Mesajı Okuyun
Old 13-01-2021, 12:47   #2
hırs

 
Varsayılan

Bununla ilgili olarak Asliye hukuk mahkemesinde menfi tespit davası açmanız daha doğru olur bence.Zira;
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/498
K. 2016/12863
T. 2.5.2016
İİK'nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbi olup, buna dair başvurular, ilama aykırılık iddiası niteliğindedir. Dolayısıyla bu konudaki şikayet, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresizdir. Üçüncü kişinin, icra dairesi önünde, takip borçlusunun borcuna kısmen veya tamamen kefil olması, diğer bir ifade ile borcun ödenmesini kısmen veya tamamen üstlenmesi halinde icra kefaleti doğar. İcra kefaletleri, müteselsil kefalet hükmünde olup, icra kefaletinin şekli hakkında İcra ve İflas Kanunu'nda özel bir düzenleme bulunmadığından, kefalet tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 583 ve 584. maddeleri hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerekir. İİK.'nun 38. maddesi uyarınca ilam hükmünde olan icra kefaletinin ilamlı icra takibine konu edilebilmesi ve icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin Türk Borçlar Kanunu'nda öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir.

Nitekim, söz konusu Kanun'un 583. maddesinin birinci fıkrasında; ''Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır'' hükmüne yer verilmiştir. Anılan Kanun'da belirtilen bu şartlara uygun olarak takibin asıl borçlu yönünden kesinleşmesinden önceki zamanda icra kefaleti verilmesi mümkündür. Ancak takip borçluları yönünden takip kesinleşmeden icra kefiline icra emri gönderilemez.

Somut olayda takip asıl borçlu yönünden kesinleştikten sonra icra kefiline icra emri gönderilmiş ise de icra kefilinin el yazısı ile icra kefaleti verilmediği anlaşıldığından bu eksiklik sebebiyle geçersiz olduğunun kabulü gerekir. Ancak icra kefaletinin geçersizliği ve iptaline karar verilmesi icra mahkemesinin görev alanı dışında olup icra kefiline çıkarılan icra emrinin ve buna bağlı olarak icra kefiline ait mallara konulan haczin iptaline karar vermekle yetinilmesi gerekirken icra kefaletinin iptaline karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir."
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/4888
K. 2019/5039
T. 7.11.2019
Dava, kefalet sözleşmesi ve taahhütnameye dayalı alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takiplerinden borçlu olunmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir.

Taraflar arasında düzenlenen taahhütname TBK 603. madde uyarınca kefaletin şekline ve kefil olma ehliyetine ilişkin hükümlere tabi olması ve dolayısıyla yasanın TBK 583. maddesindeki şekil koşullarını taşıması gerekir.

Söz konusu taahhütnamenin incelenmesinde, borçluların dava dışı şahıslar ile davacılar olduğu, taahhütnamede tek bir tarih ve miktarın yazılı olduğu, her bir borçlunun kefalet limitinin ve ödemeyi taahhüt ettiği borcun miktarının ve tarihinin de yazılı olmadığı bu nedenle söz konusu taahhütnamenin TBK 583/1. maddesi uyarınca şekli unsurları taşımadığı ve geçersiz olduğu anlaşılmış olup, Bölge Adliye mahkemesince ilk derece mahkeme kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan kabulüyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.