Mesajı Okuyun
Old 28-12-2010, 00:42   #10
GünHan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adalet1969
Sayın Türk oğlu Türk,
Gerçekten de sadece sizin müvekkilleriniz değil birçok işletmeci ülke genelinde benzer problemler yaşamakta.

Belediyelere verilen yetkiler birçok yerde hazmedilememiştir. Asıl görevleri düzen sağlamakken yetkilerini gelir elde etmede ve hatta işletmecilerin mülkiyetine son vermeye varan yöntemlere kadar dayandırabilmekte bazen de seçim öncesi rakipleri ve siyasi görüşüne ters işletmeleri imha amaçlı kullanmaktadırlar.
Hakimlerin, Cumhuriyet Savcılarının bile yetkileri sınırlandırılmaktadır. Ağır cezaların ve işlemlerin hatasız yapılabilmesi için Mahkeme başkanlıkları kurulmakta heyet halinde görev yapmaktadır. Ancak 2 zabıta memurunun attığı imzaların sonucu verilecek Milyonlarca Tl delilden yoksun cezayı; onların konumlarıyla örtüştürmek mümkün değildir ve unutulmamalıdır ki Belediyeler yönetim ve icra kadrolarının en önemli bölümü siyasi secimle işbaşına gelen yerel yönetim birimleridir.

Muhtemelen müvekkillerinize tutulan tutanaklarda imzadan imtina etti şeklinde not düşülmüştür. Savunmanızda eğer birincide itiraz, imtina var ise neden ikinci sefer yapılan işlemde 2010 yılı teknolojik gerekleri ve imkanları yerine getirilip kamera ve herşeyden önemlisi gürültünün teknik cihazlarla tesbiti yaptırılmamıştır. İdarenin görevi, cezası katlanarak milyonları bulan işlemlerde yeterli derecede güvenilir ve şüphe götürmeyen delilleri toplamak değil midir? İdare sadece kaynak olarak gördüğü işletmelerden aldığı vergi ve harçlarla onlara adil hizmete yardımcı olacak araç ve gereçleri temin etmek zorundadır.

Saat 24.00 dan önce her tür sesi neredeyse canlı müzik tanımına sokarken amac şüphesizki çevreye ve müşterilere verilen rahatsızlığın önlenmesi değil midir? Kanun amacına aykırı kullanıldığının en güzel göstergesi teknik cihazlarla yapılmamış olan tespitlerdir.

Yakında bu sayfalarda, güzel bir haber alıp türkü söyleyen büfeciye yada dükkanı temizlerken teybin sesini açan garsondan dolayı da canlı müzik yapmaktan dolayı işlem yapıldığını duyarsak şaşırmayalım. Bu idari suçu da oluşturan maddi ve manevi unsurları olması ve ilgili yönetmelikte açıklanması gerekmez mi?

İnsanın herşeyini elinden alacak derecedeki bu yetki verilirken neden hukukun gereği olan delillendirme yapılmamaktadır. Hız cezası radarla yapılan kontrolü müteakip, alkollü araç kullanma cezası ise teknik cihazlarla üfleyerek yada kan aldırmak suretiyle yapılmakta ve hatta ölçüme itiraz ederek ikinci bir ölçüm isteme hakkı verilmektedir. Cezası 1000 Tl yi bulmayan bu suçlarda genel kolluğa kanaat yetkisi vermeyen sistemimiz milyonlarca lirayı 2 Belediye zabıta memurunun kanaatine bırakılmıştır. İdari mahkemelerimiz araçlara yazılan park cezasını araç sahibinin yüzüne yazılmadığı için iptal etmekte sedece fotoğraf tesbiti yapılmış park cezaları onaylanmaktadır. 3-5 liralık trafik cezalarındaki idari yargı mantığı belediyelerin fiillerinde neden işletilmemektedir.

Gelinen durumu da aşağıdaki sözler en güzel şekilde ifade etmekte.

Saygılarımla

“Anayasal Devlet İlkesi, siyasal gücü elinde bulunduran kimselerin bu güçlerini kötüye kullanabileceklerinin varsayılmasını şart koşar.”
John Stuart Mill

“Güç yozlaşma doğurur. Mutlak güç, mutlak yozlaşma demektir.”
Lord Acton

“Her gücü kendi sınırları içinde tutabilecek bir düzenleyici güce gerek duyulur.”
Montesquieu

Üstadım değerli görüşleriniz ve yanıtlarınız için teşekkür ederim. idarenin bu neviden kararlarına dair, eski Sulh Ceza Hakimimiz tarafından "idari yaptırım kararına dayanak olarak somut bir delil tutulmaksızın tesis edilen işlemin hukuka uygunluğundan bahsedilmesinin mümkün olmadığı, hukuk devleti ilkesi gereği idarenin işlemlerinin denetlenebilir olması gerektiği ve bunun için de kabahtler yasasının 25. maddesinin yasa koyucu tarafından ön görüldüğü, bu yasa hükmüne göre idari yaptırım kararı alınırken buna ilişkin delil olması gerektiği, bu nedenle davalı idarenin delile dayanmayan ceza işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği" şeklinde kararlarımız mevcut. Ancak bu karar kesin bir karar ve son yasal değişikliklerden sonra, tüm idari para cezalarına karşı arık sulh cezada dava açılamıyor.
Ben son zamanlarda müvekkiller adına idare aleyhine açtığım davalarımda bu emsal yargısal kararı ek olarak idare mahkemesine sunsam da, bir de yukarıda belirttiğim ve sizin de değindiğiniz "teknolojik imkanlardan yararlanmaksızın , somut delillerden yoksun idari yaptırım kararı iptal edilir" şeklinde danıştay veya yargıtay kararına yani yüksek mahkeme kararına da ihtiyaç duyuyorum. Aradım ancak henüz bulamadım. şayet bu konuda emsal karar bulmama siz ve diğer forum dostlarımız yardımcı olabilirse çok mutlu olurum. Saygılarımla.