Mesajı Okuyun
Old 03-11-2011, 00:34   #1
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Çapraz sorgu uygulanmasına örnek tutanak

Sayın avukat meslektaşlar
ve site okuyanları,

Sanık olarak yargılanan bir avukat meslektaşımızın hakkında tutulan tutanak ve o tarihteki olaylarla ilgili olarak tutanak imzacısı ve diğer tanığın duruşmada sanık savunmanları olarak tarafımızdan soru sorulmasına ilişkin tutanak aşağıdadır.

Dikkat:
1 -Tutanakta bazı harf düzeltmeleri, kısaltmalar, kodlamalar ile bazı eklemeler (anlam düşüklüğünü düzeltmek amacıyla) sonradan yapılmıştır.

2 Müvekkilimiz olan meslektaşımızın izni için teşekkür ediyorum.

Mesleksel dayanışma anlayışıyla ilgi ve bilginize saygıyla sunarım.

Ömer Kavili

-------------- 0 0 0 ----------------



XXX 4.AĞIR CEZA MAHKEMESİ

ESAS NO: 2011/17

CELSE TARİHİ
CELSE NO

BAŞKAN: xx
ÜYE: xx
ÜYE: xx

C.SAVCISI: xx

Z.KÂTİBİ: xx

DURUŞMA YERİ: XXX 4.Ağır ceza Mahkemesi Duruşma salonu

Belli gün ve saatte, yukarıda isim ve sicil numaraları yazılı mahkeme heyeti XXX 4. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonunda toplandı.
Sanık xxx ile müdahiller Av. İlker Onay ile sanık müdafileri Av. Dilşat Bildik ile Av. Ömer Kavili ile Av. Volkan Bahadır ile Av. Nezih Turgut geldiler başka gelen yok.
Açık duruşmaya devam olundu.
Heyet değişikliğinden eski zabıtlar okundu.
Sanığın sanık müdafilerinin arasında olduğu, yerine geçmediği görülmekle sanık müdafii Av. Ömer Kavili CMK. nun 149/3 fıkrası gereğince müvekkilimin bizim yanımızda durması gerekir dedi.
C.Savcısından soruldu: Bu taleple ilgili olarak daha önceki celselerde mahkememizce karar verilmiş bulunduğundan ve de ayrıca her ne kadar bu husus mahkemenin takdirinde bulunmakta ise de talep C.Başsavcılığımızca yerinde görülmediğinden bu yöndeki talebin reddi ile sanığın mahsus yerine alınması talep ve mütalaa okunur dedi.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili; mütalaaya katılmıyorum, CMK. nun 149/3.maddesi açıktır. Talebimiz doğrultusunda karar verilmesi, C.Savcılığının mütalaasında yasal gerekçe yoktur, öncelikle bu hususun tartışılmasını talep ediyorum dedi.
G.D.
Geçen celse bu konuda karar verildiğinden gecen celseki gerekçeler doğrultusunda sanık Alize Cemre Haktan’ın sanıklara mahsus yerine alınmasına oy çokluğuyla karar verilip açık duruşmaya devam olundu.
Muhalif kalan üye Hâkim xxx4; geçen celse ileri sürdüğüm gerekçelere binaen oy çokluğuyla alınan kara katılmıyorum dedi.
Yapılan tanık yoklamasında tanık xxxin hazır olduğu; (diğer)tanık MTU’ın mahkememize 25.10.2011 tarihli bir sayfalık yazılı beyanda bulunarak duruşması olması nedeniyle duruşma zabtını da eklemek suretiyle duruşmaya gelemeyeceğini ve tutanak dışında herhangi bir bilgisi ve görgüsünün bulunmadığını beyan ettiği görüldü, okundu, dosyasına kondu.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili; tanık MTU olayın doğrudan tanığı olduğuna dair tutanak imzalanmıştır. CMK. nun 217.maddesi gereğince birlikte dinlenmeleri gerekir. Bu nedenle tanık MTU olmadan diğer tanığın dinlenmesi usule aykırıdır, birlikte dinlenmelerini talep ediyorum, ayrıca kendisine direkt sorularımız olacaktır, çapraz sorgu hakkımızı kullanmak istiyoruz. Bu nedenle bundan sonraki duruşmanın tanık Hâkim’in duruşmasının olmadığı bir güne bırakılmasını talep ediyorum dedi.
