Mesajı Okuyun
Old 02-03-2009, 19:23   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

T.C. Askeri Yüksek İdare Mah.
2.Dairesi

Esas: 2002/596
Karar: 2003/103
Karar Tarihi: 29.01.2003

ÖZET: Taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporu, mahkememizce kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda ve müteveffanın müterafik kusuru da dikkate alınarak uygulama yapılmıştır. Tüm davacılara olay sebebiyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ızdırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla olayın meydana geliş şekli, tarihi, müteveffanın askerlik statüsü, davacıların sosyal durumları, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faiz ile müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak uygun miktarlarda ve olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

(818 S. K. m. 41, 43, 47, 49) (2709 S. K. m. 125) (5434 S. K. m. 72)

Davacılar vekili 19 Nisan 2001 tarihinde kayda geçen, Dairemizin 20 Haziran 2001 gün ve 2001/342-527 sayılı kararı ile dilekçenin reddine karar verilen dilekçesi ve 12 Temmuz 2001 tarihinde kayda geçen yenileme dilekçesinde özetle; müvekkillerinin oğlu ve kardeşi ......................’nın 1 nci Ordu Ulş. Oto A. 475 Ulş.Hf. Oto Taburunda Er olarak askerliğini yapmakta iken kale direğine tutunup bir kez sallanmak ile direğin devrilmesi sonucu kafasını sert zemine çarptığı ve hayatını kaybettiği, idarenin kale direğinin yıkılmaması ve devrilmemesi için gerekli desteği yapmamakla hizmet kusuru halinde bulunduğunu, ölüm olayı ile davacı anne ve babanın desteklerini yitirdiklerini, tüm davacıların acı ve elem duyduklarını, bu nedenle davacı anne ......................, davacı baba ...................... için ayrı ayrı 10.000.000.000 TL maddi, 5.000.000.000 TL manevi, kardeşler ......................, ......................, ......................, ...................... ve ......................’in her biri için 3.000.000.000 TL manevi tazminat ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Yapılan yargılama sırasında Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesinin 22.03.2002 tarih ve Esas No:2002/566, Karar No:2002/280 sayılı kararıyla davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı idare tarafından karar düzeltmesi isteminde bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesinin 02.10.2002 tarih ve GENSEK NO: 2002/1246, Esas No:2002/596 sayılı kararıyla karar düzeltilmesi isteminin kabulüyle, davanın görev yönünden reddine ilişkin kararın kaldırılarak davaya kalındığı yerden devam edilmesine karar verilmiştir.

Davalı idare davada süre aşımı bulunduğunu ileri sürmüş ise de; ölüm olayının 18.03.2000 tarihinde meydana geldiği, idari müracaatın 25.01.2001 tarihinde yapıldığı, idarenin 16.03.2001 tarihli olumsuz cevabının 22.03.2001 tarihinde davacılar vekiline tebliğ edildiği, 19.04.2001 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaydına giren dilekçe ile davanın açıldığı, bu dava dilekçesinin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesinin 20.06.2001 tarih ve Esas No:2001/342, Karar No:2001/527 sayılı kararıyla reddi üzerine 12.07.2001 tarihli yenileme dilekçesi verildiği, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 43 ncü maddesinde öngörülen süreler içinde idari müracaatın yapıldığı ve davanın açıldığı anlaşılmakla, idarenin iddialarına itibar olunmayarak davanın esasına geçilmiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 1 ncü Ordu Ulaştırma Oto A. 475 nci Ulş.Hff.Oto Tb. 1 nci Bölük Komutanlığı emrinde askerlik görevini yapan Ulş.Er ......................’nın, 12.03.2000 tarihinde saat:17.30 sıralarında arkadaşlarıyla birlikte top oynamak üzere tören alanına geldiği, saat:17.45 sıralarında arkadaşlarının ikazına rağmen portatif kale direğinin üst direğine asılarak direğin etrafında dönmek üzere sallanmaya başladığı, sallanmanın etkisiyle portatif direkle birlikte yere düştüğü, başını sert semine çarparak yaralandığı, Güney Sağlık Hastanesinde yapılan ilk müdahaleden sonra ÇAPA Tıp Fakültesi Hastanesinde tomografisi çekilerek GATA Haydarpaşa Askeri Hastanesine sevk edildiği, yapılan tedavi sırasında 18.03.2000 tarihinde vefat ettiği, olaya Askeri Savcılıkça el konulduğu, yapılan soruşturma sonucunda 3 ncü Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığının 26.12.2000 tarih ve 2000/447-632 esas ve karar sayısı ile, ölümün kafa travmasına bağlı kafatası kırıkları ile müterafik beyin kanaması sonucu oluştuğu, olayın müteveffanın dikkatsizliğinden kaynaklandığı, olayla ilgili herhangi bir sorumlu bulunmadığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.

