Mesajı Okuyun
Old 06-05-2008, 01:35   #2
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan cvp

Sn. Av. Fikret ;

Sorularınıza elimden geldiğince yanıt vermeye çalışacağım.

Soru 1.Bir kimse kendi aleyhine dava açmaya zorlanabilir mi?
Yukarıdaki açıklamanız ve somut olay anlatımınız olmadan bu sorunun cevabı; hayır, imkansızdır. Zira bırakın zorlamayı hiç kimse zaten kendi aleyhine dava açamaz. (özellikle hukuki yarar şartı açısından) ve hatta hiç kimse kendi aleyhine delil vermeye veya beyanda bulunmaya dahi zorlanamaz. (Anayasa, CMK) ama anlattığınız somut olayda kesinleşmemiş bir belgeye dayalı olarak bazı kişiler tapuya malik olarak tescil edilmiştir ve bu kişiler arasında müvekkiliniz de vardır. Müvekkiliniz de kesinleşmemiş bir belgeye dayalı olarak tapuya herhangi bir tescil yapılamayacağını ileri sürerek dava açmış ise otomatikman kendi adına yapılan tescil de yolsuz olur. Zira aynı belgeye dayalı olarak müvekkiliniz adına da tescil yapılmıştır. Sorunuzda açıkladığınız mahkeme kararında ; bu davayı açan kişinin aynı belgeye dayalı olarak kendi adına yapılan tescilin haklı olduğunu ileri sürmesi buna karşın aynı belgeye dayanan diğer tescilleri yolsuz sayarak iptal ettirmeye çalışmasının iyiniyetten uzak olduğundan bahsedilmektedir .Ki bence bu yorum doğrudur.Veya aynı sakat belgeye dayalı diğer tesciller iptal edilmiş olup ta, aynı sakat belgeye dayalı müvekkiliniz adına yapılan tescil Tapu müdürlüğünün açtığı dava ile iptal ediliyorsa karar yine doğrudur. Ayrıca; kişi aynı belgeye dayalı olarak diğerleri adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürüyor ve fakat aynı belgeye dayalı olarak kendi adına yapılan tescilin kanuni olduğunu ileri sürüyor ise zaten kendi iddiası ile de çelişiyor demektir. Bu noktada mahkemece iyiniyet yokluğunun tespit edilmiş olması kişiyi kendi aleyhine dava açmaya zorlama SAYILAMAZ. Zira mahkeme kararı: dava açılır iken anılan kesinleşmemiş belgeye dayalı tüm tescillerin iptalini istemeniz gerektiğini söylemektedir. Bunda sizin de hukuki yararınız vardır. Yoksa müvekkilinizi kendi aleyhine dava açmaya zorlamamaktadır. Bu yorumunuza işbu sebeplerle katılmam mümkün değildir.

Soru 2.Böyle bir dava açmadığı için kötü niyetli olarak nitelendirilebilir mi? Yukarıda izaha çalıştığım üzere sorunuzda geçen mahkeme kararı müvekkilinizi kendi aleyhine dava açmaya zorlamamaktadır. Sadece bir hukuki tespit olarak davacının iyiniyetli olmadığını vurgulamaktadır. Ortada yolsuz bir tescil var ise bu somut olay açısından herkes için (davacı ve davalılar açısından) aynı derecede geçerlidir. Bu noktada kesinleşmemiş belgeye dayalı olarak yapılan tescilin tamamının iptali ve kanuna uygun olarak tekraren mahkemece tespit edildiği şekilde tapuda tescilin yapılması gerekir. Esasen başta dava bu şekilde açılmalı idi. Burada benim belgem sakat olsa da tescilim doğrudur ama aynı sakat belgem ile diğerleri adına yapılan tescil yanlıştır demeniz kanaatimce iyiniyetten uzaktır. Bu noktada kötü niyet var sayılabilir.Yukarıdaki açıklamalarım da dikkate alındığında varmak istediğim noktanın daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyim.

3.Tapu Müdürlüğü kendi yolsuz tescilini düzeltmek için dava açarsa bu davayı açmakta hukuki yararı var mıdır? Evvela belirtmek gerekir ki; burada yolsuz tescili yapan Tapu Müdürlüğü değil Tapu Müdürü makamındaki şahsın bizatihi kendisidir. Zaten kendisi de ceza almıştır. Tapu kütüğü kamu düzenini sağlar niteliktedir dolayısı ile yolsuz bir tescil de kamu düzenini olumsuz etkiler. Bu noktada tapu kütüğünü düzgün tutmakla yükümlü bir kurum olarak Tapu Müdürlüğünün yolsuz tescili düzelttirmek için dava açmakta her zaman hukuki yararı vardır kanaatindeyim.

4.Tapu Müdürlüğünün (veya hazinenin) açtığı ilk dava,davamızla birleştirilmiş ve takipsiz bırakıldığından dolayı açılmamış sayılmışken,2 yıl sonra yine aynı konuda dava açarak dertdestlik itirazımıza rağmen tekrar karar aldırması hukuken mümkün müdür?
Aynı kararda Tapu müdürlüğünün açtığı ve takipsiz bıraktığı dava açılmamış sayılırken,aynı konuda aynı davayı 2 yıl sonra açıp birleştirerek aynı ilamda karar çıkartması mümkün müdür?

Bilindiği üzere bir dava takipsiz bırakılır ise ve süresi içinde yenilenmezse sonuçta DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilir. Adı üstünde o konudaki dava açılmamış sayılır. Yani hukuken o konuda evvelce açılmış dava yok sayılmaktadır. BU HALDE ZAMANAŞIMI SÜRESİ DOLMAMIŞSA VEYA HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE GEÇMEMİŞSE AYNI DAVA YENİDEN AÇILABİLİR. Çünkü evvelce açılmış bir dava yok sayılmaktadır. Süresi içinde açılmış son dava sırasında evvelce aynı konudaki davanın açılmamış sayıldığı ileri sürülerek DERDESTLİK İTİRAZI YAPILAMAZ. Zira ortada halen var olan (sürmekte olan bir dava yoktur.) Bir ek yapmak gerekir ise evvelce açılmamış sayılan bir dava var ise ve kanuni sürelere uyularak yeni bir dava açıldı ise burada KESİN HÜKÜM İTİRAZINDA da bulunulamaz. Zira açılmamış sayılma kararı hukuki ihtilafı çözen nihai bir karar değildir. Bu bakımdan 4. sorunuzdaki görüşlere hiç katılamayacağım. Naçisane görüşlerim bu yöndedir.


Saygılarımla…