Mesajı Okuyun
Old 02-05-2009, 14:47   #3
hilallal

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 3
Esas No.
2002/932
Karar No.
2002/1298
Tarihi
11.02.2002
2004-İCRA VE İFLAS KANUNU ( İİK )/67

1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/292

DAVANIN REDDİ
BONO
İTİRAZIN İPTALİ
YAZILI DELİL BAŞLANGICI
ADİ YAZILI BELGE
BONO ŞEKLİNDE DÜZENLENMEKLE BİRLİKTE YASAL UNSURLARINDAN BİRİNİN EKSİK OLMASI
ÖZET
BONO ŞEKLİNDE DÜZENLENMEKLE BERABER YASAL UNSURLARINDAN BİRİ NOKSAN OLDUĞU İÇİN BONO NİTELİĞİ TAŞIMAYAN BELGEYE DOĞRUDAN DOĞRUYA DAYANILARAK ALACAĞIN VARLIĞI HAKKINDA HÜKMÜN KURULMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR. ADİ YAZILI BELGE NİTELİĞİ TAŞIYAN BELGE, DAVALI TARAFINDAN VERİLMİŞ OLDUĞUNDAN YAZILI DELİL BAŞLANGICI SAYILIR. BU DA ANILAN TEMEL BORÇ İLİŞKİSİNİN İSPATI YOLUNDA TANIK DİNLEME OLANAĞI SAĞLAR.
DAVA : Dava dilekçesinde itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalının işlerini takip ettiğini karşılığında senet verildiğini ancak senet süresinde takibe konulamadığı için ilamsız takibe geçildiyse de itiraz ile durduğundan bahisle itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, senetlerin zamanaşımına uğradığını, davacıya herhangi bir borçları olmadığını savunmuş mahkemece davacının senede dayandığı ve imzanın inkar edilmemiş olması nedeniyle davanın kabulü cihetine gidilmiş olup hükmü davalı taraf temyiz etmektedir.
Bono şeklinde düzenlenmekle beraber yasal unsurlarından biri noksan olduğu için bono niteliği taşımayan belgeye doğrudan doğruya dayanılarak alacağın varlığı hakkında hükmün kurulması mümkün değildir. Adi yazılı belge niteliği taşıyan belge, davalı tarafından verilmiş olduğundan HUMK.nun 292. vd. anlamında yazılı delil başlangıcı sayılır. Bu da anılan temel borç ilişkisinin ispatı yolunda tanık dinleme olanağı sağlar.
O halde davacı tarafın temel borç ilişkisinin ispatı konusunda göstereceği deliller toplanıp hepsi birlikte değerlendirilerek ( gerektiğinde davacı tarafın yemin teklifi hakkı da hatırlatılarak ) sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.2.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 3
Esas No.
2001/5686
Karar No.
2001/6335
Tarihi
05.07.2001
2004-İCRA VE İFLAS KANUNU ( İİK )/67

