Mesajı Okuyun
Old 14-11-2007, 13:56   #31
mntopcu

 
Varsayılan

Üyelerin dikkatine'
Arkadaşlar,
Bir süre önce benzer bir olayı ben de yaşadım, ancak 2 yıllık uzun bir sürecin sonunda mücadeleden galip ayrıldım. Zira mahkemece verilen nihai karar Yargıtay tarafından onandı ve parayı bankadan tıkır tıkır aldım. İşin özeti şöyle (özet dediğime bakmayın, sık rastlanmaya başlayan bir konu olduğu için gerekli ayrıntıları yazmaya çalıştım);
Bir icra takibi sırasında borçlunun hesabı bulunduğunu tahmin ettiğim banka şubesine doğrudan haciz müzekkeresi (89/1 ihbarnamesi değil) gönderdim.
Banka "borçlunun hesabında para bulunduğunu ancak şahıs kredili müşteri olduğu, hesap üzerinde bankanın rehni olduğu ve banka da şahıstan alacaklı olduğu için bankanın rehin hakkından sonra gelmek üzere haczin işleme konulduğunu" belirten cevabi bir yazı gönderdi.
Yazıda herhangi bir mahkeme kararı, icra takibi veya noter sözleşmesinden bahsedilmediği, borçlu/müşteri ile banka arasında yapılan sözleşmenin de bize karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle “bankanın rehin hakkı dayanağının” yeniden sorulmasını istedim.
Gönderdikleri ikinci yazıda da hiçbir açıklama yapmadan önceki beyanlarını tekrar ettiler, hatta "bizden böyle bir evrak istemeye hakkınız yok", "müşteri sırları gizlidir", "İİK.89/4 uyarınca dava açmakta serbestsiniz" mealinde ayrıntılı bir ilave yaptılar.
Bunun üzerine icra dosyasına "bankanın rehin iddiasının aslında 3.şahsın istihkak iddiası mahiyetinde olduğunu, bu itibarla İİK m.96-97 çerçevesinde işlem yapılıp istihkak iddiasının taraflara bildirilmesi ve 3 günlük sürenin başlatılması gerektiği" yolunda talep açtım.
Talebim kabul edildi ve gerek bize gerekse borçluya tebligat yapıldı. 3 günlük süre içinde ayrıntılı bir dilekçe hazırlayarak bankanın rehin-istihkak iddiasına icra müdürlüğü nezdinde itiraz ettim. İİK.m.97 uyarınca dosya icra mahkemesine gitti. Mahkeme benim itirazlarımı aynen kabul ederek bankanın ısrarla ‘rehin’ dediği istihkak iddiasını reddetti.
İsteği reddedilen banka bu sefer icra mahkemesine istihkak davası açtı. Davada dayanakları; borçlu/müşteri ile banka arasında imzalanmış “Genel Kredi Sözleşmesi” idi. Bundan başka yazılı belge gösteremediler. Yaklaşık 7 ay süren yargılama neticesinde mahkeme bizi haklı bularak davayı reddetti (Bursa 4.İcra Mahkemesi, Esas:2005/357, Karar:2005/818, Tarih: 22.12.2005).
Mahkemenin gerekçeli kararında açıkça vurguladığı ve bizim de dayandığımız en önemli husus kararda şöyle yer aldı;" hesapta bulunan meblağın bankaya rehinli olmasına dayanılarak ileri sürülen istihkak iddiası; davacı bankanın kendi müşterilerini korumak amacıyla yapılmış mücerret bir iddia olması ve istihkak iddia eden davacı banka tarafından hesap üzerinde takip borçlusu ile ilgili herhangi bir kısıtlama getirilmemiş olması sebebiyle İİY.m.96 ve 97 hükümleri uyarınca Mahkememizce yerinde görülmemiştir. Aksi düşüncenin kabulü; banka hesaplarının banka alacağından başka hiçbir alacak için haczinin mümkün olmadığı sonucunu doğuracak, bu durumda borçlu şahıs ve şirketlerle ilgili olarak hiç bir bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi mümkün olmayacaktır. Açıklanan sebeplerle davanın reddine karar vermek gerekmiştir."
Bu karar banka tarafından temyiz edilmesine rağmen Yargıtay tarafından onandı. Onama kararı ayrıntılı değil, klasik bir onama. (Yargıtay 21.HD.,Esas:2006/4526, Karar:2007/2455,Tarih:20.02.2007)