Hazır olan diğer sanık müdafileri; diğer meslektaşımızın beyanlarına katılıyoruz dediler.
Sanık müdafii Av. Volkan Bahadır, Ben tanık MTU’ın savunma tanığı sıfatıyla dinlenmesini talep ediyorum dedi.
Müdahil vekilinden soruldu: tanıkların dinlenmesi hususunu mahkemenin takdirine bırakıyorum dedi.
C.Savcısından soruldu: Mazereti olan tanığın duruşmaya davetiye ile yeniden çağrılmasına ayrıca savunmanın tanıkların birlikte dinlenilmesine ilişkin talebinin de kabulüne karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur dedi.
Bu sırada MTU’ın da duruşmasının bittiğini beyanla hazır olduğunu beyan ettiği görüldü.
Tanıklar dışarı çıkarıldı.
Usule uygun tanık xxx çağrıldı, huzura alındı.
TANIK xxx; … adresinde ikamet eder. Sanığı tanır, tanıklığa engel hali yok, usulen yemini yaptırılıp olay hakkındaki bilgi ve görgüsü soruldu.
TANIK xxx İFADESİNDE:
Ben suç tarihi itibariyle İstanbul Barosunun XXX Avukatlarını temsilen seçilen temsilcilerin başkanıydım. Ben yazıhanemde ilen sanığın babası beni arayarak sanığın kalemde memurlarca hakarete maruz kaldığını, Hakim Bey’in tutanak tutacağını beyan ederek benim hazır bulunmamı istedi. Bu nedenle kaleme gittim, mübaşire ne olduğunu sordum, olay aslında bu boyutta değildi. Zabıt tutulacak gibi de değildi, olay zabıt tutulacak mahiyette de değil, tarafların hissi davranışından kaynaklandı, ortada büyük bir şey yok dedi. Ben de olaya bu bakış açısıyla izlemeye başladım, Hakim bey geldi, zabıt tutmaya başladı. Dikkatimi çeken olay için dava açılır açılmaz dava için müessir olacak iki şahıs ifade verdi. Kalem personeli değildi. Şikayetçi olan akrabası değildi, tahmin ediyorum avukat yardımcısı iki şahıs ifade verdi. O ifadelerinde özellikle içeride olduğunu beyan eden arkadaş kendisinin hakarete matuf bir takım isnatları duymadığını, fakat yüksek sesle konuşulduğunu ifade etti. Bunun üzerine özellikle benden bundan cesaret alınarak zabıt tutulduktan sonra Hakim beye söyledim, ortada önemli bir şey yok, bunun burada bitirilmesi lazım dedim, nitekim zaten zaptı daha sonra inceledim ki hatırlıyorum ceza kanunundaki suçunun atfına gerek oluşturacak bir gelişme olmadığını, ancak, disiplin yönünden incelenebileceğini yönünde ikmal edildi ve kapandı. Zapta geçmeyen şu gelişme oldu, Alize’yi aldım çıktım, adliyenin dışına çıktım, bunun dışında ben tartışmalara şahit olmadım dedi.
Tanığın C.Savcılığındaki beyanları okundu, soruldu: Aynen doğrudur dedi, benzer mahiyette
olduğu görüldü.
Sanık müdafii Av. Volkan Bahadır’ın talebi üzerine tanıktan soruldu: Ben kaleme gittiğimde sanık ağlıyordu, dedi.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili’nin talebi üzerine tanıktan soruldu: Sanık bana olayı anlattığı anda Hâkim Bey yoktu. Tutanağı tutan Hâkim MTU bana avukat meslektaşlarımız ile ilgili olarak bana herhangi bir şey söylemedi, dedi.
Tanık sözlerine devamla; benim Baro temsilcisi olduğum dönemde kürsü vatandaş, kürsü avukat ilişkisinde sinirsel bir yapıya sahip olduğunu duydum. Benim de başımdan geçen bu olaydan 2–3 ay önce itirazın kaldırılması için dilekçe vermiştim, o dilekçemde davalının vatandaşlık numarasının olmamasından dilekçem geri döndürüldü, son günüydü ve benim dilekçem alınmadı, Yargıtay’ın bir kararını da getirerek davcının davalının vatandaşlık numarasının bilmesinin zorunlu olmadığını bildirerek götürüp dilekçemi verdim, dedi.

