Mesajı Okuyun
Old 08-03-2012, 10:32   #4
emi_shn

 
Varsayılan

Aşağıdaki Yargıtay kararında eksiklikler giderilmediği için imar planı değişikliğine imza atan belediye başkanının sorumluluğundan bahsediyor. Siz de her hangi bir kamu zararı oluşmadan imar planı değişiklikleri ile ilgili aykırılıkların giderildiğini, bu sebeple suçun oluşmadığını belirtebilirsiniz.

T.C. YARGITAY

Ceza Genel Kurulu

Esas: 2004/4-31

Karar: 2004/62

Karar Tarihi: 02.03.2004

 

G
ÖREVDE YETKİYİ KÖTÜYE KULLANMAK SUÇU - SANIĞIN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI OLMASI - SANIĞIN İDARE MAHKEMELERİNCE VERİLEN YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARLARINI YERİNE GETİRMEKLE GÖREVLİ OLMASI - GÖREVDE YETKİYİ KÖTÜYE SUÇUNUN ÖĞELERİNİN GERÇEKLEŞMİŞ OLMASI

ÖZET: Somut olayda san

ık, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması nedeniyle idare mahkemelerince verilen yürütmenin durdurulması kararlarını yerine getirmekle görevli olup, bu kararların yerine getirilmemesinden sorumludur. Bu görevini başka görevliler eliyle yürütüyor olması, yasadan kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Sanığın kararların yerine getirilmediğinden haberdar olmadığına ilişkin savunmasına itibar etmek de olanaksızdır. Çünkü, imar planı değişikliklerine ilişkin kararlar sanık tarafından da imzalanmış, bu işlemlerde idare mahkemesi kararları yerine getirilmediği gibi, yargı kararlarını hiçe sayan bir tutum ile uygulanmaz hale getirecek şekilde bu kararlarda açıklanan aykırılıklar giderilmeden ikinci bir değişiklik yapılmış ve bu değişiklik kararında yer verilen ve söz konusu yargı kararlarının gereğinin yerine getirilmediğine ilişkin Plan ve İmar Müdürlüğünün görüşünün bulunması rağmen aykırılık giderilmemiş olmakla, savunma dayanaksız kalmaktadır. Görevini yasanın gösterdiği usul ve esasların dışına çıkarak yapan sanığın, sabit olan bu eyleminde görevde yetkiyi kötüye suçunun öğeleri gerçekleşmiş olup, Özel Dairece cezalandırılmasına karar verilmesi isabetlidir.

(765 S. K. m. 59, 240) (647 S. K. m. 4, 5, 6) (1412 S. K. m. 318) (2577 S. K. m. 28) (2709 S. K. m. 2, 125, 138) (3030 S. K. m. 14) (B
üyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında 3030 Sayılı Kanunun Uygulanması ile İlgili Yönetmelik m. 10)

Dava: Görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan sanık Ali Müfit Gürtuna'nın TCY. nın 240/1, 59/2, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1.542.137.000 lira ağır para ve 2 ay 15 gün memurluktan yoksun bırakılma cezalarıyla cezalandırılmasına, para cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca birer aylık aralarla 10 eşit taksitte alınmasına, cezalarının 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin Yargıtay 4. Ceza Dairesince 30.10.2003 gün ve 11-44 sayı ile karar verilmiştir.

Bu kararın sanık vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Ceza Yargılamaları Usulü Yasasında, Ceza Genel Kurulunda duruşmalı temyiz incelemesi yapılacağına ilişkin bir hüküm yer almadığından, sanık vekilinin bu husustaki isteminin CYUY. nın 318. maddesi gereğince oybirliği ile reddine karar verildikten sonra, dosya üzerinde yapılan incelemede;

