Mesajı Okuyun
Old 03-05-2012, 08:52   #5
Av. Mehmet Aslan

 
Varsayılan

İhtiyatî haczin amacı maddî hukuka ilişkin hakkın belirlenmesi olmayıp etkin hukukî himaye sağlamaktır. Dolayısıyla hakkın usul hukuku açısından kesin biçimde ispatı gerekmez. Bu durumda fatura ile de pekâlâ ihtiyatî haciz kararı alınabilmelidir. Zira fatura da gerekli unsurları taşıdığı ve usulüne uygun biçimde tebliğ edildiği takdirde ispat kuvveti olan bir belgedir.

Sayın yılmazkan'ın göndermiş olduğu içtihat ve benim ulaştığım içtihatlarda da benzer şekilde kararlar verilmiş, İhtiyatî haczin amacının maddî hukuka dayanan hakka ilişkin nihaî bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek olmadığı belirtilmiş. İlgili içtihatlar:
________________________________________________
Esas :2007/9698
Karar:2007/9478
Tarih:02.11.2007

Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda, kararda yazılı nedenlerden dolayı istemin kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde ihtiyati haciz isteyen vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

İhtiyati haciz isteyen G... A.Ş. vekili, 2002 yılının 5. ve 6. aylarına ait 15.176.89 YTL meblağlı kesinleşmiş faturalardan dolayı U... A.Ş. ve H... N... A.Ş. aleyhine ihtiyati haciz isteminde bulunmuş, talep uygun görülerek mahkemece ihtiyati haciz KARARI VERİLMİŞTİR.

İhtiyati hacze itiraz eden vekili, ihtiyati haczin süresinde uygulanmadığını, müvekkil şirketin borcunun olmadığını, ihtiyati hacze dayanak yapılan faturaların müvekkili adına kesilmediğini belirterek, ihtiyati haczin kaldırılmasını TALEP ETMİŞTİR.

Mahkemece, harita ve elektrik mühendisi iki bilirkişi refakate alınarak keşif yapılmış, iki defa bilirkişi raporu alınmış ve U... Denizcilik A.Ş.'nin söz konusu borçtan sorumlu olmayacağına ilişkin bilirkişi raporuna istinaden ihtiyati haczin kaldırılmasına KARAR VERİLMİŞTİR.

Kararı, ihtiyati haciz isteyen vekili TEMYİZ ETMİŞTİR.

Somut olayda mahkemece işin esasına girilmiş, mahallinde keşif yapılarak iki bilirkişi raporu alınmış, bir yılı aşkın bir yargılama süreci sonucunda "ihtiyati haciz kararına itiraz eden U... A.Ş.'nin borçtan sorumlu olmadığı..." şeklindeki bilirkişi raporuna istinaden ihtiyati haciz KARARI KALDIRILMIŞTIR.

İcra ve İflas Kanunu'nun 258/1 hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin "alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması" yeterlidir. Mahkemenin "alacağın varlığına kanaat getirmesinden" anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat EDİLMESİ DEĞİLDİR. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı sona ERDİRMEK DEĞİLDİR. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasa'nın 2 nci maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesinin bir gereği olarak, bireylere etkin hukuki HİMAYE SAĞLAMAKTIR. İhtiyati haciz yargılamasında, etkin hukuki himaye sağlamak, bunu sağlarken mümkün olduğunca çabuk ve seri hareket etme gerekliliği, usul kurallarına göre maddi hukuka dayanan hakkın araştırılmasından önce gelir. Maddi hukuka göre kimin haklı kimin haksız olduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 264 üncü maddesi çerçevesinde itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası çerçevesinde yada açılacak bir menfi tespit veya istirdat davası sırasında İNCELENEREK SONUÇLANDIRILACAKTIR.

