Mesajı Okuyun
Old 14-08-2007, 16:12   #5
erdal7

 
Varsayılan

Sayın Erdinç Laflı
Daha önce siteye aşağıdaki kararların eklenip eklenmediğini bilemiyorum. Kazancı dan alınan kararları aşağıya ekliyorum.
İşinize yarayabilir. Saygılarımı sunarım. Av.Erdal Dülgar


T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/3523
K. 2002/6271
T. 18.6.2002


• TAKAS DEF'İ ( Alacaklıya Karşı Dermeyan Edilmekle Hüküm İfade Edeceği - Mahkemece Döviz Alacağının Fiili Ödeme Günündeki Kur Karşılığından Mahsuba Karar Verilemeyeceği/Takas Talebinde Bulunulan Tarihteki Kur Karşılığından Mahsup Edilmesi Gereği )
• KİRANIN SÜRESİNDEN ÖNCE ANLAŞMAYLA FESHEDİLMESİ ( Peşin Ödenen Fazla Kira Bedelinin İadesi Talebi - Takas Def'inin Alacaklıya Karşı Dermeyan Edildiği Tarihte Hüküm İfade Edeceği/Bu Tarihteki Kur Karşılığına Hükmedilmesi Gerekirken Fiili Ödeme Günündeki Kur Karşılığına Hükmedilemeyeceği )
• DÖVİZ ÜZERİNDEN PEŞİN ÖDENEN KİRA BEDELİNİN İADESİ ( Kira Sözleşmesinin Süresinden Önce Anlaşmayla Feshedilmesi Nedeniyle - Borçlunun Kiralanana Yaptığı Masraflar İçin Takas Talebi/Takas Def'inin Alacaklıya Karşı Dermeyan Edilmekle Hüküm İfade Edeceği ve Döviz Alacağının Bu Tarihteki Karşılığından Mahsup Yapılması Gereği )
818/m.118,122/1
ÖZET : Davacı, tarafların anlaşmasıyla sona erdirilen kira sözleşmesinden dolayı peşin verilmiş olan fazla kira bedelinin ve teminat parasının iadesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin kiralananın davacı tarafça tahliyesinden sonra eski hale getirilmesi için bir takım masraflar yaptığını savunmuş ve bu nedenle ( 4.945.882.000.- ) TL.nın fatura tarihindeki karşılığının BK.nun 118 nci maddesi gereğince takas ve mahsubunu istemiştir. BK.nun 122/1 nci maddesinde, "takas, ancak borçlunun takası dermayan etmek kastını alacaklıya bildirmesiyle vaki olur" hükmü öngörülmüştür. Buna göre takasın, borçlunun bu iradesini alacaklıya bildirmesiyle hüküm ifade edeceği kabul edilmelidir. Oysa mahkemece, davalının takas edilmesini istediği alacak miktarı davacının USD cinsinden olan alacağının fiili ödeme günündeki bedelinden takas edilmesine karar verilmiştir. Bu anlatılanlar karşısında mahkemece, davalının takas etmek istediği alacağının yukarıda anılan kanun hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 11.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 24.12.2001 tarih ve 2000/561 - 2001/634 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 18.06.2002 günde davacı avukatı ile davalı avukatı gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 18.08.1998 başlangıç tarihli işyeri kira sözleşmesinin tarafların karşılıklı anlaşmaları sonucu feshedildiğini ve bu fesihten sonra davalının işyerini 3 ncü kişiye kiraya verdiğini, ancak müvekkilinin davalıya 2000 yılı Eylül ayına kadar kira parasını peşin ödediğinden sözleşme hükümlerine göre fazladan ödediği ( 13.706 ) USD ile teminat parası olan ( 10.000 ) USD toplam ( 23.706 ) USD.nın 25.07.2000 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın kime yöneltildiğinin açık olmadığını, sözleşmenin anlaşma ile feshedildiğinin doğru olmadığını, tek taraflı fesih koşullarının oluşmadığını, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin kira kaybına uğradığını, kiralananın eski hale getirilmesi için bir takım masraflar yapıldığını, ayrıca davacının kira sözleşmesinin başında kira parasını ödemediği için hakkında icra takibi yapıldığını ve müvekkilinin 2.700 USD vekalet ücreti ödediğini savunarak, davanın reddi ile ( 17.700 ) USD ile ( 4.945.882.500.- ) TL fatura tarihindeki USD karşılığının takas ve mahsubunu istemiştir.
