Mesajı Okuyun
Old 17-08-2011, 21:46   #1
Referendaire

 
Varsayılan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Altı Ay Kuralı ile ilgili içtihadını değiştirdi

Yeni içtihada göre altı aylık başvuru süresinin son gününün tatil gününe rastlaması durumunda süre bir sonraki iş gününe uzamaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 24 Mayıs 2011 tarihinde verdiği bir karar ile daha önceden uyguladığı altı aylık başvuru süresinin son günü ile ilgili içtihadını değiştirmiştir (Sabri Güneş / Türkiye, başvuru no: 27396/06, 24 Mayıs 2011). Bu yazının hazırlandığı tarihte henüz üç aylık süre dolmadığı için kesinleşmeyen karar bir çok bakımdan önemlidir.

AİHM çok yakın zamanda verdiği bir çok kararda altı aylık başvuru süresinin son gününün tatil gününe rastlaması durumunda sürenin bir sonraki iş gününe uzamadığını, başvurucunun veya avukatının bu ihtimali göz önüne alarak tatil gününden önceki iş gününde başvuru yapması gerektiği sonucuna varmaktaydı. Örneğin bu konudaki önemli kabul edilemezlik kararlarından birisi olan Holger Hajo OTTO / Almanya kararında AİHM son günü tatil gününe rastlayan başvurunun tatil gününü takip eden ilk iş günü içinde gönderilmesini kabul etmemiş ve başvuruyu altı aylık süre kuralına uyulmaması sebebiyle süreden reddetmiştir (Holger Hajo OTTO / Almanya, kabul edilemezlik kararı, başvuru no: 21425/06, 10 ;Kasım 2009).

AİHM 8 Haziran 2010 tarihinde verdiği bir başka kararda OTTO kararına atıfla tatil günü uygulamasına devam etmiş (Büyükdere ve diğerleri / Türkiye, 8 Haziran 2010), ancak bu kararda (kabul edilemezlik kararı olmadığı için) karşı oylar yazılmış ve bir anlamda İkinci Dairenin Sabri Güneş kararının ayak sesleri duyulmuştur. Karşı oy yazan hakimler Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 35. maddesinin 1. paragrafının altı aylık sürenin hesaplanması ile ilgili her hangi bir kural içermediğini, Avrupa İnsan Hakları mahkemesi İç Tüzüğü'nün de bu konuyu düzenlemediğini hatırlatmışlardır.

Karşı oyda üye ülkelerde sürelerin son gününün tatil gününe rastlaması durumunda bir sonraki iş gününe uzaması kuralının yaygın olduğu, bu kuralın uygulanması gerektiği, salt Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yorumu ve özerkliği kuralından yola çıkarak sürenin son gününün tatile rastlamasının suçunun başvuruculara yüklenemeyeceği görüşü yer almıştır. Çoğunluk kararına katılmayan hakimler Mahkeme İç Tüzüğünün bu konuyu düzenlemesinin en akıllıca çözüm olduğu fikrinde birleşmişlerdir.


Bu görüşlerden yola çıkan 2. Daire kısa süre sonra verdiği Sabri Güneş kararında iç hukuk kurallarının (ve bazı uluslararası sözleşmelerin) ağırlığını benimsemiş ve altı aylık başvuru süresinin son gününün tatil gününe rastlaması durumunda başvuru süresinin bir sonraki iş günü sonuna kadar uzayacağı kuralını benimsemiştir. Bu karara da İkinci Daire başkanı dahil olmak üzere karşı oy yazılmış ve daha önceki kararlarda yer alan sürenin son gününün bu şekilde değiştirilmesi eleştirilmiştir.

Kararın esası bakımından öne çıkan konu ise iç hukuk kuralları ile ilgili (hak düşürücü süre) önemli bir kurumun Askeri Yüksek İdare Mahkemesi bakımından eleştirisi ve hak ihlalidir. Başvurucu askerilk yaptığı sırada geçirdiği bir kaza sonrasında sakat kaldığını iddia ederek maddi ve manevi tazminat davası açmış, ilk yargılama sırasında lehine tazminata hükmedilmiş, yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesine dayanarak ek dava açmış ancak bu dava Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından süreden reddedilmiştir.

Davanın süreden reddedilmesini “mahkemeye erişim hakkı”na aykırı bulan başvurucu yukarıda açıklanan şekilde tebliğ tarihini izleyen günden başlamak suretiyle altı aylık sürenin son gününü takip eden ilk iş gününde mahkemeye başvurmuş ve bu başvuru altı ay kuralının içtihat değişikliği kararı olarak sonuçlanmıştır. AİHM başvurucunun dava açtığı sırada zararını tam olarak belirleyememesinin normal olduğunu ve bilirkişi raporlarında daha fazla zarar hesaplanmasına rağmen ek davanın süreden reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkı ihlali olduğuna karar vermiştir. Bu sonuca ulaşmak için AİHM klasik idari yargıda ve hukuk yargılamasında bilirkişi raporlarından sonra açılan ek davaların kabul edildiğini, AYİM'nin kanunu aşırı şekilci biçimde yorumlayarak hak düşürücü sürenin geçtiğine karar vermesinin bu içtihatlarla da uyuşmadığını, dolayısıyla mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini tespit etmiştir.

Karar esası bakımından daha önce benzer konuda verilen idari yargıda ıslah ile benzerlik taşımaktadır (Okçu / Türkiye kararı). Ancak önemi 6 aylık sürenin hesaplanması ile ilgili getirdiği içtihat değişikliğinden kaynaklanmaktadır. Altı aylık sürenin başlangıcını tebliğ tarihini izleyen günden başlatan AİHM (kararda 29 ,kasım 2005) son başvuru tarihinin 28 Mayıs 2006 olduğunu, bu tarihin de pazar gününe rastlaması dolayısıyla ertesi iş gününde yapılan başvurunun süresinde olduğu kararına varmıştır.

Kaynak : http://www.sefikkarakis.av.tr

Yazarın 12.10.2011 tarihli notu:
AİHM başvuru süresi ile ilgili karara AİHM büyük dairesi önünde yapılan itiraz kabul edilmiştir ve karar Büyük Daire tarafından incelenecektir. Dolayısıyla karar kesinleşmemiştir ve halen eski içtihat uygulanmaktadır.