Mesajı Okuyun
Old 02-02-2010, 20:56   #28
Av.Ömer YASA

 
Varsayılan

Şu anda İstanbul Hukuk Fakültesi olan Prof.Dr.Adem SÖZÜER ile bu konuda yaptığım yazışmayı aynen aktarıyorum. Sanırım artık konu anlaşılır. Cumhuriyet Savcılarının da yargıçların da "herkes" içinde kabul edilmesini engelleyen bir hüküm olmadığı gibi bu ve izleyen maddelerin gerekçeleri de YOKTUR.
Adem bey iyi günler,
Yargıçlığım sırasında Sarıkamış’ta sanırım 23.Nisan.1985’de Bayrak Kanunu ile ilgili bir maceramız olmuştu. Tümen Komutanı Şeref Tribününde her zamanki yerimize albaylarını oturtup yargıç ve savcılara arkada yer ayırtmıştı. Protesto edip Merkez Komutanına gerekli uyarıyı yaparak Adliye’ye dönmüştük. Sonra haber geldi, yerimize alınmıştık. Bu ortamda geçidi izlerken bayrakların geçtiği sıra, aralarında sancak bulunmadığı için her zamanki gibi oturuyorduk. 4 Alay komutanı da içinde olmak üzere herkes oturuyordu. Tümen komutanı bize doğru dönerek ve küfredercesine bir tonda “bayrak geçiyor kalksanıza” diye bağırdı. 3 yargıç, 2 savcı hiç ses etmeden ve demek ki aynı şeyleri düşünerek kalktık. Törenden sonra hemen gidip benim T.C.Kanunları Külliyatından Bayrak Kanunu bulduk ki “ancak sancak geçerken ayağa kalmak gerektiğini” adamın suratına çarpacağız. Oysa 1936’da yürürlüğe girmiş olan Bayrak Kanunu kaldırılmış ve 24.09.1983’de yenisi yayınlanmış. O tarihten sonra, Eski komutan döneminde, biz orada iki kez Vali’nin ve zaman zaman milletvekillerin de katıldığı törenler yapmışız; Töreni kabul eden Kaymakam, Belediye Başkanı ve Dürtme organı adına Komutan dışında herkes bayraklar geçerken oturduk. Oysa yeni kanunda gerçekten Bayrak geçerken herkes tarafından selamlanacağı hükmü getirilmiş.

Şimdi de polislikten yargıçlığa geçtiğini bildiğim Bakırköy 6.Ağır Ceza Başkanı tarafından benzer şekilde fırçalandım. Duruşma salonunda sıramı beklerken elimdeki dosyama eğilmiş incelerken “hüküm fıkrası okunuyor herkes ayakta dinleyecek” diye bir ses gürledi. Ayağa kalktım, kapıya doğru yöneldim, çıkarken “bunca yıl yargıçlık da yaptım, nerden çıktı bu usul” dedim. Kıdemli üye de gürleyerek CMK’ daki değişikliği okuyun diye duvardaki yazıyı işaret etti. “Bari savcı beye de hatırlatın” deyince de “onların müstesna olduğu” bildirildi. Çıktım dışarı.

CMK 231’te gerçekten eskisinden farklı olarak Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir denilmiş. Görüşmeler sırasında demek ki maddeler kaymış olmalı ki gerekçeyi 243’de buldum: “Hüküm açıklanırken mahkeme kurulu ve Cumhuriyet savcısı hariç, duruşma salonunda bulunan herkes ayağa kalkmak zorundadır.” Bu gerekçeye göre Katılan vekili avukat ile Cumhuriyet Savcısı arasında hiyerarşi mi var?

Avukatlar kadar yasaları bilmeyen sıradan vatandaşlar hüküm fıkrasını dinlerken Cumhuriyet Savcısının saygısızlık yaptığını da düşünmezler mi?

Zabıt Katibi mahkeme kurulundan olmadığına göre ayağa kalmayınca suçu ne olur?

