Sayın Meslektaşlarım merhaba..
Benim yakın bir zamanda bir belediye karşı asliye hukuk mahkemesinde açmış olduğum alacak davasında esasa girilmeden davalı vekilinin kesin hüküm varlığı ve görev nedeni ile davanın reddi talebi var.kısaca anlatmak gerekirse davalı belediyenin encümen kararı ile sözleşmesi feshedilen müvekkilim 2003 Yılında İdare Mahkemesine encümen kararının iptali icin yürütmeyi durdurma istemli bir iptal dava açıyor.dava müvekkil aleyhine sonuçlanıyor.Sonrasında bu sözleşmeden kaynaklanan zararın tazmini anlamında idare mahkemeseni bu kez tam yargı davası açıyor.60 günlük süreyi geçirdiğinden bahisle tam yargı davasıda esasa girilmeksizin usul yönünden reddediliyor.müvekkil bu kararı temyiz ediyor ve son olarak Danıştay kararı ile yerel mahkemenin aldığı karar onanıyor.Kesinleşmiş bu yargı kararından sonra zamanaşımı sürelerini de göz önünde bulundurarak bu kez vekil sıfatıyla asliye hukuk mahkemesine karşı tam yargı davasında müvekkilce talep edilen müddeabihin çok üzerinde sözleşmeden kaynaklanan zarar ın tazmini ve manevi tazminat istemli bir dava açtık.müddeabihi farklı ayrıca ilk olarak açılan tam yargı davasından farklı olarak manevi tazminat talebimizde var.Bu durumda ne yapacağımı düşünmekteyken siz değerli arkadaşlarımın da görüşünü almak istedim.şimdiden görüş belirten ve tavsiyede bulunacak bütün meslektaşlarımıza teşekkür ederim.