Bu nedenlerle İcra ve İflas Kanunu'nun 265 inci maddesinde ihtiyati haciz kararına itirazın koşulları açıkça HÜKME BAĞLANMIŞTIR. Anılan maddede, borçlunun kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz EDEBİLECEĞİ DÜZENLENMİŞTİR. Bu itiraz sebepleri sınırlı olup, ŞEKLİ NİTELİKTEDİR. O halde mahkemece, İcra ve İflas Kanunu'nun 265 inci maddesinde sayılan itiraz sebepleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle işin esasına girilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın BOZULMASI GEREKMİŞTİR.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın (BOZULMASINA), 02.11.2007 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Kaynak: Corpus
__________________________________________________ _

Esas :2008/4717
Karar:2008/6504
Tarih:12.06.2008

Taraflar arasındaki ihtiyati haciz talebinin incelenmesi sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı talebin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde ihtiyati haciz isteyen vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

İhtiyati haciz isteyen vekili, müvekkili Banka (S... G...) ile G... Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş. arasında, Bankaya ait kıymetli madenlerin konsinye olarak G... Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş.'ye gönderilmesine ve akabinde mutabık kalınırsa satışına ilişkin 27.04.2005 tarihli "Kıymetli Maden Konsinye Sözleşmesi (Konsinye Sözleşmesi)" akdedildiğini, G... Kuyumculuk Sanayi İthalat İhracat A.Ş.'nin 16.06.2005 tarihinde G... Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş.'ye garantör olduğunu, Konsinye Sözleşmesi uyarınca 25.01.2008-18.02.2008 tarihleri arasında 5.200 kg altının G... Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş.'ye teslim edildiğini, 10.03.2008 ve 08.04.2008 tarihli ihtarlara rağmen altınların yerinin müvekkiline bildirilmediğini ve bedellerinin ödenmediğini, G... Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş. yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmada Yönetim Kurulu Başkan vekilinin altınları aldıklarını ve borçlarını kabul ettiğini belirttiğini, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Altın Borsası Başkanlığı'nın dilekçe ekindeki yazılarında G... Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş. yetkililerinin suç teşkil eder şekilde altınları sattığı ve banka hesaplarını boşalttığının belirtildiğini, aleyhine ihtiyati haciz istenen tarafın mal kaçırma girişiminde olduğunu, bu nedenle de Bakırköy Onuncu Sulh Ceza Mahkemesi tarafından suç delillerinin tespiti amacıyla el koyma kararı verildiğini, İngiltere Ticaret Mahkemesinden ihtiyati tedbir kararı alındığını, tedbir kararlarının Türkiye'de tenfizinin mümkün olmaması nedeniyle Türkiye'de ihtiyati haciz talep ettiklerini belirterek, satılan altınların karşılığı olan 152.000.000 USD alacağın temini amacıyla ihtiyati haciz İSTEMİNDE BULUNMUŞTUR.

Mahkemece, alacaklının talebine dayanak belgelerin kesin vadeyi gösteren belgeler olmadığı, fatura ve ihtarnameye bağlı alacağın varlığının tespitinin ancak yargılamayla mümkün olabileceği belirtilerek İİK.nun 257 nci maddesindeki koşullar oluşmadığından ihtiyati haciz isteminin reddine KARAR VERİLMİŞTİR.

İhtiyati haciz isteyen vekili, G... Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş. ve G... Kuyumculuk Sanayi İthalat İhracat A.Ş. yetkililerinin mal kaçırmak amacıyla hesaplarını boşalttıklarını, eylemlerinde suç şüphesi bulunması nedeniyle Bakırköy Onuncu Sulh Ceza Mahkemesi tarafından el koyma kararı verilmesine rağmen mal kaçırma konusunda somut veri bulunmadığının kabul edilemeyeceğini, alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir ihtilaf olmadığını, ihtiyati haciz koşulları arasında alacağın yargılamayı gerektirmemesi koşulunun bulunmadığını, altınların İstanbul Altın Borsası'nda satıldığının sabit olduğunu, söz konusu şirketlerin eyleminin haksız fiil teşkil ettiğinden bu eylemlerin gerçekleştiği tarihin vade tarihi olduğunu, zira gasp edenin daima temerrüt halinde bulunduğunu ve ayrıca ihtiyati haciz talebindeki iddia ve beyanlarını tekrarlayarak yerel mahkeme kararının bozulması istemiyle temyiz TALEBİNDE BULUNMUŞTUR.