Kanun maddesinde “Cumhuriyet Savcısı hariç” sözü bulunmadığına göre savcının oturmasını gerekçe göstererek ayağa kalmayan dinleyici avukatın suçu hangi yasa maddesine girer?

Kanunu bilmemek mazeret değil, kabul ama gerekçeyi bilmek zorunda mıyız?
Hükümetin teklif ettiği metinde yalnızca eskisi gibi Hüküm fıkrası, ayakta dinlenir denilmesine karşın bu gerekçe ve ana metin değişikliklerinin ne anlatmak istediği konusunda da bana yardımcı olursanız sevinirim.

Zamanınızı aldığım için kusura bakmayın, yanıt için acelem yok.
Selam ve sevgilerle...

Av.Ömer YASA




From: ADEM SOZUER [mailto:adam1@superonline.com]
Sent: Monday, July 07, 2008 5:13 PM
To: Ömer YASA
Subject: Re: Bir soru

Ömer Bey, CMK' nun madde gerekçeleri bulunmamaktadır. Çünkü Meclise sunulan tasarı geri çekilip yeni bir metin hazırlanmıştır. Bu metnin madde gerekçeleri ise zaman darlığı nedeniyle yazılmamıştır. Alt komisyonda Tasarının adı dahil önemli değişiklikler yapılmıştır. Ancak alt komisyon metninin birçok maddesi önceki tasarıyla büyük benzerlik içerdiği için, önceki tasarının gerekçelerinin alt komisyonca oluşturulan metnin madde gerekçeleri olduğu zannediliyor.
Adalet komisyonun raporunda tasarının geri çekilmesi şöyle açıklanmıştır.

TBMM ADALET KOMİSYONUNUN CMK TASARISINAİLİŞKİN RAPORU
(Tarih: 1.12.2004, Esas: 1/535, 1/292, Karar: 65)
"Başkanlığınız tarafından 7.3.2003 tarihinde esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilmiş olan “Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Tasarısı (1/535)” ile 19.12.2002 tarihinde havale edilmiş olan “Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Tasarısı (1/292)” Komisyonumuzun 27.10.2004 tarihli 2 nci birleşiminde görüşülmüş, geneli üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasından sonra maddelerine geçilmesi kabul edilmiş, ancak tasarıların birleştirilerek maddelerin daha ayrıntılı bir biçimde incelenerek gerekli düzenlemelerin yapılması için beş kişilik bir alt komisyona havale edilmiş, Alt Komisyon, ilgili temsilcilerin de katılmalarıyla yaptığı yoğun çalışmalar sonucu hazırladığı raporu ve buna bağlı metni Komisyonumuza sunmuştur."
Sonuç olarak: 5271 sayılı Kanunun madde gerekçeleri bulunmamaktadır. Kanunlaşmayan bir tasarının madde gerekçeleri yürürlükteki Kanunun gerekçesi olarak gösterilemez.
Bu nedenle; "Görüşmeler sırasında demek ki maddeler kaymış olmalı ki gerekçeyi 243’de buldum." şeklindeki tespitiniz doğru değil. Ancak piyasadaki bazı kitaplarda da bu yanlışlık var. Sorun yukarıda da değindiğim gibi tasarının geri çekilip yeni bir metin hazırlaması hususundaki bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor. Hal böyle olunca Kanunlaşmayan kanunun maddesi aynen kanunlaştığına göre, gerekçesi de geçerli sayılmalıdır denilemez. Öyleyse CMK maddeleri yorumlanırken maddedeki ifadeler esas alınabilir. Olmayan gerekçeler değil.
Mülga CMUK 261 de "Hüküm fıkrası ayakta dinlenir." şeklindeydi.
Yenisinde ise 231/4 maddede "Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir." deniyor. Bunun anlamı tereddüde yer vermeyecek kadar açık. Bu değişiklikle ilgili tartışmaları Adalet Bakanlığı yayınlarında bulunan Komisyon tutanaklarından okuyabilirsiniz. Onları da okursanız, savcının oturması, avukatın ayakta dinlemesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağı açıkça anlaşılır.
Selamlar
Adem Sözüer