Mesajı Okuyun
Old 18-10-2007, 03:07   #1
Av. Lale Beşe

 
Varsayılan İmdat! Aynı tarafta bulunan meslektaşıma dava açacağım

Sorunum o kadar karıştı ki nasıl bir hukuki çözüme kavuşturabileceğimi tamamen şaşırdım.

Davanın özelliği gereği konuyu da daha fazla açabilmeme imkan yok fakat deyim yerinde ise bıçak kemiğe dayandı ve artık mahkemeye gitmek zorunda kaldım gibi.

Yaklaşık 3 yıl önce yurt dışında bir yasal başvuru yaptım. Konu veraseten intikal etmesi gereken gayrimenkullerle ilgili. Mirasçı sayısı ise bugün itibarıyla 70' i geçti.

Dosyada benden dört yıl kadar önce vekalet almış bir avukat vardı. Fakat beni vekil edenler diğer bir kısım mirasçılardı.

Bu hukuk usulü bize göre hayli değişik olan memlekette yerel mahkeme oradaki tevkilen vekalet verdiğim temsilcimin adımıza yaptığı başvuruyu önce reddetti ve başka bir makamdan izin alınması gerektiğini sözlü olarak bildirerek bizi o tarafa yönlendirdi.

Biz de ilgili makama yazılı olarak müracaatta bulunup beklemeye başladık.

Arada vuku bulan olayları ayrıntılı olarak buraya yazamıyorum. Fakat yaklaşık iki yıl sonra bugün geldiğimiz nokta itibarıyla asırlık davada gerekli izinler verilerek ve tekrar yönlendirildiğimiz yerel mahkemede başvurumuz kabul edilip keşif ve tespitler de geçtiğimiz yaz yapılarak neredeyse mülk bedellerinin ödenmesi aşamasına gelindi.

Bu sürecin başlangıcında telefonla arayarak bu başvuruyu yaptığımızı ve kendisinde olan vekaletnameleri de getirip davamıza katılması halinde onun müvekkillerinden herhangi bir ücret talep etmeyeceğimi, bu konuda ortak bir sözleşme düzenleyebileceğimizi, nihayetinde olayın iştirak halinde mülkiyete dayalı olup birarada bulunmamızın işimizi kolaylaştıracağını belirtmeme rağmen bana anlayışlı ve samimi davranıp "sonra döneceğini" belirten sevgili meslektaşım, dönmek ne kelime o görüşmenin hemen akabinde kalkıp "hukuki yola başvurmasaydı araziyi satacaktım, şimdi satışı donduruldu, işimizi engelledi, zaten hukuki süreçten de birşey çıkmayacak, boşuna bizi çıkmaza soktu" şeklinde olumsuz propaganda sureti ile azlimi sağlamaya çalıştı.

Azilname söylentilerinin olduğu konusunu ilk gündeme getiren müvekkilime "hay hay, ben avukat gibi davranıp hukuki yollara başvurduğum, sizi arsa simsarları, dolandırıcılar, ya da o ülkenin mafyası ile muhatap etmediğim, başvuruları resmi mercilere yaptığım, davamı açtığım için azledileceksem hiç durmasınlar hemen azletsinler. Ona göre ben de davamı açarım. Üstelik bunu neredeyse 100 yıldır halledilememiş bir hukuki meselede beni vekil ettiğiniz sırada haberimin de olmadığı bir şekilde 4 yıldır vekalet taşıyan fakat sesi soluğu duyulmayan meslektaşımın benim kendisini aramamdan sonra hareketlenerek talimat vermesi üzerine yapmaya yelteniyorlarsa "ne mutlu bana" der çekilirim davalarıma" dedim.

Sonuçta bu meslektaşım o gün bu gündür beni aramadı. Aksine müvekkillerimin çoğunun kendisine vekalet vermesini sağladı. Bunu nasıl yaptı halen daha anlayabilmiş değilim fakat ilk kez bu davada doğru söylemenin, sağlamcı gitmenin dokuz köyden kovulmak olduğunu gerçekten hissettim.

Bütün bu zaman zarfında biz o ülkede resmi belge tararken, başvurularımızı takip ederken, o Türkiye' de gazetelere çıkıp durdu. Hem de daha ilk gazete haberinde o ülkenin devlet başkanı hakkında üstelik de o devlet başkanının Türkiye' de misafir edildiği günlere denk gelecek şekilde yalan haber yapılmasını sağlayarak.

