Mesajı Okuyun
Old 24-06-2008, 01:59   #2
Av.muhittinköylüoğlu

 
Varsayılan

değerli arkadaşım;
hakim böyle bir yazıyı yazmakta kesinlikle haksızdır.Hakimin görevi yargılamayı sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmektir.Ama ne yazık ki uygulamada bazen 20-30 kadar duruşmayı aynı saate koyarak daha en başından düzensizliğe bizzat kendileri yol açmaktadırlar.hakim duruşma saatlerini verirken biraz daha özen göstererek sorun çıkarmaya ya da avukatları kendi keyfine ve işin icabına aykırı olarak duruşmaya almak konusunda dikkatli olmak zorundadır.Bazı mahkemeler duruşma listelerinde dikkatinizi çekmiştir gıyabi,tanık dinlenilmesi vs.ibarelere ile aşamaları belirterek listeleri hazırlamakta tutuklu ve ilk defa ifade alınacak işlere fazla süre ayırmakta kendilerince duruşma saatlerini ayarlamaktadırlar.Bazı mahkemeler ise hiç bir hususa dikkat etmeden duruşma saatlerini rastgele vermekte ve hatta bazısı hepsine aynı saati yazmaktadırlar.Bu sorun bugünün sorunu da değildir.yıllardır devam etmekte ve işin gerçeği bizlerde koyun gibi hakimlerin bu emrivakilerine uymaktayız.Ne yazık ki baro yönetimleride bu sorunu sahiplenmemekte dert etmemektedirler.Baro yönetimleri hangi grup olursa olsun memleketi kurtaracak projeler ve sorunlar ile ilgilenmekte olduğundan avukatları kurtaracak projelere zaman bulamamaktadırlar.Hatta daha acı bir olay aktarmak isterim.Bir meslektaşımızın baroya bu sorunu belirten ve iki mahkemeninde duruşma listelerini ekleyerek birazda mizahi bir dille bu sorunun çözümü için yönetimin birşeyler yapmasını isteyen yazısını(arkadaşımız gerekirse bir komisyon kurularak bu sorunun üstüne gidilmesi ve kendisininde böyle bir komisyonda çalışabileceğini belirten bir yazı idi.sadece tabiri caizse çarpıcı olması için bazı hususlarda ağır eleştiri olarak kabul edilebilecek ama baroya verildiği için aile içi bir yakınma olarak kabul edilebilecek bir dilekçe idi.)yönetim komisyon başkanlığına komisyon başkanlığıoda gereği için başsavcılığa havale etmiş sonuç olarak arkadaşımıza hakime hakaretten soruşturma açılmıştı.Üstelik dilekçeye konu hakimlerin bir şikayeti olmadığı gibi her ikiside gerekirse şikayetimiz olmadığına ilişkin savcılığa gider beyanda bulunuruz demişlerdi.baro ise bu dilekçeyi komisyona göndermediğini dilekçede bahsedilen mahkemelerin hakimlerinin şikayetçi olduğunu yazılı olarak nmeslektaşımıza bildirmişti.(arkadaşımız dilekçeyi baroya verdiğini eğer bakanlık veya adalet komisyonuna vermek istese kendisinin de bunu yapabileceğini meselenin tabiri caizse aile içerisinde tartışılması için baroya verdiğini ve baronun yaptığını tasvip etmediğini bundan böyle bu tür beyan ve şikayetleri olmayacağını 100 duruşmaya aynı saaati verselerde şikayeti olmayacağını baronun tavrını garip bulduğunu yazılı olarak bildirmişti.
sonuç baronun gayretine rağmen ilgili mahkeme hakimlerinin araya girmesi ile bu meslektaşımız hakkında kovuşturma açılmamasına karar verildi.baronun havale ettiği evrakı inkar etmesi ise anlaşılamadı.
2-duruşma saatinde avukatın duruşma salonunda bulunması yeterlidir.Mesleki nezaket gereği makul bir süre beklemesi de kabul edilebilir.ama hiç bir şekilde mahkemenin keyfi ya da zaruri ya da plan ve programsızlığından ötürü aksayan geciken duruşmayı beklemek zorunda değilidr.Ben şahıs olarak benzeri durumlarda mazeret değil gerekçemi beyan ile ve boş gezenin boş kalfası değil avukat olduğumu başkacada işlerim olduğunu yazılı olarak ve sizin yaptığınız şekilde beyan ederek salondan ayrılıyorum.
3-zamanında başlamayan duruşma için avukatın başka bir avukatı yetkilendirme yükümlülüğü kesinlikle yoktur.bana sorarsanız eassında hakkı da yoktur.Avukat duruşma salonunda bir süsü değildir.Görevleri sorumlulukları vardır.Bir avukatı tabi ki yetkilendirebilşirsiniz.ama bu plan ve program dahilinde olur.duruşmanı sanığın ve dosyanın durumuna göre önceden hazırlık yaparak olur.anlık bir gecikme nedeniyle görüntüyü kurtarmak için kabul edilemez.şahsen onca yıldır 1 ya da 2 kere başka bir arkadaşıma yetki vermişimdir.
4-konunun zorunlu müdafilik kapsamında olup olmaması ayrı bir tartışma konusudur.ama bir kere atanmış iseniz yasadaki değişiklik görevi sona erdirmez kanaatindeyim.ve bu mesele sadece ve sadece hak olabilir.zorunluluk olarak kabul edilemez.tabi bu arada konu başkaca yönleri ile de çok tartışılabilir.örneğin avukatlık kanununa göre bakabileceğimiz kadar iş almak zorundayız.giremeyeceğimiz bile bile ister özel ve isterse cmk işi alıp sürekli mazeret vermek esasen hem yasa ve hem de hukuka aykırıdır.böyle durumlarda ise cmk 151 gereği işlem yapılabilir ve hatta yapılmalıdır da.Bu işlemin ne olacağı da ciddi olarak tartışılmamıştır.konu çok uzayacağından girmiyorum.
5-hakimin iyiniyet yada kötüniyeti olarak değil ama bir kültürün yansıması olarak görüyorum.sistem ve kültür bu şekilde kurulduğundan değişimi de zor olacaktır.mücadele gerektirir.ve ne yazık ki her bir meslektaşımız da bu tür mücadeleler için hevesli değiller.çünkü muhtelif risklerde taşıyor.
6-baro dediğinde benim içime nedense bir güvensizlik geliyor.doğrusu ben bu konuda biraz ürkek temkinli ve dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum.neden,ini herhalde tahmin edersin.ne yazık ki bu konuları ciddi ve bilimsel anlamda tartışamadığımız içinde problemin özüne inemiyoruz. selamlar saygılar.