Mesajı Okuyun
Old 03-12-2007, 18:20   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Hem BK 18.maddesine,hem de İİK m 277 ve devamı maddelerine dayanma imkanına konu muvazaalı bir işlemin bulunması halinde davacı/alacaklı dilerse BK m 18 e,dilerse İİK m 277 ye dayanarak,aynı zamanda farklı iki dava açabileceği gibi,dilerse yalnızca birine dayanarak,dilerse aynı dava dilekçesi ile terditli taleplerde bulunarak,dilerse yukarıdaki içtihatta yazılı olduğu üzere birine dayalı davası kesin hükme bağlandığı halde,diğer sebebe dayanarak kesin hükümden sonra da dava açabilir.

Bizim,muvazaalı haczin fekkini talep ettiğimiz bir davamız,dava dilekçemizde açıkça muvazaa nedeniyle haczin fekkini talep etmemiz ve muvazaa iddiasını kanıtlamaya yarar delil listesini sunmuş olmamıza rağmen,mahkemece, delillerimiz toplanmadan,davanın İİK m 277 kapsamında kaldığından ve tasarrufun iptali davalarında davacının muvazaa iddiasını kanıtlama yükü bulunmayıp kanıt yükünün " muvazaa bulunmadığını kanıtlamak suretiyle" davalı tarafta olduğu ve bu hususun kanıtlanmamış olması karşısında sırf davamız tasarrufun iptali koşullarını taşıdığı için,delillerimiz toplanmadan ve kanıt yükünün davacı taraf olarak bizim tarafımızda bulunmadığı düşüncesinden hareketle kabul edilmişti.

Davalıların ( borçlumuz ve muvazaalı alacaklısının ) hükmü temyiz etmesi üzerine :

Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2007/3519-2534 Sayılı İlamı İle ;

" ... Davacı dilerse BK nun 18. maddesine göre,dilerse İİK 277. madde ve devamına göre muvazaa sebebiyle dava açabilir.Ayrıca HMUK m 76 ya göre de;bir davada ileri sürülen maddi olgu ve bulgulara uyan maddeleri bulmak ve uygulamak ve hukuki nitelemeyi yapmak hakimin doğrudan görevidir.Dava dilekçesindeki iddiaların ileri sürülüş biçimi,savunma ve yargılama aşamasındaki yazılı ve sözlü tüm anlatımlara göre davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi gerekmiştir.

Tasarrufun iptali davasını ise elinde kesin veya geçici aciz vesikası olanların açabileceği,bu şartın dosya içinde yerine getirilmemiş olması nedeniyle kararın bozulmasına.." 17.7.2007 tarihinde karar vermiştir.

Bozma kararı üzerine,aciz vesikasının bozmadan sonra(hatta tashihi karardan sonra ) dahi dosyaya ibrazının mümkün bulunduğuna dair HGK ve daire kararlarını ve icra müdürlüğünden borçlunun malvarlığının haczini talep etmemiz sonucunda geçici aciz vesikasanı temin ve ibraz ederek bozmaya uyan mahkemeden ,bu eksiğin giderilmiş olmasına dayalı olarak tekrar davamızın kabulünü istedik.

Mahkemece bozma kararına uyularak,aciz vesikasının da bozmadan sonra tarafımızca ikmal edilmiş olması nedeniyle davamızın kabulüne,1 ay önce karar verildi.

Davalılar hükmü tekrar temyiz etti ve dosya bu hafta Yargıtay"a,temyiz incelemesi için tekrar gidecek.

Ben,muvazaa iddiasına dayalı olarak dava açtığımızdan bahisle direnme kararı verilmesini de istemiştim.Ancak,mahkemece bozmaya uyularak davanın "Tasarrufun İptali Davası " niteliği kabul edildi.

Yani,dava dilekçesinde hangi maddeye dayalı olarak muvazaalı işlemin iptalinin istendiğinin açıkça yazılması faydalı olacaktır. Koşullara göre hangi sebebe dayanmak daha elverişli ise bu sebebe dayanmak,kanıt yükünü de gözönünde tutmak ve hesabetmek gerekebilir.