1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/292/356

6762-TÜRK TİCARET KANUNU ( TTK )/689

İTİRAZIN İPTALİ
YAZILI DELİL BAŞLANGICI
SENETLE İSPAT ZORUNLULUĞUNUN İSTİSNASI
KAMBİYO SENEDİ NİTELİĞİ TAŞIMAYAN SENET
ÖZET
BONO ŞEKLİNDE DÜZENLENMEKLE BERABER YASAL UNSURLARINDAN BİRİ ( ÖRNEĞİN TANZİM TARİHİ ) NOKSAN OLDUĞU İÇİN BONO NİTELİĞİ TAŞIMAYAN BELGEYE DOĞRUDAN DOĞRUYA DAYANILARAK ALACAĞIN VARLIĞI HAKKINDA HÜKÜM KURULMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR. ANCAK BU BELGE, DAVALI TARAFINDAN VERİLMİŞ OLDUĞUNDAN HUMK.NUN 292. MADDESİ ANLAMINDA YAZILI DELİL BAŞLANGICI SAYILIR. BU DA ANILAN TEMEL BORÇ İLİŞKİSİNİN İSPATI YOLUNDA TANIK DİNLEME OLANAĞI SAĞLAR. DAVA DİLEKÇESİNDE "HER TÜRLÜ KANIT DENİLEREK" YEMİN DELİLİNE DE DAYANILDIĞI NAZARA ALINMAK SURETİYLE DAVACI TARAFA YEMİN TEKLİFİ HAKKI DA HATIRLATILARAK SONUCUNA GÖRE BİR KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN EKSİK İNCELEME İLE DAVANIN KABULÜ YÖNÜNDE HÜKÜM TESİSİ DOĞRU GÖRÜLMEMİŞTİR
Dava dilekçesinde 360.000.000 lira alacak için takibe vaki itirazın iptali, %40 inkar tazminatının masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, 400.000.000 lira alacak için yapılan ilamsız icra takibinde alacağın 360.000.000 liralık kısmı yönünden takibe vaki itirazın iptalini istemiştir.
Davalı, seyyar satıcı olan davacıya 40.000.000 liralık alışveriş karşılığı verilen boş senedin 400.000.000 lira için doldurularak takibe konulması nedeniyle fazla kısma itiraz ettiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı tanzim tarihi bulunmayan ve bu nedenle kambiyo senedi vasfı taşımayan senedin alacaklısı, davalı ise borçlusudur.
Bono şeklinde düzenlenmekle beraber yasal unsurlarından biri ( örneğin tanzim tarihi ) noksan olduğu için bono niteliği taşımayan belgeye doğrudan doğruya dayanılarak alacağın varlığı hakkında hüküm kurulması mümkün değildir. Ancak bu belge, davalı tarafından verilmiş olduğundan HUMK.nun 292. maddesi anlamında yazılı delil başlangıcı sayılır. Bu da anılan temel borç ilişkisinin ispatı yolunda tanık dinleme olanağı sağlar.
O halde davacı vekili 18.1.2001 tarihli celsede dayanağının senet olduğunu bildirerek, davasını bu delille ispata hasrettiğini bildirmiş ise de, dava dilekçesinde "her türlü kanıt denilerek" yemin deliline de dayanıldığı nazara alınmak suretiyle davacı tarafa yemin teklifi hakkı da hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın kabulü yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 5.7.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 11
Esas No.
1988/4300
Karar No.
1989/1051
Tarihi
23.02.1989
818-BORÇLAR KANUNU/125

6762-TÜRK TİCARET KANUNU ( TTK )/661/663

DAVANIN TARAFLARI, AYRILMASI VE BİRLEŞTİRİLMESİ
HACZİN ZAMANAŞIMINA ETKİSİ
SONA ERME
BORÇLARDA ZAMANAŞIMI
BONO
ALACAK DAVASI
ZAMANAŞIMINA UĞRAYAN BONO
TEMEL İLİŞKİNİN AÇIKLATTIRILMASI
ÖZET
SENEDİN ZAMANAŞIMINDAN SONRA AÇILAN DAVADA DAVACI TEMEL İLİŞKİYE DAYANDIĞINA GÖRE ARTIK BU İLİŞKİ AÇIKLATTIRILMALI VE BUNA GÖRE ZAMANAŞIMININ GEÇİP GEÇMEDİĞİ ARAŞTIRILMALIDIR.
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı.. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 1.10.1986 tarih ve 193- 388 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin davalı aleyhine icra takibine koyduğu bononun zamanaşımına uğradığından bahisle takibin iptal edildiğini, borca ve imzaya itirazı olmayan davalının halen borcunu ödemediğini ileri sürerek 156.330 TL.'nın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı cevabında, ceza mahkumiyeti nedeniyle kısıtlı olduğundan davanın vasi aleyhine açılması gerektiğini, icra takibinin iptal edildiğini, yeniden dava konusu yapılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın, kambiyo senedi olma vasfını yitirmiş adi yazılı senede dayalı alacak davası mahiyetinde olduğu, B.K. nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu davanın sübuta erdiği, gerekçesiyle 156.330 TL.'nın dava tarihinden itibaren % 30 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Dava zamanaşımına uğramış bonoya dayalı alacağın tahsili davasıdır. Davacı vekili daha önce icra takibine konu olan ve İcra Tetkik Merciince bononun zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesiyle takibin iptaline karar verildikten sonra bu davayı açtığına göre, senet lehtarı olan davacının temel ilişkiye dayalı olarak bu davayı açtığının kabulü gerekir.
Böyle bir durumda mahkemece yapılacak iş, davacı tarafa dayandığı temel ilişki açıklattırılarak zamanaşımı süresinin bu ilişkiye göre değerlendirilmesi ve temel ilişkiye göre dava zamanaşımına uğramamış ise davacı tarafa temel ilişki bakımından delillerini ve buna karşı davalı tarafın dahi savunma delillerini toplandıktan sonra ve davacının dayandığı zamanaşımına uğramış bononun davacı lehine yazılı delil başlangıcı teşkil edeceği hususunu da gözönünde tutarak hasıl olacak sonuç dairesinde karar vermekten ibarettir.
Mahkemenin zamanaşımına uğramış bononun, adi senede dönüşeceği gerekçesiyle davanın kabulüne dair kararı isabetli görülmediğinden kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün, temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.2.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.