Mesajı Okuyun
Old 03-10-2016, 01:31   #59
Av.H.Ahmet KANAL

 
Varsayılan

Sayın Tektutan'ın eklemiş olduğu Danıştay kararının bekletici mesele yapılması yönündeki karar gayet lehe görünmekte.
Çoğunluğu (tacir dahi olsa) bankalar karşısında korunması gereken kişiler olması sebebi ile her ne kadar Rekabet Kurul kararı bankaların aleyhine çıkmış olsa da süreyi başlatamayacağı yönünde kararlar çıkmasını bekliyorum. Zira ceza(ihlal) kararı kesinleşmeden açılan davalar ancak fillerin altındaki çimen gibi olurdu. Bu belirsiz durum sebebi ile dava açma/talepte bulunmanın banka müşteriler tarafından beklenemeyeceğini düşünüyorum.

Hal böyleyken bence evvela hangi tarihte hangi bankanın hangi oranda ihlal yaptığının tespiti gerekmektedir. Her ne kadar arkadaşlarımız bu hususun bilirkişi tarafından tespit edilmesi gerektiğini belirtse de şayet miktarlar bilinir ise yersiz uzamaların önüne geçilebileceğine inanıyorum. Zira rakam verilmemesi halinde hakem heyetlerinin bu hesaplamayı yapmasını beklemek hayal olur. Haliyle tüm başvurular bir şekilde reddedilecek ve her miktar için ya doğrudan dava açma yoluna gidilecek ya da uzunca bir süre hakem heyetinin talebi reddetmesi beklenecek. Zaman kaybının yanı sıra dava açılış masrafları her ne kadar tüketicilerde harçtan muaf olunsa da yekünde fazla miktarlar tutacaktır. Bu sebeple ihlal oranlarının belirlenmesi gerekmektedir.

Cahilliğimi maruz görün ancak aklıma takılan bir diğer husus talep edilecek miktar ile ilgili. Örneğin 1.500TL olarak hesaplanan zarar ve tazminatı talep edilecek. Harca esas değer burada 1.500 TL mi olur yoksa 4.500 TL mi? Bu husus başvuru yerinin hakem heyeti ya da mahkeme olduğunu belirleyecek. Hatta kanuna bakacak olursak hakimin 3 kat tazminat vermeyebileceği de ortada. Benim aklıma gelen icra inkar/kötüniyet tazminatları gibi uygulanacağı yönünde. Ancak bu halde de ‘vekil eli ile yürütülen işlerde vekile tebligat yapılır’ kuralını öğretemediğimiz hakem heyetlerine bu usulü nasıl öğreteceğiz? Kaldı ki hakem heyetlerinin tazminat verebileceğine yönelik bir düzenleme bulunmakta mıdır? Zira Anayasa Mahkemesinin hakem heyetlerinin mahkeme olmadığı yönünde kararı var. Zaten kanun açıkça ‘hakim’in tazminata karar vereceğini düzenlemiş.

Bu sorulardan sonra şöyle bir soru sormak istiyorum: 4054 sayılı kanunun 58/1 ‘zarar gören’in ‘zararını’ isteyebileceğini; 58/2 ise 3 kat tazminata hükmedebileceğini düzenlemekte. Yani zarar ile tazminatı farklı düzenlemektedir. Açılacak tüm davalarda zarar ve 3 kat tazminat yani nihai olarak zarar*4 talep edilebilecek mi? Yine icra inkar/kötüniyet tazminatı gibi düşünecek olursak hükmedilmeyecek 3 kat tazminatın karşı vekalet ücreti de gündeme gelmemiş olacak. Ama bu şekilde uygulama olursa da (tazminat feri nitelikte olursa/harca esas kabul edilmezse) zararın Tüketici Mahkemesi altında kalan kısmı hakkında mahkeme görevsizlik kararı verebilir ve yine tazminat veremeyen hakem heyetine döneriz.
Hakem heyetinin, veremeyeceği kararlarda bile sadece para sınırı getirilmesi sebebi ile görevli kılınması mevzuatın hatalı düzenlenmesi sebebi iledir. Benzer bir sorun dosya masraf alacaklarında ilamsız takibe banka tarafından itiraz edilen icra dosyalarında yaşanmıştı. Hakem heyetinin yargılama yetkisi olmadığından bakamıyor, mahkeme parasal sınırı aşmadığından itirazı iptal edemiyordu.

Dosya masraf alacaklarına bankalar uzunca bir süre direnmişlerdi. Sonrasında savunma vermemeye başlamışlar ve bazı bankalar heyet aşamasında bile ödeme yapmışlardı. Ancak öndeki husus dosya masraflarından daha kapsamlıdır. Ticari kredilerin girmesi ile meblağlar çok yüksek olacaklar ve bu sebeple bankalar var gücü ile direneceklerdir. Belli bir süre geçtikten ve artık direnmek boşuna kırtasiye ve işgücü kaybına sebep olunca bankalar daha az zararla kurtulmak için erken ödemeler yapacak, gerekli tedbirleri alacaklardır. Bu esnada ihlal oranları hakem heyetlerince belirlenecek (bakanlık yazışmalarıyla) süreç rayına oturacaktır.