Uyuşmazlık, Banka (S... G...) ile G... Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş. arasında, Bankaya ait kıymetli madenlerin konsinye olarak G... Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş.'ye gönderilmesine ve akabinde mutabık kalınırsa satışına ilişkin 27.04.2005 tarihli Konsinye Sözleşmesi uyarınca satışı yapılan altınların bedelinin ödenmesinin temini amacıyla talep edilen ihtiyati haciz İSTEMİNE İLİŞKİNDİR. Söz konusu sözleşmenin (14/e) hükmünde "İşbu Sözleşme, İngiliz Kanunları tarafından yönetilmekte olup, buna göre yorumlanır. SG ve Konsinye Alıcısının her ikisi de İngiltere Yüksek Mahkemesi'nin adli yetkisini kabul etmektedirler." İFADESİ BULUNMAKTADIR. Bu hükme istinaden ihtiyati haczi talep eden Banka vekili tarafından İngiltere Ticaret Mahkemesi'nde dava açılmış ve ayrıca aynı mahkeme tarafından uyuşmazlık konusu altınlarla ilgili olarak ihtiyati tedbir KARARI VERİLMİŞTİR. Ancak ihtiyati tedbir kararının Türkiye'de tenfizinin mümkün olmaması nedeniyle Bakırköy Birinci Asliye Ticaret Mahkemesi'nden ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş, yerel Ticaret Mahkemesi de 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) hükümlerine göre yaptığı değerlendirme sonucunda ihtiyati haciz TALEBİNİ REDDETMİŞTİR.

İcra iflas hukukundaki ihtiyati haciz müessesesi, medeni usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir (Üstündağ, S.: İhtiyati Tedbirler, İstanbul 1981, s. 1). Türk hukuku açısından etkin hukuki himayenin sağlanmasının hukuk devletinin bir gereği ve dolayısıyla Anayasa'nın bir emri olduğunu kabul ETMEK GEREKİR. Her ne kadar yürütmenin durdurulmasında (1982 Anayasası m. 125, V) olduğu gibi Anayasa'da doğrudan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kurumlarının düzenlenmesini emreden açık bir hüküm yoksa da Anayasa'nın 2 nci maddesinde yer alan "hukuk devleti" ilkesinin, kanun koyucuya, bireylere etkin hukuki himaye sağlama ödevini vermiş OLDUĞU KUŞKUSUZDUR. İhtiyati haciz açısından soruna bakıldığında, takip borçlusu, mallarını kaçırarak haksız çıkacağını tahmin ettiği bir takibin sonuçlarından kurtulabilir. İşte buna engel olmak, elde edilen hakkın aynen gerçekleştirilmesini sağlamak hukuk DÜZENİNİN GÖREVİDİR. Geçici hukuki koruma önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da ÖNEM TAŞIMAKTADIR. Yabancılık unsuru taşıyan milletlerarası sözleşmelerde de bu anlayışın, yerel hukuki korumanın gerektirdiği hallerde geçerli OLACAĞI ŞÜPHESİZDİR. Adaletin ve toplumsal barışın menfaati doğrultusunda alınacak geçici hukuki koruma önlemleri, vatandaşlık ayrımı yapılmaksızın herkese eşit ŞEKİLDE UYGULANMALIDIR. Yetki sözleşmesiyle Türk mahkemelerinin esas davadaki yetkisinin kaldırılmış olması Türk mahkemesinin geçici hukuki himaye tedbiri olan ihtiyati haciz kararı vermesine ENGEL DEĞİLDİR. Aksi bir görüşün kabulü halinde yabancıların etkin hukuki korumadan yoksun kalmaları gibi kabul edilmesi mümkün olmayan bir sonuç doğar. Şahıs veya malvarlığı tehdit edilen kişilerin hukuki korumadan yararlanmamaları medeni milletlerin temel hukuk ANLAYIŞLARINA AYKIRIDIR. Toplum hayatının temel kuralları ve yabancıların haklarına saygı, esas davada yetkisiz olsalar bile geçici hukuki koruma tedbirleri söz konusu olduğunda mahkemeleri bu konuda yetkili kılmaktadır (İhtiyati tedbirlere ilişkin benzer açıklamalar için bkz. Ekşi, N.: Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yetkisi, İstanbul 2000, s. 229). 1982 Anayasası'nın 2 nci maddesindeki "hukuk devleti" ilkesiyle güvence altına alınan, "bireylere etkin hukuki güvenlik sağlanması" esası, lex fori'nin aradığı belli şartların gerçekleşmesi halinde esas davada yetkili olmayan Türk mahkemesi tarafından da dikkate alınmak zorundadır (İhtiyati tedbirlere ilişkin benzer açıklamalar için bkz. Şanlı, C: Uluslararası Ticari Akitlerin Hazırlanması ve Çözüm Yolları, İstanbul 2005, s. 179-183). Bu açıklamalar çerçevesinde yerel Ticaret Mahkemesinin, Bankanın Türkiye'de ihtiyati haciz talep etmeye hakkı olduğu ve söz konusu ihtiyati haciz talebine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanunu'nun uygulanması yönündeki değerlendirmesi usul ve yasaya UYGUN BULUNMUŞTUR.

