Sayın meslektaşlarım,

1.On iki yıl önce dört kardeş birtakım birikimlerini birleştirerek bir taşınmaz (arsa) satın alırlar.O yıllarda babalarının düzenli bir çalışması,geliri yokmuş.Dört kardeş,arsayı müştereken aldıkları için dördü de rızalarıyla arsanın tapuda babalarının adına tescil edilmesi hususunda anlaşıp,arsa baba adına tescil ediliyor. İleride üzerine bina yapılma durumunda daire sahibi olmayı amaçlıyorlar.Bir anlamda baba,dört kardeşin yediemini.

2.Zaman içinde bir müteahhitle kat karşılığı inşaat yapılması hususunda anlaşıyorlar.(Tabii sözleşmeye arsa sahibi sıfatıyla haliyle baba tek başına taraf oluyor.)İnşaat tamamlanıyor;kat mülkiyetine de geçiliyor ve yine arsa sahibi sıfatıyla babaya düşen dairelerin tamamı da (toplam altı daire) baba adına tescil görüyor. Her çocuk ayrı ayrı birer dairede ve baba da bir dairede on iki yıl boyunca ikamet etmekteler.Bu arada çocuklar, babanın primlerinin ödenmesinde de ona yardımcı olarak emekli olmasını da sağlamışlar.

3.On iki yıl sonra baba,ne düşünmüş ne taşınmışsa dairelerden ikisini birden kızına devretmiş.Aynı zamanda dairelerin ikisinde oturmakta olan iki oğlundan da ecrimisil ve dairelerin tahliyesini istemeye başlamış.Bu konuda ihtarname göndermiş.

4.Biz de iki oğlu lehine inançlı işlem sebebiyle - iki daire için- tapu iptal ve tescil davası açmayı düşünüyoruz.Müteahhit de olaya tanık.Şunu da belirteyim ki,kardeşlerden biri arsanın alımında para tedariki için o zamanlarda eşinin ziynet eşyalarını da bozdurmuşmuş.Babanın halen emekli maaşından başka bir geliri bulunmuyor.

5.Tapu iptali tescil davasının sebebini inançlı işlem olarak düşünmekteyim.Ancak,bunda da yazılı delilin geçerlilik şartı olduğu kanaatindeyim.Muvazaaya da istinat edemeyeceğiz gibi.Babanın arsayı alacak denli gelirinin olmadığını her türlü delille ispatlamamız mümkün.

Değerli fikirleriniz için teşekkürler…