Mesajı Okuyun
Old 31-03-2011, 23:13   #29
cesur_yürek

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Burada davacının beyanının önem arzetmediğini söyleyebilirim ama yine de olayın, dosya kapsamına bakmakta daha iyi analiz edileceğini düşünmekteyim.

Boşanma davalarında, karı-koca arasında gerçekleşen bir takım olayların 3.şahıslar tarafından bilinmesi mümkün değildir. (örneğin tarafların cinsel ilişkileri); İşin tersini de düşünecek olur isek, karı-kocanın birbirleriyle ilgili bilmeyecekleri durumlar da olabilir (örneğin sadakatsiz davranış) gibi.

Burada sunmuş olduğum içtihatın sizin olaya uyarlanmasını tam olarak beklemek yerine, eşin kulağına bu şekilde duyumların gelmesi bile bir boşanma sebebi olarak düşünülmelidir. zira eş, eşinin böyle bir şey yapmayacağını, tüm dedikodulara rağmen kabul etse, zaten boşanma davası olmayacaktı. Ancak bir takım olgular, duyumlarla örtüştüğünde aile birliğinin temelden sarsılması olarak görülebilemektedir.

Sayın meslektaşım, davalının yada davacının duruşmada, diğer tarafla ilgili söylevleri, tanıkların beyanları ile örtüşmediği sürece önem arzetmez. Ancak iddiaların şahitler tarafından farklı noktalara götürülmesi hallerinde durum farklılık arzedebilir. Örneğin kadın, dilekçesinde hakaret ediyordu der, şahit bunu dövdüğünü de gördüm şeklinde başka bir noktaya götürebilir.

Bu anlamda, aile hukukundaki şahitlik müessesesi, diğer mahkemelerde uygulanan şahitlik kavramından daha geniş ele alınmaktadır.

Ancak şu hususu önemle belirtmem gerekiyor, sizin açmış olduğunuz davada davalı tarafın, 3.şahısların söylevlerini salt olarak mahkemeye beyan etmesi, ancak buna yönelik delil sunmamaması halinde verilen kararı sorgularım. Ancak, davalının söylevi, 3.şahıslar tarafından hatta kızı ve kardeşi dışındaki kişilerin, kız ve kardeşinin beyanlarını duyduklarını kendilerinin duyduklarını veyan gördüklerini ancak davacının böyle bir durumunun olup olmadığını bilmiyoruz demeleri bile, Boşanma davalarında önem arzeden konulardır.

Sayın meslektaşım ,davalı eşin kulağına gelen bir söylenti mevcut değil.Davalı,davacı eşinin cep telefonuna gelen bir mesajı okuduğunu ve buna istinaden aldatıldığını düşünmekte ve iddia etmektedir.Bunun dışında yaygın bir söylenti mevcut değil. Yine,davalının annesi ve kardeşi de bu hususu sadece bir kere davalıdan duyduklarını beyan etmiştir.

Müvekkilin beyanlarına göre ise ; davalı ile böyle bir sorun yaşamadığını ,davalının iftira attığını söylemektedir.

Davalı ,davacı eşinin başka biriyle mesajlaştığını ve telefon görüşmelerinde bulunduğunu iddia ediyorsa bu iddiasını telefon kayıtlarıyla desteklemekten neden kaçınsın ki ? Kaldı ki tanık beyanları da bu hususu ispatlayacak nitelikte görgüye dayalı beyanlar değildir.

Sadakatsizlik gibi davranışların bazen 3. kişiler tarafından bilinemeyeceği hususunu nazara almakla beraber ; sadakatsizliğe uğrayan tarafın beyanı ve gerek tanıkların beyanının samimi ve inandırıcı olması gerektiği kanaatindeyim.Tanıkların soğukkanlı bir şekilde: ''Evet 1 kere duyduk.'' demeleri dışında başka beyanlarının olmaması bana pek inandırıcı gelmedi.Gayet tabii dosyayı özet olarak aktarıyorum ; ama tamamını değerlendirdiğimde sadakatsizlik suçlamasının asılsız ,dayanaksız,iftira mahiyetinde olduğunu ve müvekkilin kişilik haklarına ağır saldırı teşkil ettiğini düşünmekteyim.

Saygılarımla.