İdare Hukuku İlkelerine ve T.C. Anayasasının 125 nci maddesine göre, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. İdarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasada belirtilmemiş olup bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zararlı sonuçla eylem arasında doğrudan bir illiyet bağının bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesi zorunludur. İlliyet bağının kesilmiş sayılması için ise zararın tümüyle hizmete ve idare tüzel kişiliğine yabancı unsurlardan doğması gerekmektedir.

Davacıların yakını Ulş.Er ......................’nın ölüm olayını doğran maddi olayın, askerlik gibi tehlikeli ve özellikli bir kamu hizmetinin ifası sırasında meydana geldiği, Devlet adına kamu hizmetini yürüten idarenin halin icaplarına ve ihtiyaca göre hizmeti devamlı ve en iyi şekilde topluma arz etmesi, hizmeti yürütürken kimsenin zarara uğramamasını sağlamak amacıyla gerekli önlemleri almasının zorunlu olduğu, portatif kale direğinin sabitlenmemiş olmasının da ölümün meydana gelmesinde katkısı olduğu dolayısıyla idarenin bu yönüyle hizmet kusurunun bulunduğu, ancak müteveffanın da arkadaşlarının ikazlarına rağmen kural dışı harekette bulunarak müterafik kusurunun bulunduğu bu nedenle davacıların zararlarının, hizmet kusuru ilkesi gereğince idarece karşılanmasının gerektiği sonucuna varılmıştır.

Mahkememizin yerleşik içtihatları uyarınca Emekli Sandığı iştirakçisi olmayan kimselere, olay sebebiyle T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce bağlanan aylıklar ve ödenen tütün ikramiyeleri yarar kabul edilerek davacıların maddi zararlarından düşüldüğünden bu husus araştırılmış, T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Tahsisler Dairesi Başkanlığının 11.03.2002 tarih ve B.07.1.EMS.10.09 01/79.569.027 sayılı yazısı ile, davacı baba ......................’nın malul olmadığına karar verildiğinden 5434 sayılı Kanunun 72 nci maddesi gereğince oğlundan dolayı Türk Silahlı Kuvvetleri vazife malullüğü yetim aylığı bağlanmasına imkan olmadığı bildirilmiştir. Maddi tazminat isteminde bulunan davacı anne ve babanın maddi zararlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, re’sen seçilen bilirkişi tarafından düzenlenerek Mahkememize ibraz edilen 30.12.2002 tarihli bilirkişi raporunda; davacı anne ......................’nın maddi tazminat hak edişinin 2.794.515.2000 TL, davacı baba ......................’nın maddi tazminat hak edişinin 2.129.676.000. TL olduğu bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporu, Mahkememizce kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda ve müteveffanın müterafik kusuru da dikkate alınarak uygulama yapılmıştır. Tüm davacılara olay sebebiyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ızdırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla olayın meydana geliş şekli, tarihi, müteveffanın askerlik statüsü, davacıların sosyal durumları, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faiz ile müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak uygun miktarlarda ve olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1- Bilirkişi raporu uyarınca ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak davacı anne ......................’ya 2.000.000.000. TL (İki milyar TL), davacı baba ......................’ya 1.500.000.000.-TL (Bir Milyar beş yüz milyon TL) Maddi Tazminat verilmesine, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,

2- Davacı anne ...................... ile davacı baba ......................’ya takdiren ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak ayrı ayrı 1.100.000.000.’er TL.(Bir milyar yüz er milyon TL) Manevi Tazminat VERİLMESİNE, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,

3- Davacı kardeşler, ......................, ......................, ......................, ...................... ve ......................’ya takdiren ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak ayrı ayrı 400.000.000.’er TL. (Dört yüz er milyon TL) Manevi Tazminat verilmesine, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,

4- Hükmedilen maddi tazminat miktarlarına müteveffanın yeniden gelir elde edebileceği farz edilen 21.01.2001 tarihinden 31.12.2002 tarihine kadar yıllık % 60 (Yüzde altmış), 01.01.2003 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık % 55 (Yüzde elli beş) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

5- Hükmedilen manevi tazminat miktarlarına olay tarihi olan 18.03.2000 tarihinden 31.12.2002 tarihine kadar yıllık % 60 (Yüzde altmış), 01.01.2003 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık % 55 (Yüzde elli beş) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları