Sayın Meslektaşlarım , müvekkilim 1994 yılında arsa vasıflı bir taşınmaz üzerinde bulunan bir daireyi kaba inşaat şeklinde satın almıştır. 2007 yılında taşınmaz üzerinde hissedar olan ancak müvekkillerin bilgisi olmayan 3. kişi müvekkil ve diğer malikler aleyhine ortaklığın giderilmesi davası açmıştır. Dava dosyası ile ilgili olarak sunulan bilirkişi raporunda arsa ve binanın butun halinde değeri tespit edilmiş olup, raporda taşınmaz üzerinde 7 daire olduğu 11 hıssedar olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafın hisse satın aldığı tarıhın ıse 2007 yılı ocak ayı olduğu görülmüştür . Raporda taksim mümkun olmadığından satış sureti ile ortaklığın giderilmesine dair kanaat açıklanmıştır. Bu dava ile ilgili olarak davalılara yapılan tebligatların usulüne uygun olmama ihtimali vardır. Ayrıca binayı yapan müteahhidin de fiili olarak bu taşınmaz uzerınde kullandığı daire olmamasına ragmen hıssesı oldugu da tespit edilmiştir.

Sayın meslektaşlarım sormak istediğim husus ise şudur
oncelıkle gorulmekte olan ortaklığın giderilmesi davası ıle ılgılı olarak , muvekkıllerın magduriyetı acıkca ortada oldugundan , gerek davacı yonunde gerekse muteahhıt yonunden yapılabılecek olan ıslemler hakkında fıkırlerınızi beklıyorum. ortaklığın gıderılmesı davasında davacı taraf taşınmazı gormeden aldıgı acıkca ortadadır. 1994 yılında bıten bır bınadan bos daıre olmamasına rağmen 2007 yılında hısse alınmıştır. Davacı ıle muteaahhıt arasında anlaşma olduğu hususunda şüphe sozkonusudur.

Muteahhıt aleyhınde dolandırıcılıktan dolayı suc duyurusunda bulunmayı dusunuyorum. Gerek müteahhıt gerekse davacı hısselerının ıptalı acısından yapılabılecek olan hukuki bır yol mevcutmudur.
Değerli yardımlarınız için şimdiden teşekkür ediyorum. Saygılar