Mesajı Okuyun
Old 09-02-2010, 19:52   #5
Özoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
ben her zaman uzlaşmanın genişletilmesi taraftarıyım. Af karşıtıyım.



Suç kime karşı işlenmişse bu hakkı belirli şartlarda bu kişiler bu hakları kullanabilmelidir.



Bu fikre katılmakla birlikte şu sorgulamanın yapılması gerektiğini düşünüyorum: Malum kimi suç tiplerinin mağduru muayyen değildir.Kamu ya doğrudan mağdurdur ya da suçtan zarar gören konumundadır.Şu halde kamu adına uzlaşmanın tarafı kim olacaktır? Kanaatimce millet adına yasama yetkisini kullanan parlementonun bir tasarrufu olan 'af ' bu boşluğu bir bir bakıma doldurur niteliktedir.
Bu bağlamda af kapsamına mağduru belli bir kimse olan suçların failleri alınmamaldır. Şikayete bağlı suçlarda ise affın hiç söz konusu olamaması gerekir.Zira kovuşturmanın mecburiliği ilkesinden mağdurun iradesine belli hallerde fadakarlık yapılan şikayete bağlı suçlarda,sonradan af getirerek mağdurun şikayet iradesinin hiçe sayılması bir çelişki olacaktır.
Son olarak af kurumunun mahkumlar açısından ne ifade etmesi gerektiğine değineyim. Kanaatimce objektif olarak suçlu olan ve bu doğrultuda mahkumiyetine hükmedilmiş kimsenin af beklentisi meşru değildir.Zira cezanın genel ve özel önleme amaçları bu beklentiye manidir.Ancak adli hatalar nedeniyle maddi gerçekle tenakuz halindeki bir hükümle mahkum olmuş kimseler için af bir beklenti olabilir.
Bu doğrultada affın,bir siyasi argüman olmaktan çıkması ve zikrettiğim ihtiyaçlara göre gündeme gelmesi gerekir düşüncesindeyim.