Mesajı Okuyun
Old 03-08-2012, 11:22   #26
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Benim karara ilişkin eleştirim ise şu şekilde:
---

Bilindiği üzere HMK: 57/3'e göre aynen:

"Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması" halinde birden çok kişi birlikte dava açabilmektedir. (57/1) HMK'da madde başlığı İhtiyari dava arkadaşlığı olarak geçer. Keza HMK.58'e göre aynen: "İhtiyari dava arkadaşlığında davalar birbirinden bağımsızdır.Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız hareket eder."

Dava arkadaşılığının ihtiyari olması, birlikte dava açmaya kimsenin zorlanamayacağı anlamına da gelir.

Mevcut hukuki düzenlemeler çerçevesinde somut olaya baktığımızda karara konu olayda, birden fazla davacı tarafından aynı veya benzer vakıa ve hukuki sebeplere dayalı olarak aynı davalıya karşı ayrı ayrı davalar açılmış, ortak olan avukat tarafından ihtyari dava arkadaşlığı seçeneği kullanılmamıştır. Bu olayda ortak olan husus, davaların kendileri değil, tarafların avukatıdır.

Bu itibarla HMK'nın birlikte dava açmaya zorlamadığı bir konuda, birlikte dava açma imkanını veya hakkını kullanmayan avukatın, MK.2 ve HMK.29 dairesinde hakkını kötüye kullanmakla cezalandırılması anlaşılır bir şey değildir. Burada hak olan şey birlikte dava açabilme imkanıdır, yoksa dava açmamak değil! Başka deyişle kullanılan bir hak yoktur ki, hakkın kötüye kullanılmasından bahsedebilelim!

Diğer yandan Avukatlık ücret tarifesinin 3/1 maddesinin ilk cümlesinde açıkça:

"MADDE 3 – (1) Yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, ekli Tarifede yazılı miktardan az ve üç katından çok olamaz."

şeklinde amir bir hüküm mevcuttur. Tarifenin altında bir ücrete hükmetmek mümkün değildir. Maddenin ilk fıkrasının ikinci cümlesind eyer alan ve aynen:

"Bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi niteliği ve davanın süresi göz önünde tutulur."

hükmü, ücretin 3 misli olarak tayin edilip edilmeme noktasında ele alınacak bir hükümdür. Yoksa asgari tutarın hesabında nazara alınacak bir hüküm değildir. Bu husus tartışmasız ortadadır.

Bu noktada belki asgari ücret tarifesinin 3/2. maddesinde "Davalıların birden fazla olması ve "davanın aynı nedenle red edilmesi" durumunda davalılar lehine "tek" bir vekalet ücretine hükmedilmesinin, davacıların birden fazla olmaıs durumunda neden tatbik edilemediği ve bunun bir nevi hakkaniyete aykırı olabileceği iddiası akla gelebilirse de, birden fazla davalı aleyhine açılan davada davaların aynı nedenle red edilmesinin, HMK.59 'da yer alan "mecburi dava arkadaşlığının" bir sonucu olduğu şeklinde izah edilebilecektir.

Özetle mevcut karardaki, hakkın kötüye kullanılması ve yargılama sırasında dürüst davranıp, doğruyu söyleme yükümlülüğüne aykırılık gerekçeleri kesinlikle anlaşılabilir değildir. Birlikte dava açma hakkı davacılar için verilen bir hak ya da imkandır. Kanunun verdiği bir imkanı ya da hakkı "kullanmamak" hiçbir zaman hakkın kötüye kullanılması sayılamaz. Kanunun verdiği bir hakkı kötüye kullanmak ancak MK.2 ve HMK.29'un uygulanmasına neden olabilir.

Yargı kararlarında tutarlı olmalıdır. Mevcut mevzuata göre bu karar kanaatimce doğru değildir.

Olması gereken hukuk veya hakkaniyetli bir karar için;

Tüm bu gerçeklere rağmen, karar, mevzuata aykırı olsa bile hakkaniyet ve adalet duygusuna aykırı olduğu söylenemez.

Basit bir dilekçe ile birden fazla davacı için benzer veya aynı hukuki sebep ve vakılar kapsamında aynı davalıya karşı açılan davalar için de avukatlık ücret tarifesinin 3/2 hükmüne benzer bir hüküm ihdas edilmeli ve konu özel olarak düzenlenmelidir. Böyle bir değişiklik sonrasında durumun "hakkaniyete" daha uygun olacağı düşüncesindeyim.