Benim o tarihte bilmediğim bir husus vardı ki, yaklaşık sekiz ay kadar sonra öğrendiğimde kalp krizi geçirebilirdim. Zira o gazete haberinden tam 3 ay önce o devlet başkanı başvurumuza yazılı olarak "olur" vermişti. Fakat bu kararın bize tebliği aşamasında Türkiye' de bu haber yayınlandığından, olay aydınlanana kadar bu kararın tebliğini dondurmuşlardı.

Bunu müvekkillerime anlatıyorum fakat bir türlü anlayamıyorlar.

O ülkedeki başvurularımıza ve yazışmalara dair belgeleri tercümeli olarak sunuyorum fakat bunları ciddiye almıyorlar.

O ülkede ise başvuruya tam katılım istediler. Bende yarısının vekaletnamesi var. Bir o kadar da bu avukatta. Fakat onun müvekkilleri adeta kemikleşmiş.

Bu arada bu avukatın o ülkeye girmesi imkansız hale geldi. Korktuğundan gidemediği için de burada sadece reklam yapmaya çalışıyor.

Oradan bize verilen tespit rakamını doğal olarak müvekkillerime söyledim ki astronomik, hemen gazeteye sanki kendisi tespit ettirmiş gibi bildirmiş. Bu yüzden o ülke makamları karşısında da çok mahcup duruma düşüyoruz.

İşte böylece işimiz tıkanma aşamasına geldi.

Bir değil, iki değil, üç değil...

Gazetecileri bile bıktırmış. Arayıp arayıp röportaj yapmak istiyormuş.

Oysa işimizin takip edildiği ülkede bu nedenle büyük rahatsızlık var.

O yüzden ben bu konuda röportaj tekliflerini kabul edemiyorum. Durumu kamuoyuna açıklayamıyorum. Beni de medyatik olmakla suçlamasınlar diye cevap vermekten dahi çekiniyorum. Fakat dayanamayıp son bir iki habere ilgili gazetelerin internet sitelerinden yorum şeklinde açıklama yazdım artık. O ülkeden görüştüğümüz kişiler, bu avukatla ilgimizin olmadığını kanıtlamak istiyorsak kendisi hakkında hukuki girişimlerde bulunmamız gerektiğini söylüyorlar. Ne yapacağımı gerçekten şaşırdım.

Tek derdim değer tespiti de yaptırdığımız ve özellikle kamulaştırma bedellerini alabilme aşamasına getirdiğimiz, iyice resmiyete giren bu işimizi sağlimen bitirmek. Fakat bu avukat, müvekkillerime yaptığım tüm sert uyarılara ve yolladığım mesajlara rağmen daha iki gün önce yine star gazetesi ile bir röportaj yapıp her zamanki gibi hem bizim çalışmalarımızı kendisi yapmış gibi göstermiş, hem de o ülke hakkında hakaretvari konuşmuş. Üstelik bir devlet büyüğümüze başvuracaklarını söylemiş ki o devlet büyüğümüzün bu işe karışmaya niyetli olmadığını biliyoruz. Üstelik buna gerek de yok zaten o ülkede ilgili prosedür yürütülüyor.

O yerin mahkemesi bu konuda gereken çalışmalarını sürdürüyor.

Hatta sanki orada dava bitmek üzere de bu avukat sayesinde bizim eksikliklerimizi tamamlamamız mümkün değil gibi gözüküyor.

Onunla benim ortak müvekkillerimiz var. Kendilerinden rica ediyorum "susturun artık" diye fakat birşey yapamıyorlar. Artık her türlü riski göze alarak ben isteyeceğim azletmelerini.

Bir de ben bu meslektaşımın esasen davanın son aşamasına gelindiğini hissedip, başlangıçta çirkin tavır sergilediğini anımsayarak "ben yapamadıysam kimse yapamasın" telaşından ötürü başka bir devlet ve başka bir lider hakkında uluslararası iftira kampanyalarına girdiğini düşünüyorum. Ne acı!

Korkarım kendisi hakkında birkaç gün içinde yasal yollara başvuracağım zira iki gün önceki haber bardağı taşırdı artık.

Yine de burada hem dertleşmek, hem de sizlere danışmak istedim.

Fikir verebilirseniz çok sevinirim. Dava etsem mi bu meslektaşımı?