Mesajı Okuyun
Old 13-03-2009, 22:50   #8
para_doks

 
Varsayılan

Sayın qendal21 somut olayda tanık dinlemenin hakimin takdirinde olduğu yönündeki beyanınıza katılıyorum. Ancak 'karşı tarafın sessiz kalması iddiasını veya savunmasını genişleten tarafa yarar. yani sessiz kalma zımni olarak onayladığı anlamına gelir. eğer karşı taraf itirazını hemen ve açık şekilde yapmaz ise rıza göstermiş sayılır.' beyanınızın doğru olmadığı düşüncesindeyim.

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2006/6-89
Karar: 2006/89
Karar Tarihi: 22.03.2006


Bozma ve direnme kararlarının içerik ve kapsamlarına göre Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kira sözleşmesinin tarihi, sözleşmenin tahliye konusundaki 7. maddesi hükmü, davalı kiracının feshi ihbarla ilgili ihtarnamesinin tarihi ve somut olayın diğer özellikleri itibariyle, davalı kiracının feshi ihbarının sözleşmeye uygun ve geçerli olup, olmadığı; buna bağlı olarak, kiracının kiralananı kira süresi bitmeden tek taraflı olarak tahliye ettiğinin ve dolayısıyla kural olarak kalan sürenin kira paralarından da sorumlu olduğunun kabul edilip edilemeyeceği; bu sorumluluğun kapsamının belirlenebilmesi için de, taraflar arasında çekişmeli olan tahliye tarihinin ispatlanması açısından tarafların bildirecekleri delillerin toplanmasının gerekip, gerekmediği noktasında toplanmaktadır.


Anahtarın kiralayana teslimi, hukuki işlemin içerisinde yer alan bir maddi vakıa olmakla birlikte, sözleşmenin feshine yönelik bir hukuki sonuç doğurduğundan, bunun ne şekilde ispatlanacağı hususu, yıllık kira bedelinin tutarı esas alınmak suretiyle, HUMK. nun 288. ve 289. maddeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. Eş söyleyişle, yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının (H.U.M.K. md. 288) üzerindeyse ve kiralayanın açık muvafakati yoksa (H.U.M.K. md. 289), bu yön kiracı tarafından ancak yazılı delille ispatlanabilir; tanık dinlenemez. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki; örneğin, somut olaydaki gibi, kiracının sonradan başka bir taşınmazı kiralamış olduğuna dair kira sözleşmesini sunması da, anahtarın kiralayana teslim edilmiş olduğunun delili olarak kabul edilemez.

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2005/13-440
Karar: 2005/461
Karar Tarihi: 13.07.2005

ÖZET : HUMK. m. 289'da açıkça yazılı olduğu gibi, hakim, tanıkla ispat edilmek istenen hukuki işlemin kanuna ( m.288 veya m.290 hükmüne ) göre senetle ispat edilmesi gerektiğini, ancak muvafakat ederse tanık dinlenebileceğini karşı tarafa hatırlatmak zorundadır. Aksi halde, diğer iki şart ( karşı tarafın muvafakati ve bunun tutanağa geçirilerek karşı tarafa okunup imza ettirilmesi ) tamam olsa bile, taraflar arasında tanık dinlenmesine ilişkin bir delil sözleşmesi yapılmış olmaz ve aslında senetle ispatı gereken o hukuki işlem hakkında tanık dinlenmez
Somut olayda, tanık dinletmek isteyen davalının hasmı durumunda olan davacıya HUMK.nun 287 ve 288 maddeleri hükümlerine göre ( bu olayda tanık dinlenmesi mümkün değildir. Ancak siz tanık dilenmesine muvafakat ederseniz o zaman bu olayda tanık dinlenebilir. Aksi halde yazılı delil ibraz etmeniz gerekir ) şeklinde açıkça kanun hükümleri hatırlatılmamış ve bu hatırlatma hususu zapta geçirilmemiştir. Sadece 20.5.2003 tarihli oturumda taraf vekilleri "tanık dinletilmesine muvafakat ediyoruz" şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Bu beyanlar, HUMK.nun 289. maddesine uygun bir beyan olarak kabul edilemez.
O halde Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi isabetsizdir.


D- TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME:

Hüküm Özel Dairece önce onanmış, davacının karar düzeltme isteği üzerine, satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiği davalının savunmasını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği, davalı ile satın alınan kişi arasında düzenlenen belgenin davacıyı bağlamayacağı, miktar itibarıyla ve davacının açık muvafakati olmadığı için HUMK.nun 288 ve devamı maddeleri gereğince tanık dinlenemeyeceği, tanık beyanlarına dayanılarak hüküm kurulamayacağı; ispat yükü davalıda olduğu için mahkemenin davalıya resen yemin teklif etmesi ve bu yeminin davalı tarafından eda edilmesinin de hukuki sonuç doğurmayacağı; böyle olunca davalı savunmasını kanıtlayamamış ise de 5.5.2003 tarihli delil listesinde açıkça "sair yasal deliller" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya yemin teklif edip etmeyeceği davalıya sorularak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

Mahkemece, davada miktar itibarıyla ve resmi işleme karşı davalı vekilinin savunmasını kesin delille ispatlaması gerekliyse de HUMK.nun 289. maddesi gereğince karşı tarafın muvafakatıyla tanıkla ispatın mümkün olduğu, taraf vekillerinin 20.5.2003 tarihli duruşmada bizzat imzalı beyanlarıyla tanık dinletilmesine muvafakat ederek delil sözleşmesi yaptıkları, buna göre tanıkların dinlendikleri, davalının savunmasını ispat ettiği gerekçesiyle davanın reddi yönünde direnme kararı verilmiştir.

E- GEREKÇE:

Taraflar delil sözleşmesini mahkeme önünde ( sözlü olarak ) yapabilirler. Bu şekil, daha çok bir tarafın tanık dinletmek istemesine karşı tarafın ( açık olarak ) muvafakat etmesi yolu ile olabilir.

Senetle ispatı gereken hususlarda ( m.288, m.290 ) bu husus ( m.288 veya m.290 hükmü ) hatırlatılarak, karşı tarafın açık muvafakati halinde tanık dinlenebilir ( m.289 ). Bu halde, aslında senetle ispatı gereken bir hususun tanıkla ispat edilebileceği hakkında, mahkeme önünde ( sözlü olarak ) bir delil sözleşmesi yapılmış olur.

Bir taraf aslında senetle ispat edilmesi gereken bir hukuki işlemi tanık ile ispat etmek isterse, hakim kanuna ( m.288 veya m.290 hükmüne ) göre bu hukuki işlemin senet ( kesin delil ) ile ispat edilmesi gerektiğini ( tanıkla ispat edilemeyeceğini ), ancak muvafakat ederse tanık dinlenebileceğini, karşı tarafa hatırlatır ve karşı taraftan tanık dinlenmesine muvafakat edip etmediğini sorar ( m.289 ).

HUMK. m. 289'da açıkça yazılı olduğu gibi, hakim, tanıkla ispat edilmek istenen hukuki işlemin kanuna ( m.288 veya m.290 hükmüne ) göre senetle ispat edilmesi gerektiğini, ancak muvafakat ederse tanık dinlenebileceğini karşı tarafa hatırlatmak zorundadır. Aksi halde, diğer iki şart ( karşı tarafın muvafakati ve bunun tutanağa geçirilerek karşı tarafa okunup imza ettirilmesi ) tamam olsa bile, taraflar arasında tanık dinlenmesine ilişkin bir delil sözleşmesi yapılmış olmaz ve aslında senetle ispatı gereken o hukuki işlem hakkında tanık dinlenmez ( Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt III, 2001 baskı, s.2924-2925 ).

Somut olayda, tanık dinletmek isteyen davalının hasmı durumunda olan davacıya HUMK.nun 287 ve 288 maddeleri hükümlerine göre ( bu olayda tanık dinlenmesi mümkün değildir. Ancak siz tanık dilenmesine muvafakat ederseniz o zaman bu olayda tanık dinlenebilir. Aksi halde yazılı delil ibraz etmeniz gerekir ) şeklinde açıkça kanun hükümleri hatırlatılmamış ve bu hatırlatma hususu zapta geçirilmemiştir. Sadece 20.5.2003 tarihli oturumda taraf vekilleri "tanık dinletilmesine muvafakat ediyoruz" şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Bu beyanlar, HUMK.nun 289. maddesine uygun bir beyan olarak kabul edilemez.

O halde Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 13.7.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)