Tanık MTU çağrılmakla yerine alındı.
TANIK MTU; … oğlu, … doğumlu, halen XXX 2.icra Mahkemesi Hakimi olarak görev yapar. Sanığı olay nedeni ile tanır, tanıklığa engel hali yok, usulen yemini yaptırılıp olay hakkındaki bilgi ve görgüsü soruldu.
Tanık ifadesine geçileceği sırada sanık müdafii Av. Ömer Kavili söz alarak; tanığın elinde gördüğüm kadarıyla bazı belgeler var, tanık oraya bakmaktadır, usulen bu mümkün değildir, önce bildiğini anlatacak bu nedenle elindeki belge mahkemece alınsın dedi.
Tanıktan soruldu: Benim elimdeki evrak kendi beyanlarımla ilgili evraklardır. Olayı hatırlamak için kendi tuttuğum notlarımdı, aradan uzun zaman geçtiği için olayı hatırlamam mümkün değildir, bu zamana kadar elimde bulunan kendi ifademi okuma fırsatım dahi olmadı zira bugün duruşmam vardı, duruşmam bittiği için biter bitmez mahkemeye geldim, zaten daha önce duruşmam olduğuna dair dilekçe vermiştim dedi ve elindeki belgeleri mahkemeye ibraz etti.
Belgeler incelendiğinde 24.10.2011 tarihli mahkememize hitaben dilekçe, 22.06.2011 tarihli yine mahkememize hitaben iki adet dilekçe ve 24.11.2009 tarihli tanığın kendisine ifade tutanağı XXX C.Başsavcılığının Kovuşturmaya Yer olmadığına Dair kararı ve tanığın da imzasını ihtiva eden 21.07.2009 tarihli tutanak, Yargıtay Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulmak üzere sanığın üç sayfalık temyiz dilekçesi, XXX 2.icra Hakimliğinin 2009/xyxy esas sayılı dosyası ile ilgili 22.07.2009 tarihli celse ve XXX 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 28.03.2011 tarihli celsedeki beyanların olduğu görüldü. Belgelerin tamamını tanık mahkemeye ibraz etti, alındı dosyasına kondu.
Tanıktan tekrar soruldu: Yukarıda söylediğim gibi ben olayı unuttuğumdan dolayı, aradan zaman geçtiğinden dolayı XXX C.Başsavcılığındaki beyanımın yüksek sesle okunmasını talep ediyorum dedi.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili; tanığın önce usule göre bildiklerini anlatılması için sorguya çekilmesi gerekir, bu nedenle önce huzurda bildiklerini anlatması gerekir, bu nedenle kendi beyanı alınmadan önceki ifadesinin okunmasına itiraz ediyorum dedi.
Sanık müdafiinin talebi yerinde olduğundan tanığa yemini tahtında önce olayla ilgili bildiklerin, anlatması istendi.
TANIK MTU İFADESİNDE: Olayın üzerinden geçen uzun zaman dilimi nedeniyle olayı bugünkü gibi anlatabilmem takdir edilir ki mümkün değildir. Ben bu olay nedeniyle XXX C.Başsavcılığına ayrıntılı beyanda bulunmuştum. Olayla ilgili resmi sıfatım olan Hakimlik görevim nedeniyle mahkemenin (XXX 2.İcra Mahkemesi) 2009/xyxy esas sayılı dosya içeriğine göre tutmuş olduğum tüm tutanak ve vermiş olduğum tüm karar ve gerekçelerim nedeniyle düşünce ve kararlarım dosya içerisinde bulunduğundan bunlarla ilgili ayrıntılı söz söylemem mümkün değildir. Kaldı ki kamu görevim sıfatıyla hâkimlik mesleğimin gerektirdiği yargılamanın kendi içerisindeki ayrıntılı olup bitenler o dosyanın içinde bellidir. Bunların tamamını izah etmem imkânsızdır. Konu ile ilgili somut olarak tarih, saat olarak hatırladığım bir şey yoktur, beyan ve ifadem yoktur, eski ifadem okunsun dedi.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili CMK. nun 201 maddesi çerçevesinde tanığı sorgulamak istiyoruz dedi.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavilinin talebi üzerine tanıktan soruldu:
Soru: Siz o gün hâkim olarak mı görevliydiniz.
Cevap: Ben o gün hâkim Olarak görev yapıyordum.
