Mesajı Okuyun
Old 05-03-2010, 19:02   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 1994/6513

K. 1994/7408

T. 6.6.1994

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkik Alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 6.5.1994 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı tarafından borçlu hakkında Kartal 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.7.1982 tarih 1982/237-613 sayılı ilamına dayanılarak, 15.7.1992 tarihine kadar işlemiş 5.164.400.TL. nafaka alacağının tahsili için takip yapılmış, 53 örnek icra emri 29.3.1993 tarihinde tebliğ edilen borçlu mercie verdiği 31.3.1993 tarihli dilekçesinde, karar tarihinden beri eşi alacaklı ile birlikte oturduklarını, karar tarihinden takip tarihine kadar on yıldan fazla bir zaman geçip zamanaşımının gerçekleştiğini ileri sürerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini istemiş, mercice, takip dayanağı ilamın zamanaşımına uğradığından itirazın kabulüne, ancak dava açıldıktan sonra borcun ödenerek icra dosyasının infazen işlemden kaldırıldığından bahisle takibin iptali konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
1- BK.nun 135/2. maddesi hükmüne göre, alacak bir hüküm ile sabit olmuş ise zamanaşımı süresi on yıldır. Nafaka ilamı, bir borcun veya hakkın varlığını belirten ilamlar gibi olmayıp, nafaka alacağı zaman geçtikçe borçlu zimmetinde tahakkuk edeceğinden, takip tarihinden geriye doğru on yıldan önce işlemiş olan nafaka alacağının zamanaşımına uğradığının kabulü gerekir. Nafaka alacaklarında BK.nun 129. maddesinin uygulanması olanaksızdır. Nafaka alacağının tümünün zamanaşımına uğradığı yolundaki merciin görüşü isabetsizdir.
2- Borçlu; karar tarihinden beri alacaklı eşi ile birlikte oturduklarını ileri sürmüştür. Alacaklı infak ve iaşesi borçlu tarafından karşılandığı dönem içinde tahakkuk eden nafaka alacağını isteyemez. Bu nedenler, tarafların bu konuda gösterecekleri delillerin toplanıp, değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Borcun itirazdan sonra ödenmiş bulunması, itirazdan açıkça feragat edilmedikçe, itirazın incelenmesine engel değildir. Mercice bu yönler gözetilmeden karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA) 6.6.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.