Mesajı Okuyun
Old 12-12-2006, 20:38   #2
Av.Engin Özoğul

 
Varsayılan

"Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 3.7.2002 gün ve 2002/10-779 sayılı kararında da belirtildiği üzere, iptal edilen borçlanma gün karşılığı olan 610 USD'nin fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsiline ve kurum'un temerrüde düştüğü tarihten itibaren 3095 sayılı Yasa'nın 4/a maddesi gereğince faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir." (Yargıtay HGK E. 2005/21-33 K. 2005/68 T. 16.2.2005)

"Bu durumda davacı, ABD dolarının aynen ödenmesini istemekle, fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini istemiş demektir. Davalı, 1000 ABD doları aynen veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödemek suretiyle borcundan kurtulabilir. Burada davacının gerçek isteği alacağına yabancı para olarak kavuşmaktır." (Yargıtay HGK E. 2002/10-779 K. 2002/779 T. 9.10.2002)

"BK. nun 83. maddesine 3678 Sayılı Kanunla eklenen son fıkraya göre "Yabancı Para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk Parası ile ödenmesini isteyebilir", " (Yargıtay HGK, E. 2004/19899 , K.2004/24145, T. 23.11.2004)


Yargıtay kararlarında Borçlar Kanunu madde 83 hükmüne atıfla yabancı para borçlarının ifası konusunda bir çözüme varılmış. Buna göre yabancı para ile ödenmesi öngörülen borcun, vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ödenmesi istenebilir. Olayda, sözleşme kurulmuş, kısmi ödeme yapılmış, fatura düzenlenmiş(fatura tarihindeki kur üzerinden TL miktarı belirtilmiş)ve faturdaki TL miktarı üzerinden vadesinde ödeme yapılmış.
Olaydaki temel sorun fatura tarihindeki kurun mu yoksa vade tarihindeki kurun mu dikkate alınacağı noktasında toplanıyor.

Bu sorunu çözmek için faturadaki TL kaydının hukuki değeri üzerinde tartışmak gerekir. Yargıtay kararlarında alacaklının, ödemenin hangi tarihteki kur üzerinden yapılacağına ilişkin seçimlik yetkisi bulunduğu belirtilmiş. Yasa koyucu alacaklıyı kur artışları nedeniyle hak kaybına uğratmamak için seçimlik yetki tanımış. Somut olayda satıcı, fatura tarihindeki kur üzerinden hesaplama yaparak seçimini bu yönde kullanmıştır denebilir. Ancak burada da şöyle bir sorun ortaya çıkıyor. Satıcı vade tarihindeki kuru bilemeyeceği için fatura tarihindeki kuru esas almıştır denebilir. Ancak bence vade tarihindeki kurdan kaynaklanan artışların saklı tutulmaması halinde satıcı tarafından faturada esas alınan kur üzerinden ödeme yapılabilir. Buna gerekçe olarak satıcının seçimini o yönde kullanması ve bununla bağlı olması ileri sürülebilir.

Sanırım yabancı para ile yapılan satışlara ilişkin faturalarda ödeme gününde doğabilecek kur farkı saklı tutuluyor. Bundan çok emin değilim. Ama eğer böyleyse ticari adetin bu yönde olduğu, kur farkını saklı tutmayan satıcının artık kur farkı talep edemeyeceği de ek olarak söylenebilir.

Bunun yanında ülkedeki döviz artışlarının bilinir bir durum olduğu ve kur farkının saklı tutulmamasının basiretli bir hareket olmadığı da ileri sürülebilir.

Ancak alacak vade tarihinde muaccel olacağı için,yabancı para yerine TL bazında yapılacak ödemenin henüz belirgin hale gelmediği, kur farkının saklı tutulmaksızın dahi talep edilebileceği, aksi halde hakkın özünün zedeleneceği kabul edilse bile, 20.000-USD karşılığı ödeme yapıldığı için alıcı 200.000-USDnin değil 180.000-USD nin ödeme günündeki kur farkından sorumlu tutulmalıdır.

Belirtildiği gibi her iki taraf içinde birçok savunma argümanı geliştirilebilir.