Mesajı Okuyun
Old 09-08-2007, 00:03   #2
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

- Baba takas işlemini bilmediğini iddia edemeyeceğinden, vekaletsiz iş gören oğlunun işlemine tasarruf işlemine icazet vermiş sayılmalıdır.
- Kendi adına ve başkası hesabına tasarruf işlemi yapan oğul'un sorumluluğu vekalet hükümlerine göre belirlenir. "BK 415 İş sahibi yapılan işe icazet verirse vekalet hükümleri cari olur."
- Ancak tarafların haricen satış yaptıkları dikkate alındığında yapılan sözleşme geçersiz olduğundan ancak sebebsiz zenginleşme hükümleri gereğince verdiklerini iade borcu altına gireceklerdir. Bu nedenle İtirazın İptali davası genel mahkemede açılmalı ve temeli Sebepsiz Zenginleşme nedeniyle verdiğini geri istemek olmalıdır. Araç teslimi vs. ifa talep edilemez...
- Bu durumda; vekaletsiz iş gören oğlunun tasarruf işlemine icazet veren baba oğlunun kendi hesabına aldıklarını iade ile yükümlüdür.
- Vekaletsiz iş gören ancak yaptığı işleme sonradan icazet verilen oğul ise vekaleten hareket etmiş olmakla, sözleşme nedeniyle kendi hesabına bir şey almamışsa müvekkilinize karşı borçtan sorumlu olmaz.

Ancak müvekkilinizin takip sırasında her ikisini de müteselsilen mi sorumlu tuttuğu yoksa ayrı ayrı kalemler için mi sorumlu tuttuğu anlaşılamamaktadır. Eğer müteselsilen sorumlu tutarak takip başlatmışsa bence oğul'un sorumluluğu bulunmamaktadır.

T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi
Esas: 1988/1800
Karar: 1989/1685
Karar Tarihi: 03.04.1989
ÖZET: Davacı, adı geçene 28.6.1983 tarihinde "tahakkuk edecek" istihkakların tahsili için vekaletname vermiş ve 22.8.1983 tarihinde vekaletten azlederek 23.8.1983 tarihinde azil hususunu idareye duyurmuş ise de, daha sonra aynı şahsa verdiği 6.10.1983 tarihli vekaletnamede namına "tahakkuk etmiş ve edecek hakedişleri ilgili dairelerden ahz-u kabza" yetki verdiği anlaşılmaktadır. Böylece davacı, vekalet verdiği Vehbi H'nin önceki tahsilatına da icazet verdiği ortadadır. Buna rağmen mahkemenin yazılı olduğu şekilde ... liranın yetkisiz temsilciye ödendiği gerekçesiyle tahsiline karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.

