidir. "Hak" ve "adalet" kavramlarını çözümleyen, çeşitli hukuk şistemlerinin irdelemesini, çözümlemesini ve eleştirisini yapan, hukukun özü- nü, otoritesini, toplumdaki rol ve işlevini görüp göstermeye çalışan tutumuyla olgusal olduğuna inanılan bir zeminde hareket eden "hukuk felsefesi", aynı zamanda tüm tekil hukukların, hukuk düzenlerinin üzerinde "evrensel hukuk normları" arayan tutumuyla normatif kalır. Öyle ki, "hukuk felsefesi" ile "hukuk" (tekil hukuklar, hukuk sistemleri) arasında, tıpkı "âhlâk felsefesi (etik)" ile "ahlâk" arasındaki ayrımda olduğu gibi, giderilemez türden bir bulanıklık vardır. Bu bulanıklık, daha "hukuk felsefesinin başlıca sorunlarında hemen kendisini gösterir:

1. Hukuk nedir?,

2. Hukukla ahlâk arasında nasıl bir ilişki vardır?,

3. Toplumsal ve ekonomik koşullar hukuku nasıl etkiler? . Yasalara "iyi" ve "kötü" diye değer biçme imkânı veren değişmez ilkeler ve normlar (doğal hukuk) var mıdır?

İlk üç soru, hukuk felsefesinin olgucu, irdeleyici, çözümleyici tutumunun anlaşılmasına elverirler. Fakat özellikle dördüncü ve son soru, hukuk felsefesinde, incelenen hukuklar çokluğunda zaten içerilmiş olan normatifliğin üzerine en üst düzeyde normlar, "doğal hukuk normları" veya “evrensel hukuk normları" denilen normlar koymak isteyen bir yön, yani sonuçta kendisini de en üst derecede normatif kılan bir yön olduğunu görmemizi sağlar. Böylece hukuk felsefesi, tıpkı ahlâk felsefesi (etik) gibi, iki zemin üzerinde hareket eder.

Bu demektir ki, hukuk felsefesi;

(ı) pratikte bir hukuklar çokluğu hâlinde karşımıza çıkan hukuk fenomenini ve özellikle mevcut ve yürürlükteki hukuk kurallarını yani pozitif hukuk kurallarını tanımlayıcı, irdeleyici, çözümleyici bir tutumla ele alırken;

(ıı) öbür yandan bu pozitif hukuk kurallarının en üst ve değişmez olduklarına inanılan veya zaten öyle oldukları düşünülen ilkeler, evrensel hukuk ilkeleri denilen il- keler bakımından bir değerlendirmesini yapar ve tekil hukukların sınanmasını ve denetlenmesini sağlayacak evrensel ölçütler bulmaya, tüm insanlar için ortak bir ü'~t-hukuk geliştirmeye çalışır Özellikle bu ikinci ve en üst derecede normatif yönüyle hukuk felsefesi, evrensel olduğuna inanılan temel kural ve normlara dayalı olarak "eşitlik", "özgürlük" ve özellikle "adalet", "hak" , kavramlarını tanımlamaya çalışır. Bu nedenle normatif hukuk felsefesi, çoğunlukla doğal hukuk öğretilerinin alanı olarak da karşımıza çıkar.

Bu betimlemeler, normatif yönüyle hukuk felsefesini herhangi bir hukuktan ayırma güçlüğünü yeniden karşımıza çıkarıyor. Nasıl ki ahlâk felsefesi (özellikle Anglosaksonların "meta-etik"i), salt betimleyici ve çözümleyici kalamıyor ve açık veya örtük, normatif olmak gereğini duyuyorsa; hukuk felsefesi de, salt betimleyici ve çözümleyici kalamamakta, kendisi norm arayan ve üreten bir tutumla çalışmak gereği duymaktadır.


Alıntı:
Doğan Özlem-Ahlak Hukuku Önceler