İhtiyati haciz isteyen vekilinin ileri sürdüğü vakıalar, dilekçesine eklediği deliller ve ihtiyati haciz istemi dilekçesiyle temyiz dilekçesindeki ifadeleri değerlendirildiğinde; söz konusu talebin, İcra ve İflas Kanunu'nun ihtiyati haczi düzenleyen İİK.nun 257 nci maddesine ilişkin OLDUĞU ANLAŞILMAKTADIR. Bu hükümde ihtiyati haciz talebine ilişkin iki hukuki sebep YER ALMAKTADIR. Birincisi, vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun ödenmemesi halinde uygulanması gereken İİK.nun 257, 1 HÜKMÜDÜR. İkincisi ise vadesi gelmemiş (müeccel) bir alacak için öngörülen İİK. 257, 11'DEKİ KURALDIR. Bu iki kuralın yanı sıra ispat yüküne ilişkin İİK.nun 258 inci maddesi de somut olayımız açısından ÇOK ÖNEMLİDİR.

İcra ve İflas Kanunu'nun 257 nci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca "Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir". Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi halinde alacaklı ihtiyati haciz TALEBİNDE BULUNABİLECEKTİR.

İcra ve İflas Kanunu'nun 257 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca "Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:

1- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar yada bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa". Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.

İcra ve İflas Kanunu'nun 258 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca, "...Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller GÖSTERMEĞE MECBURDUR..." Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığıyla birlikte alacağın vadesinin geldiği veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK.nun 257, 11 hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri GÖSTERMEK ZORUNDADIR. Daha açık bir anlatımla, sadece alacağın varlığı, ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli veya tek ŞART DEĞİLDİR.

İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken BİR SEÇENEKTİR. İİK. m. 257, 11'deki hususlar, bir vakıaya veya üçüncü kişilerle yapılan işlemlere dayandığından, bu konuda mahkemeye kanaat verilmesi için gerekli her tür delilden YARARLANMAK MÜMKÜNDÜR. Özellikle resmi makamlar tarafından düzenlenen ve bu konudaki tespitleri içeren resmi belgelerin dikkate ALINMASI OLANAKLIDIR.

İhtiyati haciz talep eden vekilinin talep ve temyiz dilekçelerinin incelenmesinde; ihtiyati haciz talebinin yukarıda açıklanan iki hukuki sebepten hangisine dayandığı konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte, ileri sürülen vakıalar dikkate alındığında, söz konusu talebin hem muaccel bir alacak hem de muaccel olmayan bir alacak için ihtiyati haciz koşullarının oluştuğuna ilişkin ifadelerin BULUNDUĞU ANLAŞILMAKTADIR. Bu nedenle, söz konusu istemin İİK.nun 257, 1 ve 257, 11 hükümleri dikkate alınarak ayrı ayrı incelenmesi UYGUN GÖRÜLMÜŞTÜR.