Soru: Siz ilk başta mahkemede kalem odasında mıydınız, kendi makam odasında mıydınız?
Cevap: olaydan uzun zaman geçtiği için hatırlamıyorum.
Soru: xxx Hanım odanıza girdiğinde ağlıyor muydu?
Cevap: önceki beyanımı tekrarla olayın üzerinden zaman geçti, olayın ayrıntılarını hatırlamamın imkânı yoktur.
Soru: Tutanağı kendi makam odanız da mı tuttunuz, kalem odasında mı tuttunuz?
Cevap: Üzerinden zaman geçtiği için hatırlamıyorum tutanakta belirtildiği gibidir.
Soru: Tutanak ne diyorsa doğrudur dediniz, “bu konuda kamusal yönden suç ihbarda bulunulmasını gerektirir durum görülmediğinden” ibaresi doğru mudur?
Cevap: Tutanakta varsa doğrudur.
Soru: Siz o gün birden fazla kişinin ifadesinin almış mıydınız?
Cevap: Yukarıda belirttiğim gibi aradan zaman geçtiği için hatırlamıyorum dedi.
Soru: o gün siz kaç kişinin ifadesini almıştınız?
Cevap: Hatırlamıyorum
Soru: Diğer kişilerin ifadesini aldığınız sırada Alize hanım ağlıyor muydu?
Cevap: Bunu da hatırlamıyorum dedi.
Soru: Baro temsilcisi olduğunu belirten bir avukat sizin oraya gelmiş miydi?
Cevap; kalemde bir kişi vardı ama kim olduğunu bilemem, şuanda zaman geçtiği için vasıflarını hatırlamıyorum.
Soru: O kişi size hitaben bu konunun yatışması için size neler söyledi?
Cevap: olayın üzerinden zaman geçtiği için hepsini hatırlamıyorum, hazırladıklarım tutanaklarda ve zabıtlarda tutulanlardan ibarettir, olayın üzerinden zaman geçtiği için güçlük çekiyorum, hatırladıklarım ifademin ayrıntılı olarak okunmasından sonra olacaktır dedi.
Soru: Hâkim odasında bulunan dosyaları getirme usulü nasıldır?
Cevap: genelde mübaşir bu dosyaları hâkim odasına duruşmadan evvel veya istediğimizde getirir, kâtip veya yazı işleri müdürü kararların veya sıra kararların yazılmasına görevlidir, mübaşirin olmadığı zamanlarda diğer görevliler de kalem şefinin o günkü uygun görmesine göre görevlendirme yapılabilir.
Soru: Kamu personelinin gördüğü suçu bildirmekle yükümlü olması söz konusudur. Müvekkilimiz ilk önce tanığa bildirimde bulunduğu halde, kendisinin bu olayda mağdur sıfatıyla bulunması gerekirken niçin burada şüpheli durumundadır, daha sonradan niçin şüpheli durumuna geçirilmiştir?
Cevap: Tutanak muhteviyatı dışında bir şey hatırlamıyorum.
Soru: Kalemde tutulan tutanağı usulen zaten ihbar edilen Y A niçin bu tutanağı tutmuştur, usule uygun mudur?
Cevap: O an için tek kâtip kendisi olduğu için ifade onun kâtipliğinde tamamlanmıştır.
Soru: Mahkemenizde görülmekte olan tarafları, esası, usulü hiçbir şekilde bu olayla ilgisi olmayan kişiler olduğu niçin siz ara kararınızda bu söz konusu tutanağı, hiç ilgisi olmayan bir celse ara kararda niçin geçirdiniz.
Cevap: Hâkimin hâkimlik kararı ile aldığı kararların gerekçeleri ilgili dosyadadır, buna verilecek cevap yoktur.
Soru: 21.07.2009 tarihli 3 sayfalık tutanağı hangi sıfatla tuttunuz
Cevap: Tutanakta sıfatım, sicil numaram yazılıdır, bana aittir.
Soru: Orada ifadeler alındıktan sonra gereği düşünüldü şeklinde bir kanaat tesis etmek üzere alışılan bir cümle eklemişsiniz, o cümlenin orada bulunuşu nedendir acaba?
Cevap: Hâkim kendi sicil doldurduğu görevliler ile ilgili yaptığı disiplin soruşturmaları neticesi yaptığı soruşturmanın sonunda gereği Düşünüldü diyerek karar alması olağandır. Bu olağanlıktan ötürü olay günü tutulduğu söylenen disiplin soruşturması ve toplanan delillere dair netice karar açıklanmıştır.