Maltepe Belediye Meclisince 02.02.1998 gün ve 7 sayılı kararla kabul edilen ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında Büyükyalı Deresi ile Sahilyolu E-5 bağlantı yolu düzenlemesine ilişkin yapılan değişikliğin, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin kararıyla 1/5000 ölçekli nazım imar planında değişiklik yapılması koşuluyla uygun görüldüğü, bu karar uyarınca düzenlenen her iki planın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanınca onandığı, bu plan değişiklikleri üzerine TMMOB İstanbul Şube Başkanlığınca ve bir vatandaş tarafından imar planı değişiklik kararlarının iptali ve yürütmelerinin durdurulması istemiyle dava açıldığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan sanığın, 3030 sayılı Yasanın 14/b maddesi gereğince nazım imar planlarını uygulamakla görevli olduğu gibi, İdare Mahkemesinin bu hususta verdiği yürütmenin durdurulması kararını uygulamak ya da uygulatmakla yükümlü ve bu hususun yasal görevleri arasında bulunduğu, buna rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesince, 6. İdare Mahkemesinin 18.03.1999 gün ve 1998/773 esas sayılı yürütmeyi durdurma kararının tebliğ edildiği tarih olarak gösterilen 11.05.1999 tarihinden sonra 12 gün gecikmeli olarak karar gereğince işlem yapılması için 24.06.1999 tarihinde yüklenici firmaya yazı yazdığı, bu yazı dışında 13.04.2001 tarih ve 2363 sayılı yazı ile yine yüklenici firmadan, daha önceden de bu hususta yazı yazıldığı anlaşılan 13.02.2001 tarihinde yazılan yazı ilgi tutularak Büyükyalı Deresinin viyadük altına gelen kısımlarına ve viyadüğün kenarından geçen kısmına korkuluk yapılmasının istendiği, İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 2001/963 esas sayılı dava dosyasının yargılaması sırasında 08.11.2001 tarihinde yaptığı keşif sırasındaki saptama ile de esasen yüklenici firmanın yürütmenin durdurulması kararından ve hatta Büyükşehir Belediyesinin yukarıda sözü edilen 6. İdare Mahkemesinin verdiği iptal kararına rağmen, Danıştay 6. Dairesinin 2000/2279 esas sayılı dosyası üzerinden yürütmenin durdurulması isteminin ikinci kez reddine dair 10.5.2000 tarihli kararından sonra dahi çalışmalara devam ederek karar gereğinin yerine getirilmediği ve yol yapım işinin de fiilen 23.11.2001 tarihinde bitirildiğinin anlaşıldığı, dosyadaki bu bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının, yürütmeyi durdurma kararının hukuken ve fiilen uygulanması için yasanın kendisine yüklediği zorunluluğu yerine getirmediği, bu görevi yerine getirmediği gibi karara aykırı olarak çalışma yapılmasını dahi isteyebildiği, keza her iki yazıdan da yüklenici firmanın karara rağmen yol inşaatı üzerinde çalışma yaptığının Belediye tarafından bilindiği sonucuna varılarak, bu hususun da suç işleme kastının bir göstergesi olarak değerlendirildiği, diğer taraftan 01.08.2000 tarihli imar planında yapılan değişikliğin de yürütmeyi durdurma kararını uygulamamak için yapılan, esaslı değişiklikleri içermeyen plan tadilatları olarak görüldüğü, başka bir ifade ile yürütmeyi durdurma kararına konu olan 1/1000 ve 1/5000 ölçekli, 26.02.1998 onay tarihli imar planlarına önemli bir değişiklik getirmediği, çünkü yeni yapılan bu değişiklikler için de yaptırılan bilirkişi incelemesine dayanılarak İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 2001/962 esas sayılı dosyasında 06.03.2002 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verildiği, bu itibarla sanığın, yürütmeyi durdurma kararının uygulanmasını sağlamayarak görevde yetkisini kötüye kullandığı iddiasıyla TCY. nın 240. maddesi uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.

