Mesajı Okuyun
Old 11-03-2011, 15:49   #7
av.cemile

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/12342
K. 2005/12507
T. 24.11.2005
• MUHDESAT BEDELİNİN TAHSİLİ TALEBİ ( Taraf Tanıkları Dinlenmek Suretiyle İyiniyetin Varlığı Tam Olarak Açıklığa Kavuşturulmamasının Hatalı Olduğu )
• TARAFLARA TANIKLAR İÇİN MASRAF YAPTIRILMASI ( Yaptırmak Üzere Kesin Süre Verilmek Suretiyle Sonucuna Göre İşlem Yapmak Gereği - Muhdesat Bedelinin Tahsili Talebi )
• KESİN SÜRE ( Taraflara Tanıklar İçin Masraf Yaptırmak Üzere Kesin Süre Verilmek Suretiyle Sonucuna Göre İşlem Yapmak Gerekirken Bu Husus Tamamlanmadan Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulması Doğru Görülmediği )
4721/m.722,723,729
ÖZET : Dava muhdesat bedelinin tahsili talebidir. Somut olayda, taraf tanıkları dinlenmek suretiyle iyiniyetin varlığı tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Taraflara tanıklar için masraf yaptırmak üzere kesin süre verilmek suretiyle sonucuna göre işlem yapmak gerekirken bu husus tamamlanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Muhdesatın arazi maliki için taşıdığı en az değer belirlenerek bu miktara hükmetmek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru değildir.

DAVA : Dava dilekçesinde 20.000.000.000 lira tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, tapuda davalı adına kayıtlı taşınmazda 1250 metre karenin kendisine verileceğinin vaad edilmesi üzerine, iyiniyetle ev, ahır yaptığını, ağaç diktiğini ancak davalının taşınmazı 3. kişiye satarak sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek 20.000.000.000 lira muhdesat bedelinin tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı, muhdesatın rıza dışı yapıldığını, savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davacı kötüniyetli kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

TMK'nun 722. maddesi gereğince; "bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur" .

Ayrıca, aynı kanunun 723. maddesine göre; "Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli değilse haki, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir."

TMK'nun 729 maddesi uyarınca ise; "Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesinin kullanarak yapılan yapılara ve taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır".

Somut olayda, taraf tanıkları dinlenmek suretiyle iyiniyetin varlığı tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. O nedenle taraflara tanıklar için masraf yaptırmak üzere kesin süre verilmek suretiyle sonucuna göre işlem yapmak gerekirken bu husus tamamlanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Kabule göre ise, muhdesatın arazi maliki için taşıdığı en az değer belirlenerek bu miktara hükmetmek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru değildir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.11.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Kazancı İçtihat Programı)