Soru: Bir önceki günkü tutanaktır başlıklı yazının 3.sayfa, gereği düşünüldü denildikten sonra
2. nolu bendin son cümlesi ile XXX 2.İcra Hukuk Mahkemesi 2009/xyxy, oturum tarihi 22.07.2009 tutanağın G.D\ 1 numaralı bendinde önce suç duyurusunda bulunmaya gerek olmadığı ve ertesi gün ise suç duyurusunda bulunulması gerektiği kanaat ve cümleleri size mi aittir?
Cevap: Yukarıda belirtildiği gibi XXX 2.İcra Mahkemesinin 2009/xyxy esas sayılı dosyasında tüm resmi tutanak ve zabıtlar hakim xxyyxx sicil ile yazılı ise bunların tamamı bana aittir.
Soru: Müştekinin ifadesini bodrum katta mı aldınız, aynı yerde mi aldınız?
Cevap: Mahkeme kalemi ile bulunduğu yer nerde ise orada alınmıştır.
Soru: Tutanak tutulurken oda olarak yer değiştirdiniz mi?
Cevap: Hatırlamıyorum.
Soru: Sanık olarak dinlenen xxx bu tutanağınıza göre müşteki sıfatı taşımaktadır, müşteki ifadesini orada vermiştir, zapta geçirmişsiniz, şikâyet ettiği kalem personeli de müştekinin bu ifadesi sırasında orada beklemekte ve duymaktadır. Tutanağın bu şekilde tutulmasını nasıl açıklarsınız?
Cevap: Tutanak ne şekilde tutulmuş ise o resmi olarak bellidir, bu konuda yorum ve izaha gerek yoktur.
Soru: İki farklı tutulan tutanak vardır, çelişki vardır, çelişkinin giderilmesi gerekir dedi.
Çelişkinin giderilmesi için tanıktan soruldu: Bu hususların ne olduğunu algılayabilmek için her iki tutanağın da huzurda okunması lazım.
XXX 2.İcra mahkemesinin 2009/xyxy esas, 21.07.2009 tarihli tutanak okundu.
Tanıktan soruldu: Tutanak muhteviyatı aynen doğrudur, ilgili tutanakta haklarında disiplin yönünden soruşturma açılmasına ve ceza tertibine yer olmadığına ve kamu adına ihbarda bulunulmasına yer olmadığına dair karar, şikayete konu edilen zabıt katibi Y A ve Yazı işleri müdürü B G’e ilişkindir. Aynı tutanakta geçtiği gibi tarafların ayrıca Hukuk Mahkemesinde tazminat davası açabilecekleri de isteklerinde olduğu zaman açabilecekleri belirtilmiştir. Tüm bunlar daha çok kalem personeli hakkındaki disiplin yönünden yapılan bir ifade alımı ve tutanak tanzimi şeklindedir. Oysa ki sanık vekilinin biraz evvel tarafıma soru olarak yönelttiği XXX 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/xyxy esas sayılı dosyasında mevcut 22.07.2009 tarihli ara kararları ise daha çok toplanan delillere göre değerlendirilmiş ve şuanda huzurda bulunan sanık Alize’ye dönük TCK.nun 279.madde ile belli kamusal ihbar yükümlülüğünden ibarettir. Başka bir neden yoktur.
Soru: Tutanakta geçen olayları hatırlayabildiniz mi?
Cevap: Tutanakta geçen olayları hatırladım.
Soru: Tutanakta yazılan hususlar aynen doğru mudur?
Cevap: 21.07.2009 tarihli huzurda heyetinizce okunan bahsi geçen tutanak ve içeriği aynen doğrudur, ilave edilecek bir husus yoktur.
Soru: Tutanağın başlangıcında xxxn’ın Hâkimin odasına gelerek kalem personeli hakkında şikâyetçi olduğunu belirterek diye başlıyorsunuz, bu tutanağa göre sanık durumuna getirilen Av.xx Hanımla ilk kez makamınızda mı muhatap oldunuz?
Cevap: 21.07.2009 günü saat yaklaşık 14.00 civarında huzurda gördüğüm sanığı ilk kez odamda, ertesi günü duruşması olan sanığın da davacı olduğunu ilk kez söylediği 2009/xyxy esas sayılı dosyayı inceleyeceğim şeklindeki beyanıyla odama geldiği sırada gördüm ve tanıdım.
Soru: Tutanağı odanızda mı tuttunuz?
Cevap: 21.07.2009 tarihli tutanakta belirtildiği gibi, olayın geliş ve oluş şekli tamamlandıktan sonra mahkeme kalemine geçilerek kalemde mevcut olan tüm kişiler tespit edildikten sonra ilgili tutanak aynen tamamlanmıştır.