Mahkemece, taraflarca sunulan kanıtlara göre, sözleşmenin tarafların karşılıklı anlaşmasıyla feshedildiğinin kanıtlanmadığı, ancak Sözleşmenin Özel Şartlarının 1.2 nci maddesine göre, davacı kiracının fesih hakkı olup, bu hakkını kullandığı, oluş bu şekilde kabul edildiğinden davacının ( 22.000 ) USD alacağı bulunduğu, davacı kiracının sözleşme hükmüne göre fesih hakkı mevcut olduğuna göre, davalı kiralayanın kiralananı daha ucuza kiraya vermesinden sorumlu olmadığı, davalının kiralananı eski hale getirmek için yaptığı masrafların kabulü ile sözkonusu masraf bedelinin fiili ödeme günündeki alacaktan mahsubu gerektiği gerekçesiyle, ( 22.000 ) USD.nın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TL bedelinin davalıdan tahsiline, ( 4.945.882.500.- ) TL.nın fiili ödeme günündeki alacak bedelinden mahsubuna karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Ancak, davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin kiralananın davacı tarafça tahliyesinden sonra eski hale getirilmesi için bir takım masraflar yaptığını savunmuş ve bu nedenle ( 4.945.882.000.- ) TL.nın fatura tarihindeki karşılığının BK.nun 118 nci maddesi gereğince takas ve mahsubunu istemiştir.
BK.nun 122/1 nci maddesinde, "takas, ancak borçlunun takası dermayan etmek kastını alacaklıya bildirmesiyle vaki olur" hükmü öngörülmüştür. Buna göre takasın, borçlunun bu iradesini alacaklıya bildirmesiyle hüküm ifade edeceği kabul edilmelidir.
Oysa mahkemece, davalının takas edilmesini istediği alacak miktarı davacının USD cinsinden olan alacağının fiili ödeme günündeki bedelinden takas edilmesine karar verilmiştir.
Bu anlatılanlar karşısında mahkemece, davalının takas etmek istediği alacağının yukarıda anılan kanun hükümleri çerçevesinde değerlendirmesi ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararı bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte yazılı nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte yazılı nedenlerle, kararın davalı yararına BOZULMASINA, 250.000.000.-TL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.06.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
yarx


T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/3374
K. 2004/12599
T. 23.9.2004


İSTİRDAT TALEBİ ( Kiracının Kira Sözleşmesini Süresinden Önce Feshetmesi ve Anahtarı Notere Tevdi Etmesi ve Kira Akdinin Devam Ettiğini Söyleyen Kiralayanca Kira Bedellerinin İcra Vasıtasıyla Tahsili - Anahtarın Notere Tevdii Hususu Kiralayana Bildirilmişse Tebliğ Tarihinden İtibaren Ne Kadar Süre İçinde Aynı Koşullarla Kiraya Verilebileceği Araştırılarak Fazla Ödeme Varsa İstirdadı Gereği )
• KİRACININ KİRA SÖZLEŞMESİNİ SÜRESİNDEN ÖNCE FESHETMESİ VE ANAHTARI NOTERE TEVDİ ETMESİ ( Kiralayanın Fesihten Sonraki Aylara Ait Kira Bedellerini İcra Vasıtasıyla Tahsili - Kiracının İstirdat Talebi )
• ANAHTARI NOTERE TEVDİ EDEREK KİRA AKDİNİ SÜRESİNDEN ÖNCE FESHEDEN KİRACI ( Kiralayanın Taşınmazı Yeniden Aynı Koşullarla Kiraya Verebileceği Süre İçin Kira Bedeli Ödeme Yükümlülüğü - İcra Vasıtasıyla Tahsil Edilen Kira Bedellerinin İstirdadı Talebinde Kiracının Sorumlu Olduğu Miktar Tesbit Edilerek Varsa Fazla Ödemelerin İstirdadına Karar Verilmesi Gereği )
818/m.44,98
1086/m.87