İİK.nun 257, 1 hükmüne istinaden yapılan incelemede; söz konusu garanti sözleşmesinde, müşteri olarak adlandırılan G... Kıymetli Madenler Ticareti A.Ş.'nin "gerek vadede, gerek muacceliyet üzerine, gerekse başka şekilde" ödenmesi gereken borçlarının G... Kuyumculuk Sanayi İthalat İhracat A.Ş. tarafından garanti edildiği, altın teslimatına ilişkin faturalarda vade veya ödeme günü belirtilmeyip, "hesap görme tarihi" şeklinde bir ifade kullanıldığı, bu ifadenin "vade" veya "muacceliyet" şeklinde anlaşılmasının mümkün olmadığı KANISINA VARILMIŞTIR. İİK.nun 258 inci maddesi uyarınca, alacağın varlığının yanı sıra vadesinin geldiği konusunda da mahkemeye kanaat verecek delillerin gösterilmesi gerektiğinden, söz konusu ihtiyati haciz talebinin İİK.nun 257, 1 hükmündeki hukuki sebep açısından reddedilmesinde bir İSABETSİZLİK GÖRÜLMEMİŞTİR. Taraflar arasındaki ilişkinin Konsinye Sözleşmesine dayanması karşısında, haksız fiile ilişkin hükümlere istinaden muacceliyet iddiasının kabulünün olanaksız olduğu İZAHTAN VARESTEDİR. Her ne kadar yerel mahkeme tarafından, "konunun yargılamayı gerektirmesi" şeklinde bir ifade kullanılmış ise de ihtiyati hacze konu alacakların, ihtiyati haczi tamamlayan merasim çerçevesinde (İİK. m. 264) genel ilke olarak yargılamayı gerektirdiği dikkate alındığında, bu ifadenin, ihtiyati haciz koşullarının (somut olayda muacceliyetin) oluştuğu hakkında mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulmamış olması şeklinde anlaşılması UYGUN OLACAKTIR.

İİK.nun 257, 11 hükmüne istinaden yapılan incelemede;

1- İhtiyati haciz isteminin dayandığı hukuki vakıalardan biri olan Bakırköy Onuncu Sulh Ceza Mahkemesi tarafından verilen "el koyma kararının" Bakırköy Yirmidokuzuncu Asliye Ceza Mahkemesi'nce kaldırıldığı, bu nedenle söz konusu el koyma tedbiri ile bu tedbirin istenmesine ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yazısındaki tespite, Bakırköy Yirmidokuzuncu Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararı nedeniyle itibar edilemeyeceği,

2- İstanbul Altın Borsası'nın 27.03.2008 tarihli yazısında alıcı üyenin satın aldığı altının parasal karşılığını Borsanın Takasbankasında bulundurmak zorunda olduğu belirtildiğinden, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirketin Borsanın Takasbankasındaki hesabını dilediği şekilde kullanmasına engel bir halin bulunmadığı, söz konusu şirketlerin başka Bankalardaki hesapları veya mevcut malvarlığı üzerinde alacaklıların haklarını ihlal edecek şekilde hileli işlemlerde bulunduğuna ilişkin delil sunulmadığı gibi bu konuda bir iddiaya da yer verilmediği,

3- Aleyhine ihtiyati haciz istenen şirket yetkilisinin Cumhuriyet BaşsavcıIığı'nda vermiş olduğu ifadenin, alacağın mevcudiyeti dışında diğer ihtiyati haciz sebeplerinin varlığı hakkında mahkemeye kanaat vermeye elverişli olmadığı, SONUCUNA ULAŞILMIŞTIR.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı ihtiyati haciz isteyenin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün (ONANMASINA), 12.06.2008 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Kaynak: Corpus
___________________________
__________________________