Mesajı Okuyun
Old 13-05-2009, 09:48   #35
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Kırmızı ile yazılı olan bölümleri ben yazdım.

Alıntı:
Yazan Adli Tip
Sayın Saim Abi;

Konu, meslektaşımızın sorusu sınırları içerisinde, ilgli yasa maddeleri çerçevesinde tartışılsa idi, -yıllardır kiracı olmam dışında- özel olarak ilgili alanıma girmeyen bu konuda fikir yürütmez, en fazla fikir sahibi olmak için, sadece izlerdim. Lakin çeşitli olasılıkların üzerinde durulması, genel hukuk mantığı ve de özellikle hakkaniyet çerçevesinde değerlendirmeler yapılması üzerine ben de fikrimi beyan etmekte sakınca görmedim.
Sanıyorum birbirimizi yanlış anlıyoruz. Ben şunu diyorum: Tazminat talep etmekle, muaccelliyet şartı dairesinde kiracının henüz oturmadığı aylara ait kira bedellerini talep etmek farklı farklı şeylerdir. Olayda "muacceliyet şartı kapsamında" kiracının henüz oturmadığı aylara ait kira bedellerinin, kiralayanın akdin feshi beyan ve davasına rağmen istenip istenmeyeceği sorulmaktadır. Benim, somut olaydan kastım budur. Kusuru ile feshe neden olmak temelinde, kira akdi feshedildikten sonraki dönemde ve ancak kira müddetince ya da (kiraya verilmesi için gerekli süre zarfında) tazminat istemek ayrı bir olaydır ve kanımca soru sahibi bunu sormamaktadır. Eğer o konu tartışılacaksa, o da tartışılabilir. (kiracı




Öyle ki, birileri Dumrul'a "Sen bu kuru dereye bir köprü yap, biz her gün gelip geçeceğiz" diye söz vermiş olsaydı, masal da "DELİ Dumrul'un" masalı olmazdı diye de düşünüyorum.

(Deli Dumrul ile benim bir tanışıklığım yoktur. Ben size böyle bir şey dediğimi hatırlamıyorum. )

Diğer yandan, kira hukukunda uygulanan muaccileyet şartının varlık sebebinin de, kiracının sözleşme süresince mecuru kullanabilmesinin temini değil; kiralayanın sözleşmeden (süresinin tamamından) kaynaklanacak alacaklarını garanti altına almak olduğu düşünüyorum. Keza sözleşme henüz ayaktayken, yani fesih gerçekleşmemişken doğan bu hakkın (kalan sürenin kirası), sözleşme sona erdikten sonra da -hala ödenmemişse- talep edilebileceğini düşünmekteyim.


(Benim farklı bir şey söylediğimi hatırlamıyorum. Kiracının oturması değil, kiralayanın alacağını garantiye alması olduğunu yazdığımı sanıyorum! Bakın şöyle demişim:
Alıntı:
Alıntı:
Yazan Saim

İleriye yönelik kira bedellerini talep eden kiralayan, kiracının oturmasını gözeterek kira alacakalrını önceden almayı amaç edinmektedir
)


"MUACCELİYET şartı" ile "DOĞMAMIŞ kira bedeli" kavramları bence bir tezat teşkil etmektedir. Bu kira alacakları muacceliyet şartı ile muaccel olmuştur. Artık doğmamasından bahsedilememesi gerekir. Muacciliyet şartıyla doğan talep hakkı, cezai şart değilse (ki bence de cezai şart değildir.) ve de tazminat da değilse ancak "asıl alacak"tır. Bu asıl alacak mecurun ne zaman, mecurun ne zaman yeniden kiraya verilebileceğine göre belirlenmez. Bu alacak bellidir (kalan kira süresi X kira bedeli), mecurun yeniden kiraya verilebileceği zamana göre bundan indirim yapılabilir.

(Kavramları, sağa çekip sola çevirip sonuç çıkarmamız elastikiyet dışında hukukta işe yaramaz kanaatindeyim. O cümlemi dikkatli okursanız, kastımın ne olduğu bellidir. Kastımın anlaşılması için fazla elastik olmak da gerekli değildir. )

Kiralayanın muaccel hale gelmiş alacaklarının istemekle, kiracının tahliyesini istemek arasında seçimlik bir hakkı var ise, bu haklardan birini kullanması diğerini kullanma hakkını elinden alıyorsa, düşüncelerimin yersiz olduğu söylenebilecektir.

(Kira akdinde kiralayan, kullanım bedeli olarak kira müddetince ve nihayet kiracının tahliyesine kadar bir kira bedeline hak kazanır. Kiracının, kiralayanın arzusu ve talebi üzerine mecuru tahliyesinden sonraki dönem için kira ödemek zorunluluğu yoktur. (kusur temelinde tazminat ayrı bir mevzuudur) Bunun seçimlik hakkın varlığı veya yokluğu ile de kanaatimce ilgisi yoktur. )

Saygılarımla,