Mesajı Okuyun
Old 11-04-2007, 16:14   #2
GÜLİZ

 
Varsayılan

yargıtay kararlarında bu ücret hakkında, her ne kadar avukata ait olsa da avukatın lehine hüküm kurulmaması gerektiği bunun avukatla müvekkil arasında olduğu belirtiliyor.bu anlamda bir de ahzu kabz yetkiniz yok ise ancak müvekkiliniz alabilir bu parayı icra müdürlüğünden diye düşünüyorum.örnek karar da ekliyorum.iyi çalışmalar..
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi

Esas : 2002/11869
Karar : 2003/927
Tarih : 06.02.2003

ÖZET : Özet yazımı tamamlanmamıştır. Lütfen karar metnine bakınız.

(634 sayılı KMK. m. 19, 24) (1136 sayılı AK. m. 164/son)

KARAR METNİ :
Dava dilekçesinde tahliye, men´i müdahale ve kal istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü kısmen reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY KARARI

Temyiz isteminin süresi içerisinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği düşünüldü:

Dava, tapuda mesken olarak kayıtlı bulunan ve mülkiyeti davalı Sebahattin Kavak´a ilişkin olan 2 numaralı bağımsız bölümün sair davalı Fadim Üretürk´e kuaförlük yapmak üzere kiraya verilip bu biçimde kullanıldığı ve ayrıca bağımsız bölümün içerisinde ve dışa bakan balkonu ile bahçede projeye aykırı biçimde kat maliklerinin muvafakatı alınmadan değişiklikler yapıldığı ve de kuaförde kullanılan boya kokusu ile çalışanların ve müşterilerin gürültüsünün rahatsızlık verdiği ileri sürülerek kiracının bu yerden tahliyesine, projeye aykırılıkların eski hale getirilmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.

Yerinde yaptırtılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda anayapının mimari onaylı projesi uygulanmak suretiyle ortak yerlerdeki projeye aykırılıklar ayrı ayrı tesbit edilip bunların eski hale getirilmesi gereği bildirilmiş, dava konusu bağımsız bölüm içerisinde yapılan tadilatların anayapının statiğine zarar vermediği ve sair kat maliklerinin muvafakatını gerektirmediğinden bunların sakınca teşkil etmediği görüşüne yer verilmiştir.

Mahkemece, davalılardan kiracı Fadim Üretürk´ün dava konusu meskende kuaför ve güzellik salonu olarak faaliyet göstermesinin menine, taşınmazdan tahliyesine; bilirkişinin bu saptaması ve tanık beyanları esas alınarak mesken nitelikli bağımsız bölümün içerisinde yapılan tadilatların eski hale getirilmesi isteminin reddine; balkon ve sair ortak yerlerdeki projeye aykırılıkların (teker teker belirtilerek) eski hale getirilmesine ve bunun için davalılara 10 günlük süre verilmesine karar verilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasal gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak;

1- Dosyada fotokopisi bulunan Edremit I.Noterliğinin 2.2.1995 gün ve 2106 yevmiye s. işlemiyle onaylanan muvafakatnameye göre aynı binada 3 numaralı bağımsız bölüm maliki olan davacı Bekir Rıdvan Çetin´in dava konusu 2 numaralı meskende malik Sebahattin Kavak´ın işyeri açmasına, çalıştırmasına keza bu hususlarda kiraya vermesine rıza ve muvafakatının bulunduğunu bildirmiş olduğundan bu açık muvafakatına rağmen davalı Sebahattin´in sözkonusu bağımsız bölümü işyeri olarak kullanmasının önlenmesini istemesi Türk Medeni Yasasının 2. maddesinde anlatımını bulan dürüstlük ilkesi ile bağdaşmadığından adı geçenin bu yöne ait davasının reddi gerektiğinin düşünülmemesi,

2- Sair davacı Ayşe Lale Çolakoğlu´nun istemine gelince;

Tapuda mesken nitelikli olan bağımsız bölümün bu niteliğine uygun kullanılmasını temin amacıyla Kat Mülkiyeti Yasasına dayalı olarak açılan dava, kiracı-kiralayan arasındaki bir tahliye davası niteliğinde olmadığından davalı kiracıya dava konusu yerin işyeri olarak kullanılmasına son verilip meskene dönüştürmesi için makul bir süre tanındıktan sonra gereğinin yapılmaması halinde tahliyesine karar verilmesi gerekirken doğrudan tahliye kararı verilmiş olması,

Kabule göre de;

3- Dava sonunda, karşı tarafa yüklenecek avukatlık ücretinin Avukatlık Kanununun (değişik) 164/son maddesi hükmünün yorumlanmasında hataya düşülerek davacı taraf yerine doğrudan avukata ödenmesine karar verilmiş olması,
4- Dava kısmen reddedildiği durumda davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemiş olması ve yargılama giderlerinin davanın red ve kabul oranına göre taraflara bölüştürülmesi gerekirken tamamından davalıların sorumlu tutulması,

Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı biçimde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istem halinde temyiz edenlere iadesine, 6.2.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.