Mesajı Okuyun
Old 26-01-2011, 16:58   #9
miryusufhan

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1988/11-802
K. 1989/7
T. 25.1.1989
• MENFİ TESPİT VE SENET İPTALİ DAVASI ( Satın Alınan Gayrimenkul Nedeniyle Kararlaştırılan Satış Bedelinin Bir Kısmı için Verilen Senetlerin Karşılıksız Kalması Nedeniyle )
• HUSUMET ( Bedelsizlik Davasının Lehdera Karşı Açılmasının Gerekmesi )
• SENET İPTALİ ( Bedelsiz Kaldığından Bahisle Açılan Davada Husumetin Lehdera Karşı Yöneltilmesi )
• BEDELSİZLİK İDDİASI ( Gayrimenkul Satışı Açılan Şufa Davası Nedeniyle İptal Olunduğundan Satışa Konu Gayrimenkulün Satış Bedelinin Bir Kısmı için Verilen Senetlerin Sebebinin Kalmaması-Senetlerin İptalinin Gerekmesi )
• DAHİLİ DAVA ( Türk Hukuk Sisteminde Dava Açıldıktan Sonra Bir Kısım Kişilerin Davaya Dahil Olunarak Haklarında Hüküm Tesisine Elverişli Bir Uygulamanın Bulunmaması )
• DAVA AÇMA ŞARTI ( Hukuk Sistemimizde Dahili Dava Müessesesi Bulunmadığından Hakkında Dava Açılmayan Kimseler Aleyhine Hüküm Tesis Olunamaması )
2004/m.72
6762/m.691
ÖZET : Bedelsizlik davası lehdara karşı açılır. Bedelsizlik iddiasının kısmen kanıtlanması durumunda kanıtlanan kısım için davanın kabulüne diğer kısım için reddine karar verilmesi gerekir. Türk hukuk sisteminde dava açıldıktan sonra bir kısım kişilerin davaya dahil olunarak haklarında hüküm tesisine elverişli bir uygulama mevcut değildir.

DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tesbit ve senet iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.11.1987 gün ve 726-821 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.4.1988 gün ve 882-2267 sayılı ilamı: ( ...1-Davacının satın aldığı gayrimenkul nedeniyle kararlaştırılan satış bedelinin bir kısmı için verilen 9.000.000 liralık bonoların iptali talep edilmiştir. Söz konusu bonolarda alacaklı ( lehtar ) olarak davalı Hüseyin bulunmaktadır. Bu nedenle davanın Hüseyin Kesiciler aleyhine açılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı halde, bir takım gerekçelerle bu davalı hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddedilmesi doğru görülmemiştir.

2-Satış bedeli 19.000.000 lira olarak kararlaştırılmıştır. Bu bedel üzerinde taraflar mutabaktırlar. Satıştan sonra bir kısım hissedarların açtıkları şuf'a davası sonunda davacı üzerine yapılan tapu kaydı iptal edilmiş ve satış bedeli olarak tapuda gösterilen 10.000.000 lira davacıya ödenmiştir. Bu durumda satış nedeniyle davalı Hüseyin'e verilen 9.000.000 liralık senetlerin bir sebebi kalmamış olduğundan mahkemece 9.000.000 liralık senetlerden dolayı davacının davalı Hüseyin'e borçlu bulunmadığının tesbitine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi de doğru bulunmamış bozmayı gerektirmiştir.

3-Türk Hukuk sisteminde dava açıldıktan sonra bir kısım kişilerin davaya dahil olunarak haklarında hüküm tesisine elverişli bir uygulama mevcut değildir. Buna ragmen haklarında dava açılmayan Hatice Kesiciler ile Hikmet Katlan'ın sonradan davaya katılarak haklarında hüküm verilmesi de doğru değildir. Kaldı ki bu kişilerin senetlerle ilgileri de bulunmamaktadır. Bu nedenle davaya katılan bu kişilerin vekillerinin de temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.

4-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların ve bozma şekline göre davalı Hüseyin vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : 1-Davaya konu bonolarda lehdar olarak Hüseyin Kesiciler görülmekle, husumeten bu kimseye tevcih edilmesi doğru olduğu halde Hüseyin hakkındaki davanın husumetten reddi isabetsizdir.

2-Usulumüzde dahili dava adı altında bir müessese mevcut olmadığından, haklarında usulüne uygun bir şekilde dava açılmayan diğer iki davalı Hatice Kesiciler ve Hikmet Katlan hakkında hüküm tesisi de isabetsizdir. Bu nedenlerle mahkemece Özel Dairenin bu yönlere değinen bozma kararına uyulmak icabederken direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

Mahkemece Hüseyin hakkında esas yönünden hüküm tesis edilmemiş ve diğer iki davalı yönünden Özel Dairece sevk edilen bozma nedeni Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş olmakla, uyuşmazlığın esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 25.1.1989 gününde oycokluğuyla karar verildi.