ÖZET : Davacı kiracı 9.7.2001 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesini 29.7.2001 tarihi itibariyle feshettiğini ve mecuru 29.7.2001 tarihi itibariyle tahliye ve teslim edeceğini bildirmiş, davalı ihtara verdiği cevapta tek taraflı feshi kabul etmediğini bildirmiştir. Ardından davacı 17.8.2001 tarihli düzenleme şeklinde emanet tutanağı ile anahtarı notere teslim etmiştir. Mahkemece emanet tutanağının davalıya tebliğ edilip edilmediği üzerinde durulmamıştır. Davacı, 11.12.2001 tarihinde mahkemeye müracaatla mecurun hali hazırda boş olup olmadığının tespiti ile, anahtarların teslimi hususunda tevdi mahalli tayinine karar verilmesini istemiş, ancak mahkemece taşınmazın boş olduğu tespit edilmesine rağmen, tevdi mahalline ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacının keşide ettiği ihtarlar, davalının kira bedelinin ödetilmesi için giriştiği icra takibine karşı davalının itirazı sonucu itirazın kaldırılması davalarında, davacının taşınmazı 27.8.2001 tarihinde boşaltarak anahtarı notere teslim ettiğine ilişkin İcra Tetkik Merciindeki savunmaları karşısında, davalı kiralayanın taşınmazın anahtarının kendisine teslim edilmediğinden bahisle, kira akdinin devam ettiği iddiası, MK'nın 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması olup, kanun bunu himaye etmez.
O nedenle mahkemece yapılacak iş; taşınmazın anahtarının notere teslim edildiğine ilişkin tutanak davalıya tebliğ edilmiş ise bu tarihten, tebliğ edilmemiş ise 11.12.2001 tarihinden itibaren mecurun, taraflar arasındaki kira sözleşmesindeki koşullarla ne kadar süre içerisinde kiraya verilebileceği, bu konuda uzman bilirkişi marifetiyle öncelikle saptanmalı ve saptanacak bu kira bedelinden, davacı kiracının sorumlu olduğu kabul edilerek, fazla ödenen kira bedeli varsa, istirdadına karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı şirket, davalıya ait taşınmazda 1.11.1999 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile aylık 7500 Dolar kira bedeli ile kiracıyken, ortaya çıkan ekonomik kriz nedeni ile kira sözleşmesini 29.7.2001 tarihi itibariyle feshettiğine ilişkin 12.7.2001 tarihli ihtarnameyi davalıya keşide ettiğini, davalının anahtarı teslim almaktan kaçındığını, bu nedenle anahtarın notere teslim edildiğini, davalının ise Ağustos ayı kira bedelinin tahsili için icra takibinde bulunarak ardından itirazın kaldırılması davası açtığını, İcra Tetkik Merciince itirazın kaldırılması kararının kesinleştiğini, davalının yine kötüniyetli olarak takip eden her ay kira bedellerinin ödetilmesi için icra takiplerine devam ettiğini, vaki itirazı üzerine itirazın kaldırılması yoluna gittiğini, sınırlı yetkili mercide, feshin sebepleri incelenmeden itirazın kaldırılmasına karar verildiğini ve icra takipleri sonunda, tahliyeden sonraki Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık 1999 ve Ocak, Şubat, Mart 2000 ayları kira bedelini 116.966.927.942 TL olarak ödemek zorunda kaldığını, ayrıca 2002 Nisan ayı dahil Ekim ayına kadar 6 aylık kira bedelinin ödetilmesi için de hakkında girişilen takibin devam etmekte olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, davalıya haksız olarak ödenen 116.966.927.942 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile istirdadını ve gelecek 19 ay kira bedeli olan 142.800 Dolar için ödeme tehdidi altında bulunan şirketin kira borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir, davacı 25.9.2003 tarihinde verdiği ıslah dilekçesi ile de 2002 Nisan ve Eylül arası kira bedelini icra tehdidi altında ödediğini ileri sürerek, 133.303.000.000 TL'nin faizi ile birlikte istirdadını istemiştir.