(818 S. K. m. 415)
Dava: Taraflar arasındaki davanın Ankara Asliye 3. Hukuk Hakimliğince görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü:
Karar:
1 - Davacının bizzat imza ettiği 6.10.1983 tarihli protokolün 1 numaralı bendinde (... Mehmet A.'nın rızası ile kendi şantiye şefi Vehbi H.'ye para çekme yetkisi yeniden bir vekaletle verilmiştir. Ancak 5 no.lu hakedişe mahsuben alınmış bulunan 25.000.000 lira hariç olup cem'an 105.000.000 liradır. Yani 4 no.lu hakediş ile Mehmet A.'ya verilen meblağ üzerine Vehbi H.'ye 105.000.000 lira ödenecektir. Bu meblağ üstüne Vehbi H.'ye ödeme yapılmayacaktır.) sözleri yazılıdır. Aynı protokolün 3. maddesinde de hesabın kapatılmasından sonraki devreye ait ödeme şekli düzenlenmiştir.
2 - Özellikle anılan protokolün 1. maddesindeki hükümde görülmektedir ki, 4 numaralı hakediş tutarı dahil olmak üzere anılan hakedişin tarihi itibariyle vekil Mehmet A.'ya davalı idarece yapılan bütün ödemeler, davacı yüklenici tarafından açıkça benimsenerek kabul edilmiş bulunmaktadır. Oysa mahkemece ödetilmesine karar verilen meblağdan 12.500.000 liranın 22.6.1983 tarihinde, 5.000.000 liranın ise 28.6.1983 tarihinde Mehmet A.'ya yapıldığı sabittir. Daha açık bir anlatımla, Mehmet A.'ya yapılan toplam 17.500.000 liralık ödemeler tutarı, yapıldığı tarihler itibariyle yukarıda sözü edilen protokol tarihinden önce olup, davacı tarafça benimsendiğinin kabulü gerekir. 4 numaralı hakedişin gerek tanzim gerekse onama tarihi ise, sözü edilen ödemelerin yapıldığı tarihten çok sonra 3.8.1983 tarihini taşıdığı ihtilafsız olduğuna,, bu protokolde Mehmet A.'nın ve idarenin kontrol amiri Hasan Y.'ın imzaları mevcut bulunmasına, protokolün rızayı bozucu bir nedene dayandığı iddia edilmediğine göre, davacı bu beyanıyla bağlıdır ve iş sahibi olarak bu ödemelere icazet vermiş sayılması gerekir. (Borçlar Kanununun 415. m.)
Mahkemenin bu yönü gözetmeksizin bilirkişilerin hukuki alanda bildirdikleri görüşe itibar ederek bu kalem için ödetme kararı vermesi yanlıştır.
3 - Dava kalemleri arasında davalı idarenin Vehbi H. adındaki yetkisiz vekile yaptığı ödemelerin de tahsili istemi yer almaktadır. Gerçekten davacı,, adı geçene 28.6.1983 tarihinde "tahakkuk edecek" istihkakların tahsili için vekaletname vermiş ve 22.8.1983 tarihinde vekaletten azlederek 23.8.1983 tarihinde azil hususunu idareye duyurmuş ise de, daha sonra aynı şahsa verdiği 6.10.1983 tarihli vekaletnamede namına "tahakkuk etmiş ve edecek hakedişleri ilgili dairelerden ahz-u kabza" yetki verdiği anlaşılmaktadır. Böylece davacı, vekalet verdiği Vehbi H'nin önceki tahsilatına da icazet verdiği ortadadır. Esasen yukarda 2 numaralı bentte sözü edilen protokolün 3. maddesinde de bu uyygulamanın doğrulandığı görülmüştür. Buna rağmen mahkemenin yazılı olduğu şekilde 27.500.000 liranın yetkisiz temsilciye ödendiği gerekçesiyle tahsiline karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.
4 - Dava dilekçesinde alacağın banka iskonto oranında faiziyle ödetilmesi istenildiği halde mahkemece % 30 temerrüt faiziyle yetinilmesi kabul biçimi bakımından bozmayı gerekmiştir.
Sonuç: Yukarda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3. bentlerde yazılı nedenlerle kararın davalı yararına, 4. bentte yazılı sebepten davacı yararına BOZULMASINA, 3.4.1989 gününde oybirliği ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/6179
Karar: 2005/14465
Karar Tarihi: 04.10.2005
ÖZET: Trafikte kayıtlı araçların harici satışları geçersizdir. Bu nedenle taraflar aldıklarını sebepsiz iktisap hükümlerine göre aynı anda iade ile mükelleftirler. Mahkemece satışa konu aracın iadesi kaydı ile davacının senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine satış sözleşmesi ve senette taraf olmayan H. Özbek hakkındaki davanın bu şahsa husumet düşmeyeceğinden reddine karar verilmesi gerekir.


(2918 S. K. m. 20/d)
Dava: Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı, kardeşi B. Demir'in davalılardan haricen satın aldığı otomobil bedeline mahsuben verilen senedi kefil sıfatıyla imzaladığını, davalıların aracı abisinin sattığı kişiden habersiz alıp götürdüklerini ve aracın davalı H. Özbek adına tescil edildiğini, kefili olduğu senet ile icra takibine başlandığını senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacının icra takibinde borcu ödeyeceğini belirterek ödeme taahhüdünde bulunduğunu, borcunu ödemediğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, harici oto satış sözleşmesi gereğince satış bedeli karşılığında verilen senedi kefil olarak imzaladığını, aracın davalılar tarafından geri alındığını bu nedenle senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalılar ise satışa konu aracın davacı ve kardeşi tarafından 3. şahsa satıldığını savunmuşlardır. 18.9.2002 tarihli harici satış sözleşmesi ile 71 AP 348 plakalı aracın 2.400.000.000 TL. sını davacının kardeşine davalı M. tarafından satıldığı ve satış bedeli karşılığında 25.2.2003 vade tarihli davacının da kefil olduğu senedin verildiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesi hükmü uyarınca trafikte kayıtlı araçların harici satışları geçersizdir. Bu nedenle taraflar aldıklarını sebepsiz iktisap hükümlerine göre aynı anda iade ile mükelleftirler. Mahkemece satışa konu aracın iadesi kaydı ile davacının senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine satış sözleşmesi ve senette taraf olmayan H. Özbek hakkındaki davanın bu şahsa husumet düşmeyeceğinden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.10.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************