Mesajı Okuyun
Old 16-05-2005, 09:41   #95
Merhaba

 
Varsayılan

hoşçakal İstanbul…


haydi çocuklarım toplanın artık
zamanı geldi siz de biliyorsunuz
sımsıkı sarılın birbirinize şimdi
usul usul gitme vaktidir.

siz anımsıyor musunuz kaç yüz yıl geçti
ben o zamanlar önümde bitmez gibi görünen yollarda
ve köhne bir otobüsün cam kenarında
ilk kez giriyorken bu şehrin o devasa çarkına
siz yine aynı çocuklardınız
yine sarılmıştık birbirimize ama korkuyla
bir de o zamanlar umut ve düş de vardı aramızda şimdi olmayan
bir de gençliğim
yine de ne kadar küçük hissetmiştik kendimizi
ne kadar kalabalık ve ne kadar yalnız
ve hiç farkında değildik değil mi
işte o zaman yazılmaya başlanan
ve nasıl biteceğini hiç bilmediğimiz
o İstanbul masalımızın

nasıl yazıldığının ne önemi var
ve ne önemi var nasıl bittiğinin
ne var ellerinizde çocuklar
ne önemi var ellerinizdeki hiçliğin
her şey değişti her şey değişiyor
her şey yitiriyor aslını ve tükeniyor çarkları arasında
kendi ruhunu bile öğüten bu şehrin

teselliye ihtiyacımız yok çocuklar
biz de yitirdik
umut ve düş ayrıldı aramızdan
bir de gençliğim
kaçınılmaz olandı bu siz üzülmeyin
özüydük yaşamın bilinmese ne çıkar
biz biliyoruz geriye işte o öz
geriye yine yalnız biz kaldık

hey sen duygum sen kalbimin tarümar bahçesinde hüsran çiçeğim
biliyorum onulmaz yaralardasın
umut vaad etmiyorum sana yarınlar için
sen de biliyorsun hep öyle kalacaksın

ya sen şevkat ve sevgi çocuğum
ne güzelsin biliyor musun
bazen bir çiçek oldun verdin kendini
bazen şarkılarda ağlayan nağmeler
eller oldun bazen gözyaşına dokunan
ve ısıtmak için en ıssızını senden yoksun yüreklerin
ve düşünmeksizin kendini hangi ateşlere attığını
sen yandın ben yandım sen yandın

sen orada mısın serseri beceriksizim
seni öyle sandılar
ve adını ben değil onlar koydular
üzülme çocuğum gül dikenim
gül dikenim benim, beceriksiz serserim
gülün adına şiirler yazıldı
ve sen varsın diye
güller yargılanıp yakıldı

haydi çocuklar güllerim benim toplanın artık
yitirdiklerimiz o son masalda kaldı
önce bir dileğim var sizden beni dinleyin
bir kez olsun bencilliği deneyin
biliyorum çoktan bağışladınız giden tüm sevgileri
şimdi ilk kez bağışlayıp beni ve birbirinizi
ve kırık ellerinizle ıslak buğulu gözlerinize dokunup
usulca… usulca gülümseyin

ve sonra ve hemen ve şimdi
toplayın götürmek istediğiniz tüm anıları
en acısını da alın acının
özenle sarın birlikte ve sımsıkı sarılın
yeni bir yaşama diyemiyorum size
ve siz de biliyorsunuz yolumuz hangi bilinmeyene
yolculuk zamanı geldi toplanın
usul usul gitme vaktidir

utanç değildir göz yaşı
ve yarası saklı kanayan kırmızı gül
yitik sevgilerden kalanlarla sarılın birbirinize
ve istiyorsanız doyasıya ağlayın
ve yaşamın derin izleriyle yıpranmış
yorgun ellerinizi sallayıp yavaşça
ve hep bir ağızdan usul usul
"hoşçakal sen ey ...
ve hoşçakal kayıp İstanbul"


merhaba