Soru: Tutanak tutulurken zabıt kâtibi tutanağı tutarken kişilerin söylediği sözü zabıt katibi doğrudan mı yazdı, siz mi yazdırdınız.
Cevap: Taraflar söyledi, ne söyledilerse zapta geçtim
Soru: Zapta yazan Yaşar Bey xx Hanım’ın beyanları sırasında Yaşar bey hitaben bana şunları söyledi diyor o sırada Yaşar bey size dönüp herhangi bir tepkide bulundu mu?
Cevap: Hatırlamıyorum.
Soru: Tutanağı tutan kişi bizatihi suç işlediği şüphesiyle size amir sıfatıyla şikâyet edilmiş, şikâyet edilen zabıt kâtibinin bizzat kendisinin tutanak kâtibi olarak görevlendirilmesinde siz bir sıkıntı duydunuz mu, yolunda gitmeyen bir şey var mıydı?
Cevap: 21.07.2009 tarihli tutanağın tutulduğu sırada kalemde bulunan mevcut bireyle tutanakla apaçık bellidir. Bilindiği gibi zabıt kâtibi sıfatıyla Yaşar, yazı işleri müdürü sıfatıyla B G sanığı haklarında şikâyet ettiği iki kişidir. Yazı işleri müdürü Behice ve zabıt katibi Yaşar dışında zabıt tutabilecek yetenekte üçüncü bir kişinin bulunmayışı tutanağın mevcut katip Yaşar eliyle tutulmasının nedenidir. İkinci bir katip üçüncü kişi sıfatıyla olsaydı elbette onun zabtı tutulmasının daha doğru olacağını düşünürdüm. Bunun dışında soruya cevap vermek istemiyorum dedi.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili: Sorumuz tanığın iç dünyasına ve kişiliğine ilişkin tanımaya yöneliktir, çapraz sorgu sisteminde hukukta yeri vardır, ancak tanık cevap vermemektedir, CMK’da çapraz sorgu sisteminde tanığın sosyal durumu, eğitim, alt kültürü varsa daha önceki meslek cezalarını avukatlık kanuna göre araştırma yetkimiz vardır, hem de tanığın beyanlarını samimiyet derecesinde mahkeme heyetine yansıtabilmemiz için önemlidir. Tutanak başlıklı 3 sayfalık kâğıdı savunma makamı olarak savunmamızda parçalayacağız dedi.
Soru: Mübaşir bey o gün neredeymiş onu araştırdınız mı?
Cevap: Mahkememizde bir yazı işleri müdürü, iki kâtip ve bir mübaşir vardır, mübaşir Zuhuratbaba o tarihlerde bulunan icra dairelerinden icra dosyalarının getirilip götürülmesini işi ile görevli işini yapmak üzere ayrılmış bunu sonradan duydum.
Soru: Öğleden önce Zuhuratbaba Adliyesine gitmiş olduğunu öğrendiniz mi?
Cevap: Bilmiyorum
Soru: Müşteki kimdir?
Cevap: 22.07.2009 tarihli tarafıma sorulan mahkememiz 2009/xyxy esas sayılı dosyadaki G.D. denildikten sonra müşteki olarak huzurda bulunan sanığın müşteki olarak sıfatını tanımlama nedeni esasen 21.07.2009 tarihli biraz evvel huzurda okunan tutanakta kalem personeli ile ilgili şikâyetleri olduğunu söyleyen huzurdaki sanığın şikâyet edişinden kaynaklanan nedendir.
Soru: Şikâyet edenin ifadesini alınırken şikâyet edilenlerin hepsinin aynı odada bulunması hatta birinin de bizzat yazıcı olmasının hukuk düzenindeki yeri nedir.
Cevap: Bilindiği gibi 21.07.2009 tarihli evrak başlıktan da görüldüğü gibi tutanaktır ve disiplin amiri sıfatıyla disiplin soruşturması açıp açmayacağımı belirlemeden evvel yaptığım bir ön tahkikattır. Henüz disiplin soruşturması açılması ya da yargılama yapılması gibi bir safhaya girilmediği için ve kâtip yetersizliği de dikkate alınarak tutulmuş ve aleyhinde şikâyet edilen kâtip Yaşar’ın yazmasıyla tutanak bağlanmıştır.
Soru: Tutanağı tutturacak kalemde görevli yeteri kadar personel olmaması karşısında adliye binasından başka bir personel görevlendirme olağanız var mıydı?
Cevap: Huzurda gördüğüm sanık o gün... derken

