Mesajı Okuyun
Old 16-07-2008, 22:10   #5
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas : 2002/4-12
Karar : 2002/6
Tarih : 23.01.2002
ÖZET : Taraflar arasındaki uyuşmazlık tacirler arasındaki haksız fiilden kaynaklanmış olup TTK.nun 3. maddesi uyarınca haksız fiil, tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup ticari iş mahiyetindedir, 3095 s. kanunun 2/3 maddesi uyarınca arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi TC. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslar için öngördüğü reeskont faizi oranına göre istenebileceği belirtildiğinden direnme kararı bu gerekçelerle doğru bulunduğundan usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
(6762 sayılı TTK. m. 3, 21) (3095 sayılı Faiz K. m. 2)
KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziosmanpaşa 3. Asliye Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 25.4.2000 tarih ve 1999/714 E. 2000/319 K. s. kararın tetkiki davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 21.12.2000 tarih ve 2000/8762-11908 s. ilamiyle; (...1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla kanuna uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava davalıların kendi binalarına ilişkin kanalizasyon bağlantısını yaparken davacı kuruma ilişkin kablolara verdikleri zararın ödettirilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, zararın reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Davacının talep ettiği tazminat; ticari bir işlemden değil davalıların haksız eylemlerinden kaynaklandığına göre hükmedilen tazminat miktarına kanuni faiz yürütülmesi gerekirken yazılı biçimde reeskont faizine hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER : Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının suresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Bir işin, adi veya ticari iş olarak nitelendirilmesi bu işe hangi hükümlerin uygulanacağının belirlenmesi açısından büyük öneme sahiptir. Ticari işin belirlenmesinde TTK.nun 3 ve 21 inci maddesinin göz önünde bulundurulması gerekir.
TTK.nun 3 üncü maddesi uyarınca ticari iş, TTK.da tanzim edilen hususlarla bir ticarethane ve ya fabrika yahut ticari biçimde işletilen sair bir müesseseyi (bir ticari işletmeyi) ilgilendiren tüm muamele, fiil ve işlerdir. Buna göre ticari işi iki gurupta ele almak mümkündür.
Bunlardan birincisi; TTK.da düzenlenen tüm hususlar, ticari iştir. Bunun gerekçesi ise TTK.da düzenlenen hususlar esas itibariyle bir ticari işletmeyle ilgilidir. Örneğin bono, TTK.da düzenlenmiştir. Tacir olmayan kişiler arsında bono düzenlenmiş olsa bile bu ilişki ticari işe vücut verir. Aslında birer haksız fiil olan haksız rekabet (TTK. 56 vd.)ve çatma (TTK. 1216 vd.)dahi Türk Ticaret Kanununda düzenlendiği için ticari iş sayılır.
İkinci ayırım; Ticari işletmeyi ilgilendiren muamele, Fiil ve işler de TTK. 3. madde uyarınca ticari iştir. TTK.nun 21/11 maddesine göre taraflardan yalnız biri için ticari nitelikte olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm olmadıkça, sair için de ticari iş sayılır. Bu maddenin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki ilişkinin bir sözleşmeden kaynaklanmış olması gerekir. Taraflar arasındaki ilişki haksız fiil ve ya sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanıyorsa, TTK.nun 21/11 maddenin uygulanması mümkün olmayacaktır. İşte yerine göre haksız fiil de TTK. 3 madde uyarınca ticari iş niteliğinde olabilir.
Uygulamada haksız fiiller dolayısıyla ödenecek temerrüt faizinin reeskont oranı üzerinden ödenmesi konusunda kuşkuya düşüldüğü gözlenmektedir.
TTK.nun 3 maddesi, ticari işletme yönünden düzenleme getirmiştir. Ticari işletmenin her türlü eylemi başka bir anlatımla muamelesi (sözleşme) veya haksız eylemi ticari işletme yönünden ticaridir.
Haksız fiil ticari işletmenin faaliyetinin icrası sırasında ika edilmiş olabilir, Nakliye şirketinin Kamyonunun yayaya çarpması, fabrika atık sularının veya çıkardığı zehirli dumanlar komşu tarım alanlarına zarar vermesi halleri. Bu hallerde zarar görenin kişiliği önemli değildir. Zarar veren veya zarardan sorumlu olan tacirdir.
Bu sorumluluk kendisinin ticari işletmesi ile ilgili bir ticari işten doğmuştur ve kendisi yönünden ticari bir borçtur. TTK.nun 3. maddesi ticari işletmenin ika ettiği her türlü fiilden (eylem) söz etmiştir. Aksine tacir olmayan kişinin bir ticari işletmesi bulunmadığından onun ticari işletmesi ile ilgili bir haksız fiilinden söz edilemeyecektir. Ayrıca TTK. 21/1 maddesine göre kural olarak tacirin borçlan ticaridir. Ticari borcun para niteliğinde olması ve geç ödenmesi halinde ticari temerrüt faizi işlenebileceği acıktır. Tacirin borçlarının ticari olması için sözleşmeden doğması zorunluluğu getirilmediği gibi karşı tarafın dahi tacir olması şartı yasada öngörülmüş değildir. TTK.nun 3 maddesi tacir yönünden düzenlenmiş olup tacir olmayan kişinin, ticari işletmeye verdiği zararın niteliği konusunda bir hüküm koymamıştır. Alman hukukunda bu husus açıkça yasada yer almış olup yalnızca her iki taraf için de ticari sayılan haksız fiillerde reeskont oranı üzerinden faiz uygulanacağı açıkça benimsenmiştir, öğretide çoğunluk tarafından Genel Kurulca benimsenen hal tarzının kabul edildiği anlaşılmaktadır. (Bkz-Prof Dr. Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukukuna Giriş Ticari İşletme Ank 1968 üçüncü baskı sh;145, Prof Dr.Ali Bozer, Prof Dr.Celal Göle, Bankacılar için Ticaret Hukuku Bilgisi Ankara 1991 sh;36 vd, Prof Dr. Fehiman Tekil, Ticari İşletme Hukuku İst.1990 sh.68 vd. Aksi Görüş için Bkz. Prof. Dr. Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku 4.Baskı Ankara sh.74-78 vd. Y. 11. H.D.3.11.1997 tarih ve 1997/7078-7668, YHGK. 17.2.1999 tarih ve 1999/19-73-106 s. kararlar).
Somut olayda, öncelikle taraflar arasındaki uyuşmazlık tacirler arasındaki haksız fiilden kaynaklanmış olup TTK.nun 3. maddesi uyarınca haksız fiil, tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup ticari iş mahiyetindedir, 3095 s. kanunun 2/3 maddesi uyarınca arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi TC. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslar için öngördüğü reeskont faizi oranına göre istenebileceği belirtildiğinden direnme kararı bu gerekçelerle doğru bulunduğundan usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarda açıklanan sebeplerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı ( 30.782.000 ) TL. bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 23.1.2002 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Kaynak : Corpus Arşiv No:HG-862