Davalı, taşınmazın anahtarının kendisine teslim edilmediğini, tek taraflı olarak sözleşmenin feshinin yasal olmadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Taraflar arasında kurulduğu anlaşılan 1.11.1999 başlangıç tarihli ve 10 yıl süreli kira sözleşmesinin, davacı tarafından tek taraflı ve haksız olarak feshedildiği uyuşmazlık konusu değildir. Bu durumda kural olarak kiracı, kira süresinin sonuna kadar gerçekleşecek kira parasından, sorumludur. Ne var ki davalı kiralayanın da, kiralananı yeniden kiraya verebilme gayreti içine girmesi ve böylece zararın artmasını önlemesi BK. 98. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 44. maddesi hükmü gereğidir. Şu halde davacı, kiracının kira bedelinden sorumluluğu, kiralananın tahliye edildiği tarihten itibaren, aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği güne kadar gerçekleşecek kira parasından ibarettir.
Davacı kiracı 9.7.2001 tarihli ihtarname ile kira sözleşmesini 29.7.2001 tarihi itibariyle feshettiğini ve mecuru 29.7.2001 tarihi itibariyle tahliye ve teslim edeceğini bildirmiş, davalı ihtara verdiği cevapta tek taraflı feshi kabul etmediğini bildirmiştir. Ardından davacı 17.8.2001 tarihli düzenleme şeklinde emanet tutanağı ile anahtarı notere teslim etmiştir. Mahkemece emanet tutanağının davalıya tebliğ edilip edilmediği üzerinde durulmamıştır. Davacı, 11.12.2001 tarihinde mahkemeye müracaatla mecurun hali hazırda boş olup olmadığının tespiti ile, anahtarların teslimi hususunda tevdi mahalli tayinine karar verilmesini istemiş, ancak mahkemece taşınmazın boş olduğu tespit edilmesine rağmen, tevdi mahalline ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının keşide ettiği ihtarlar, davalının kira bedelinin ödetilmesi için giriştiği icra takibine karşı davalının itirazı sonucu itirazın kaldırılması davalarında, davacının taşınmazı 27.8.2001 tarihinde boşaltarak anahtarı notere teslim ettiğine ilişkin İcra Tetkik Merciindeki savunmaları karşısında, davalı kiralayanın taşınmazın anahtarının kendisine teslim edilmediğinden bahisle, kira akdinin devam ettiği iddiası, MK'nın 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılmasıdır. Kanun buna himaye etmez.