sanık müdafii Av. Ömer Kavili Başkanlığa hitaben “sayın Başkan müdahale etmenizi istiyorum, bu şekilde olmaz” demesi üzerine
Mahkeme Başkanlığımızca duruşmanın nasıl yürütüleceğinin tarafıma ait olduğu, tanığa da yalnız soruya cevap vermesi istendi.
Cevap: Kalemde başka personel olmadığı için bu şekilde tutanak tutuldu. Komisyona yazı yazılarak yeni kâtip görevlendirilip ifadeler tabi ki alınabilirdi.
Soru: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6/3–2 uyarınca “etkili ve tarafsız soruşturma” ilkesinden uzaklaşılması ortaya çıktığından ortaya çıkan bu sonucu yani şikâyet edilen kişinin resmi tutanağın yazıcısı olarak görevlendirilmesi hukuka aykırılığının Adalet komisyon Başkanlığına yazı yazılarak yeni bir personel görevlendirilmesini istemenize sanık ve meslektaşımız olan Av. xx mı engel olmuştur.
Cevap: Hayır öyle bir şey söz konusu değildir.
Sanık müdafii Av. Ömer Kavili; Tanığa şu an başka sorumuz yoktur dedi.
Tanığın hazırlıktaki 24.11.2009 tarihli C.Savcısı xx’ın huzurundaki beyanları okundu.
Tanıktan soruldu: Okumuş olduğunuz beyanım doğrudur dedi.
Soru: Av.xx hanım’ın ağlayarak odama geldiği şeklindeki beyanınız doğru mudur?
Cevap: ifademde geçtiği gibi doğrudur.
Soru: Huzurunuzda yapılan bir telefon konuşmasını kişisel haklara girmemek için tutanağa yazmadığınızı beyan etmişsiniz. C. Savcısına verdiğiniz bu kişisel görüşmeyi açıklamanızın nedenini açıklar mısınız?
Cevap: Soruşturmayı yürüten C. Savcısının sorusu üzerine verilen cevaplar belirlenen ifadeden ibarettir.
Soru: Daha önceden hukukçu olarak davranarak tutanağa yazmadığınız hususu daha sonra ifşa etmenizin nedenini açıklar mısınız?
Cevap: C.Savcısı soruşturmayı yürütürken bu soruyu yöneltince cevap verdim.
Soru: Hukuksal dayanak var mıdır?
Cevap: Hukuksal dayanak nedir açıklayınız.
Soru: Özel alana girmeme (hukuksal) düzeyinizi sonradan değiştiren hukuk düzenlemesi var mıdır?
Cevap: Mevzuatın tamamını tanığın bilme yükümlülüğü yoktur, ben de tanık sıfatıyla ifade verdim.
Soru: Hukukta “İura Nuvit Curia” öz Türkçesi “Yargıç hukuku resen uygular” ve ayrıca “yasaya bilmemek mazeret sayılmaz” ilkeleri karşısında bu iki ifade beyanınızın hangi hukuk ilkesine uyduğunu açıklar mısınız?
Cevap: Savunma avukatı sıfatıyla belirtilen ilkeler tarafıma yöneltilen soru olarak olayın somut beş duyuya dönük tarafımca bilinen gerçeklerini ifade etmemi engel değildir.
Soru: Savunma tarafının hukuksal dayanak sorması gerçekleri ifade etmenize engel midir?
Cevap: Gerçekliğin tüm çıplaklığıyla ve insan olarak beş duyu ile elde edilen verilerine göre bilinen, duyulan ve görülen şeyin hak adına dost doğru aktarımı bütün ilkelerin önündeki en önemli ilkedir.
Soru: Tutanağın nerde tutulduğu açıkca yazılmamıştır, bunu açıklar mısınız?
Cevap: Bu hususa şu anda verdiğim cevap üzere tutanak kalemde tutulmuştur.
Sanık müdafileri; tanığa başka sorumuz yoktur dedi.
Müdahil vekilinin üzerine tanıktan soruldu: Sanık ile tanık arasında herhangi bir husumet olup olmadığı sorulsun dedi.
Cevap: Herhangi bir husumet yoktur dedi.
Soru: Tanık Savcı Beye ifade vermeye gittiğinde sanığın babası ile karşılaşmış mıdır?
Cevap: Şuan duruşma salonunda gördüğüm dinleyici sıralarında sağ başta bulunan Beyefendiyi ilk kez Başsavcı Vekili soruşturmayı yürüten xxk’ın odasında tanıdım ve gördüm.
Soruldu: Aranızda herhangi bir görüşme oldu mu?
