Mesajı Okuyun
Old 28-12-2006, 22:48   #1
süleyman zengin

 
Varsayılan Ihtiyatı Tedbirin Sıra Cetveline Girmesi

ÖZET: Tasarrufun iptali davası sırasında davacı-alacaklı; İİK. 281/II, c:1 uyarınca mahkemeden “ihtiyati haciz kararı verilmesini" istemiş fakat mahkemece “ihtiyati tedbir kararı” verilmişse, bu karar "ihtiyati haciz kararı" niteliğinde sayılarak sıra cetvelinde davacı alacaklıya da pay ayrılması gerekeceği, buna karşın davacı-alacaklı mahkemeden -İİK. 211/II, c:1'in açık hükmüne rağmen- "ihtiyati tedbir" istemiş ve mahkemece de talep doğrultusunda ihtiyati tedbir kararı vermişse, bu durumda davacı-alacklıya -ihtiyati tedbir kararları sıra cetvelinde yer almadığından- sıra cetvelinde pay ayrılamayacağı

YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ

T: 17.2.2005
E:2004/6608
K:2005/1465

Davacı vekili “davalı Süleyman’dan alacaklı olduklarını, borçlunun mal kaçırmak gayesiyle 481 parsel sayılı taşınmazının damadı olan diğer davalı Mücahit’e devrettiğini, bu tasarrufun iptali için Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davada taşınmazın tapu kaydına 2.10.2001 günü ihtiyati tedbir konulduğunu, taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde, bu ihtiyati tedbirin dikkate alınmadığını” ileri sürerek “sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.

Davalılar yargılamaya katılmamışlar, davalıya müdahil sıfatıyla katılan sıra cetveli alacaklısı Cengiz Yeşilçay vekili ise “ihtiyati tedbirin sıra cetveline alınmasının mümkün olmadığını” bildirerek, “davanın reddi gerektiğini” savunmuştur.

İcra mahkemesince “yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre; İİK.nun 100. maddesi uyarınca ihtiyati tedbirini hacze iştirak edemeyeceği, bu nedenle sıra cetveli düzenlenirken dikkate alınamayacağı” gerekçesiyle “davanın reddine” karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı yan dava dilekçesinde “borçlunun, satışa konu 481 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muvazaalı tasarrufun iptali için açtıkları davada taşınmazın tapu kaydına 2.10.2001 tarihinde ihtiyati tedbir konulduğunu, bunun da düzenlenen sıra cetvelinde dikkate alınmasını” bildirmiştir.

Tasarrufun iptali davaları, İİK.nun 277 ilâ 284. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, anılan yasanın 281/II. maddesine göre hakim, davada alacaklının talebi üzerine iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verebilir. Bu maddede sözü edilen ihtiyati haciz, aynı yasanın 257 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati hacizden ve HUMK.nun 101. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirden farklı ve özel nitelikli bir haciz türüdür. Bu ihtiyati haciz türünde, alacağın tahsilinin temini için borçlunun diğer mallarına değil, doğrudan doğruya iptale tabi tasarrufun konusu olan mallar üzerine haciz konulması sözkonusudur.

Uygulamada ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kavramlarının zaman zaman birbirine karıştırılarak tapu kayıtlarına farklı yazımlar sözkonusu olabilmektedir.

Bu durumda, mahkemece tasarrufun iptali istemiyle açılan Ödemiş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/503 E. ve 2004/104 K. sayılı dosyasının ve 481 parsel sayılı taşınmaz üzerine bu dosyadan konulan ihtiyati tedbire ilişkin evrakı müsbitenin celbi ile, kayıttaki şerhin HUMK.nun 101. ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 920/I. maddeleri kapsamında ihtiyati tedbir mi, yoksa İİK.nun 281/II. maddesi kapsamında ihtiyati haciz mi olduğunun tesbiti ile varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilme gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

NOT: Yüksek mahkemenin yukarıdaki içtihadı son derecede isabetli ve övgüye değer niteliktedir. Çünkü uzun yıllardır icra daireleri düzenledikleri "sıra cetvelleri"nde sadece hacizlere ve ihtiyati hacizlere yer vermekte olup, ihtiyati tedbirlere pay ayırmamaktaydılar. Uygulamada ise, mahkemeler "ihtiyati haciz" ya da "ihtiyati tedbir" kararı verirken özenli davranmamakta, birinin yerine diğerini vermektedirler. Hatta tasarrufun iptali davalarında açıkça İİK. 281/II'de "mahkemelerin davacı-alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceği" öngörülmüş olmasına rağmen maalesef uygulamada genellikle mahkemeler, davacı-alacaklının bu konudaki taleplerini reddetmekte ve "ihtiyati haciz" yerine "ihtiyati tedbir" kararı vermektedirler. Mahkemeleri bu yanlış tutumundan vazgeçiremeyeceğini anlamış olmalı ki yüksek mahkeme çok isabetli şekilde "tasarrufun iptali davalarında mahkemelerce verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarının da niteliği itibari ile ihtiyati haciz kararı sayılması gerektiğini" vurgulayarak "mahkemelerce verilmiş olan diğer tedbir karalarının da, ihtiyati haciz kararları gibi sıra cetvelinde yer alacağını" vurgulayarak, uygulamada çok gereksinim duyulan yepyeni bir içtihat oluşturmuştur...


Bu içtihadı Talih Uyar'ın sitesinden aldım.Bu içhihat sadece İİK. 281/II, gereğince verilen ihtiyatı tedbir kararları için geçerli olmasına rağmen, sayın Tahih Uyar kişisel görüşü ile tasarrufun iptali davalarında mahkemelerce verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarının da niteliği itibari ile ihtiyati haciz kararı sayılması gerektiğini" vurgulayarak "mahkemelerce verilmiş olan diğer tedbir karalarının da, ihtiyati haciz kararları gibi sıra cetvelinde yer alacağını" ileri sürmektedir.



Acaba ben mi yanlış okuyorum. Yada okuduğumu mu anlamıyorum.Görüşlerinizi bekliyorum.



http://www.talihuyar.com/index/skins...edia/curve.gifArşiv