O nedenle Dairemizin sapma göstermeyen ve kararlılık kazanan uygulamaları doğrultusunda, mahkemece yapılacak iş; taşınmazın anahtarının notere teslim edildiğine ilişkin tutanak, davalıya tebliğ edilmiş ise, bu tarihten, tebliğ edilmemiş ise 11.12.2001 tarihinden itibaren mecurun, taraflar arasındaki kira sözleşmesindeki koşullarla ne kadar süre içerisinde kiraya verilebileceği bu konuda uzman bilirkişi marifetiyle öncelikle saptanmalı ve saptanacak bu kira bedelinden, davacı kiracının sorumlu olduğu kabul edilerek, fazla ödenen kira bedeli varsa, istirdadına karar verilmelidir. Mahkemece aksine yazılı düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3- Anayasa Mahkemesinin 20.7.1999 gün ve 1/33 sayılı kararı ile HUMK'nın 87. maddesinin son cümlesi ""müddei ıslah suretiyle müddeabihi tezyid edemez"" hükmü iptal edilmiştir. Bu nedenledir ki; davacı dava dilekçesinde gösterdiği müddeabihi ıslah yolu ile artırabileceği gibi, kısmi dava açan davacı, alacağının saklı tuttuğu bölümünü sonradan aynı davada ıslah yolu ile talep edebilir. Bu itibarla, davacının ıslah talebinin kabulü gerekirken, reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazının reddine, temyiz olunan kararın 2. ve 3. bentte açıklanan nedenle davacı yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 375.000.000 lira duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 23.9.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx


T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/10870
K. 2002/11784
T. 6.11.2002



DAVA : Mustafa Hafızoğulları vekili avukat Sefer Gök ile Cemile Ünal vekili avukat Sefa Yakınoğlu aralarındaki dava hakkında Samsun 3. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 29.3.2002 tarih ve 522-193 sayılı hükmü ile ilgili olarak Dairemizin 13.6.2002 tarih ve 5690-7117 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı avukatı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşuldu:
Davacı, davalı ile 22.11.2000 tanzim ve 1.12.2000 başlangıç tarihli kira sözleşmesi düzenlendiğini, 1000 DM depozito ile ilk aylık olan 900 DM .nın peşin olarak davalıya ödediğini, ancak davalının eve yapacağı tadilattan vazgeçmesi üzerine sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiğini, 24.11.2000 tarihinde anahtarı apartman kapıcısına teslim ettiği halde depozito ile kira bedelinin davalıtarafından iade edilmediği gibi tahsili için girişilen takibe de davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile inkar tazminatı ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının akdi tek taraflı feshederek kira sözleşmesinin düzenlenmesinden 22 gün sonra dairenin anahtarının kapıcıya bıraktığını, dairenin yeniden kiraya verilinceye kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira bedelinden davacının sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalının temyizi üzerine Dairemizce özetle, akdin karşılıklı olarak feshedildiği davacı tarafından ispatlanamadığından davalının anahtarın eline geçtiği tarihten itibaren kiralananın aynı şartlarla yeniden ne kadar süre içinde kiraya verilebileceği uzman bilirkişi marifetiyle tespit edilerek, davalının peşin aldığı aylık 900 DM kira bedelinden davacı kiracının bir alacağı kalıp kalmadığı saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bu defa davacı kiracı tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
1- Dosyadaki yazılara mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındakalan diğer karar düzeltme taleplerinin reddi gerekir.
2-Taraflar arasındaki düzenlenen kira sözleşmesinin 5. maddesinde aynen "kiracı süre bitimini beklemeden evi tahliye edebilir" hükmü kararlaştırılmıştır. Tarafların serbest iradeleri ile yaptıklarıbu kararlaştırmaya göre kiracının kira süresi sonunu beklemeden evi tahliye edebileceği açıktır. Kararlaştırılan bu açık hüküm karşısında davacı, mecuru tahliye ettiğine göre davalının depozitoyu iade etmesi gerekir. Ne var ki sözleşmeden 22 gün sonradavalı anahtarı aldığını kabul ettiğini bildirdiğine göre bu süredeki kira parasından da davacı sorumludur. Mahkemece bu konuda araştırma yapılıp davacının ödemekle sorumlu olduğu 22 günlük kira bedeli mahsup edildikten sonra artan kira parasıile depozitonun iadesine karar verilmesi gerekir. Değinilen bu yönler gözetilerek açıklanan bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kararın bozulmasızuhule müstenid olup bu kere yapılan incelemede anlaşıldığından dairemizin bozma kararının kaldırılarak yukarıda açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer karar düzeltme taleplerinin reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle Dairemizin 13.6.2002 tarih 2002/5960 esas ve 7117 karar sayılı ilamının kaldırılmasına, kararın yukarıda 2.bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 6.11.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.