Cevap: Sanığın babası olduğunu Başsavcı vekili E U’ın odasında gördüğüm şahıs içeri girdikten bir süre sonra Başsavcımız kendisine “komisyon bakanının telefonla söylediği nedenle geldiniz” değil mi dedi. Kendisi de “evet” dedi. Bu olay tutanağın tutulmasından yaklaşık 3–4 gün sonra idi. Tesadüf ben Başsavcısı Vekili E Bey’i meslektaş olarak ziyarette idim. Kendisine ismini soy ismini söyleyince sanığın soy ismi Haktan olduğu için hafıza kalan bir soy isim idi. Ben de birkaç gün önce kalemde gerçekleşen olayı içinde geçen “müştekinin babası siz misiniz, yoksa telefon da ismi geçen kastedilen personelin sürdürülmesi nedeni olacak Başsavcı Vekili veya Başsavcı E Bey midir” diye sordum. onun üzerine bu olay nedeniyle olayın hakikatini anlatmak için Sayın Başsavcı Vekilinin odasına gelmiş ise ondan evvel bu davayı yürüten ve soruşturmanın tutanakların tutulmasında neden olan bir Hâkim olarak olayın aslının ne şekilde geliştiğinin ve şahsıma da öncelikle bu konuda sorular yöneltmesi gerektiğini, bir adliyenin Başsavcı ya da komisyon Başkanının bu ve benzeri nedenlerle rahatsız edilmemesi gerektiğini, varsa kalemim ile ilgili mahkemem ile ilgili rahatsızlıkları bizlere de iletebileceğini belirttim. Başka bir aramızda müzakere geçmedi.
(Sanık müdafii Av.Ömer Kavili)Soru: Bir dosya için avukat saat 14.00 den olayın olduğu saat 16.45 e kadar bekletilmektedir, bir avukatın bu kadar süre boyunca sadece ve sadece bir dosya için saatlerce bekletilmesi konusunda araştırma veya cezalandırma yaptınız mı?
Cevap: İlgili avukat ilk kez geldiğinde bir sonraki günün içinde davacıya ait dava dosyasının da bulunduğu tüm dosyaların incelendiği ve büyük bir kısmı ile ilgili özellikle davacının dosyasının da bulunduğu dosyaların karar aşamasında olduğu, gerekli notların incelemelerin bulunduğu
diye tanık soruya cevap verme yerine uzun bir şekilde kendi yorumunu katarak cevapları uzatması nedeniyle soruya direkt cevap vermek istediği takdirde direkt cevap vermesi aksi taktirde yorumlarını cevaba katmaması konusunda uyarıldı.
Cevap: Danıştay’ın bu konudaki kararına göre Hâkimin ve ilgili avukatın dosyayı aynı anda incelemeleri gerektiği halde ben incelemeleri tamamlayamadığım gerekçesiyle ilgili avukatın dosyayı aynı anda incelemesinin mümkün olmadığı kendisine iletilmiştir. İlgiler hakkında dosyadaki tutanak dışında her herhangi bir işlem yapılmamıştır.
Soru: Saat 14:00 den saat 17:000 ye kadar emrinizde olan kalem personeline talimat vermeniz karşısında işlem yapmayan personeliniz hakkında işlem yaptınız mı?
Cevap: Dosyadaki tutulan tutanak dışında kalem personeli ile ilgili, ayrı bir soruşturma tutanak tutulmadı.
Soru: Avukatın dosya inceleme talebi üzerine sizinle birlikte inceleme yönünde miydi, yoksa kalemde inceleme yönünde miydi?
Cevap: Sanık olay günü ilk kez odama gelip ilgili dosyayı Hâkim odasında yanı başımda incelemek istediğini özellikle belirtti. Bunun için bir görevlinin gelerek dosyayı çıkarıp kalemde inceleyebileceği yönünde öneride bulundum.
Sanık müdafii (Av. Volkan Bahadır): bu hususun sanıktan sorulmasını talep ediyorum.
Sanıktan soruldu: Ben dosyayı tanığın odasında değil, kalemde incelemek istemiştim. Bunun üzerine tanık kaleme söyleyin birini gönderip aldırsınlar dedi.
Sanık müdafileri; bu tanığa başka bir sorumuz yoktur dediler.
Müdahil vekilinden soruldu: Tanığa başka bir sorum yoktur, şikâyetimiz devam ediyor, sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz dedi.
Sanık müdafilerinde soruldu: Tanığa başka sorumuz yoktur, mütalaadan sonra detaylı savunmamızı yapacağız dediler.
C.Savcısından soruldu: Tanık beyanlarına bir diyeceğimiz yoktur, tanıklara sorumuz yoktur, esas hakkında mütalaamızı hazırlamamız için dosya tarafımıza tevdi edilsin dedi.
Dosya incelendi.
G.D: İstem gibi,
1-Tevdi tahkikat yoksa esas hakkındaki mütalaasını bildirmesi için dosyanın C.Savcısına tevdiine,
2-Duruşmanın günlerin dolu olması nedeniyle 08.02.2011 günü saat 13.30’ bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi. 27.10.2011

Başkan Üye Üye

Kâtip