Mesajı Okuyun
Old 10-03-2008, 20:33   #42
Kemal Yıldırım

 
Rahatsiz

Anayasa m. 38: ".....(Ek fıkra: 03/10/2001 - 4709 S.K./15. md.) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz...."

1- Anayasa' nın bu maddesinde sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülük yerine getirilmediği takdirde hiçkimsenin özgürlüğünden alıkonulamayacağı belirtilmektedir. Mal beyanında bulunmak sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülük değildir. Aksine kanundan doğan bir yükümlülüktür. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi' nin gerekçeli kararı elimizde olmasa da, bu maddeye dayanılarak verilen iptal kararı tartışmaya açıktır.

2- Bilindiği üzere İİK m. 337/1 iptal edilmiştir. Madde 337/2 yürürlükte kalacaktır.
Ayrıca ödeme şartının kararlaştırılması bir söleşme olarak düşünülebilir. Bu durumda da borçlu ödeme şartının ihlali nedeniyle İİK m. 340' a göre cezalandırılmaktadır. Sözleşmeden kaynaklanmayan bir yükümlülük olan mal beyanında bulunmamanın cezalandırılmasının Anayasa m. 38' e aykırılık teşkil ettiği düşünülüp bu maddenin yürürlükte kalacak olması ayrı bir çelişki ve tartışma konusu olacaktır.

3- Mal beyanında bulunmama nedeniyle ceza verilmesini öngören bu maddenin iptal edilmesi, mal beyanında bulunma zorunluluğunu öngören İİK m. 74 ve 75'i ve ilgili diğer maddeleri de anlamasız kılacaktır.

Örneğin, iptal kararının gereği ve bağlayıcılığı nedeniyle mal beyanında bulunmayan borçlu cezalandırılamayacak; ancak, gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu İİK m. 338 gereği cezalandırılacaktır.

4- Gelelim Mahkemelerin olmayan bir Anayasa Mahklemesi kararını uygulamalarına:

Anayasa Mahkemesi kararları gerekçeli olarak resmi gazetede yayımlanırlar. Yani kararın varlığı resmi gazetede yayımlanmasına bağlıdır. Yayımlanmamış, hatta gerekçeli oalrak yazılmamış bir karar yok hükmündedir.

Bu şekilde gerekçeli olarak yazılıp resmi gazetede yayımlanmayan, yayımlansa bile bir yıl sonra yürürlüğe girecek olan işbu karara dayanarak; mahkemelerin vermiş olduğu beraat kararları, infazın durdurulması ya da ertelenmesi kararları hukuka aykırıdır.

5- Anayasa m. 153: "Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.

Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.

Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.

İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.

İptal kararları geriye yürümez.

Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar."

Anayasa Mahkemesi' nin vermiş olduğu bu iptal kararı gerekçesi yazılmadan açıklanmıştır. İptal edilen bu kanun maddesi kararın resmi gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar; ancak, Anayasa Mahkemesi kararın yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca belirtebilir. Kararın resmi gazetede yayımlanmasından ya da belirtilen yürürlüğe girmesi süresinin gelmesinden itibaren yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.

6- Bir kanunda ya da Anayasa' da değişiklik yapılacağı zaman ya da herhangi bir hüküm iptal edileceği zaman ülkenin sosyal gerçeklikleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Ülkemizin gerçeklikleri ve borçluların bu günkü tavır ve davranışları, tabiri caizse uyanıklıkları, bu iptal kararının verilmesine engeldir düşüncesindeyim

Belirtilen sebeplerle verilen bu iptal kararı ve uygulanması çelişkilerle ve hukuka aykırılıklarla doludur.

Saygılarımla..