Sanık Ali Müfit Gürtuna, Mülkiye Müfettişine sunduğu yazılı savunmada özetle; söz konusu plan değişikliklerine ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinin kararlarından ilkinin 05.01.1998 tarihinde dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayip Erdoğan tarafından, ikinci kararın ise 07.08.2000 tarihinde Başkan Vekili tarafından onaylandığını, soruşturma konusu edilen her iki nazım ve uygulama imar planının yürürlüğe girmesindeki idari işlemler ve buna dayalı uygulama işlemlerinden sorumlu tutulmasının hukuken olanaksız olduğunu, ilgili birimlerde yaptırdığı inceleme sonucuna göre de İstanbul 6. İdare Mahkemesinin yürütmenin durdurulması kararının Belediyeye tebliğ olunması üzerine yasal sürede itirazda bulunduklarını, ancak Bölge İdare Mahkemesince itirazlarının ret olunduğunu ve ilgili birimlere iletildiğini, Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyelerine hazırlattıkları bir inceleme raporuna dayanarak yeniden keşif yapılması talebinde bulundularsa da 6. İdare Mahkemesince 22.11.1999 tarihinde 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planların iptaline karar verildiğini, bu kararın 10.05.2000 tarihinde Danıştay tarafından onandığını, bu karara karşı da karar düzeltme talebinde bulunduklarını ve sonuçlanmadığını, bu arada da yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararın tebliğinden itibaren değerlendirmeye alınarak işlem tesis edildiğini, plana dayalı yapılan imalatın yasal süre içerisinde durdurulduğunu ve o tarihten sonra hiçbir imalat yapılmadığını, bu konuda ilgili firmaya 26.04.1999 tarihinde yazı yazıldığını, daha sonra iptal kararı doğrultusunda imar planlarında yeniden yapılan değişikliğin 05.09.2000 tarihinde Belediye Başkan Vekili tarafından onandığını, bu plan değişikliğinin de dava konusu yapıldığını, gerek İstanbul Valiliği, gerekse kendisi tarafından yayınlanan çeşitli genelgelerde yargı kararlarının uygulanmasında çabukluk ve titizlik gösterilmesi gerektiği hususunun teşkilata duyurulduğunu, dava konularının imar planı iptali ile ilgili olması nedeniyle kararları uygulamak üzere yapılacak işlemlerin ayrıntılı ve zaman gerektiren işlemler olmasının dikkate alınması gerektiğini, kaldı ki bu süreçte farklı yargı karalarının da çıkabildiğini, bütün bu olumsuzluklara rağmen gerek imar planları gerekse diğer işlemler hakkında verilen her türlü karara titizlikle ve süresi içerisinde uyulmaya çalışıldığını belirtmiş ve bu savunması ile ilgili belge örneklerini de dilekçesine eklemiştir.

Duruşmada, atılı suçlamayı kabul etmediğini, yaptığı görev esnasında tamamen hukuka, yasalara ve mahkeme kararlarına uygun olarak görevini en iyi şekilde yerine getirdiğini, bu hususta çeşitli genelgeler yayınladığını, mahkeme kararından itibaren projeye ara verilmiş olduğunu, bu güne kadar da aynı şekilde bekletilmekte olduğunu söylemiş ve yazılı savunmasında da; söz konusu planlar 26.02.1998 tarihinde onandığından davanın bu tarih nazara alındığında zamanaşımına uğradığını, kaldı ki 4616 sayılı Yasa kapsamında olduğunu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 28. maddesi gereğince yargı kararlarının uygulanması için bizzat tüm birimlere tebliğler yayınladığı gibi, İstanbul Valiliği tarafından Belediyeye gönderilen bu madde ile ilgili yazıların da tüm birimlere gönderilerek gereklerine göre işlem yapılması talimatı verdiğini, dava konusu yürütmenin durdurulması kararının uygulanması konusunda Büyükşehir Belediyesinin bir yetkisi bulunmadığını, 3030 sayılı Yasanın uygulanması ile ilgili yönetmeliğin 10. maddesi gereğince imar uygulamaları konusunda görev ve yetkinin ilçe belediyelerinde olduğunu, yürütmenin durdurulması kararının verildiği davada aynı zamanda Maltepe Belediyesinin de davalı olduğundan bu kararın bu Belediyeye de tebliğ edilmiş olduğunu, dolayısıyla yürütmenin durdurulması kararı gereğince işlem yapma zorunluluğu ve sorumluluğunun Maltepe Belediyesine ait olduğunu, öte yandan inşaatı yapan firmaya korkuluk yapılmasına ilişkin yazılan yazının güvenlik nedeniyle, vatandaşların can güvenliğinin sağlanması için zorunluluk gereği yazıldığını, kaldı ki olayda belediyenin zarara uğratılmasının söz konusu olmadığını, suçun manevi öğesi olan özel kastı bulunmadığından beraatına karar verilmesini talep ettiğini bildirmiştir.

Sanık vekilleri de yargılamanın çeşitli aşamalarında sunduğu dilekçelerde benzer şekilde savunma yapmışlar, 3030 sayılı Yasa ile oluşturulan Büyükşehir Belediyesi İdari Teşkilat yapısında görev ve yetkilerinin belirtilmiş olduğunu, hizmetlerin yürütülmesi için çeşitli kadroların ihdas edildiğini, Büyükşehir Belediyesinin ana gövdesinde bulunan 19 Daire Başkanlığı, 80 Müdürlük ve bağlı kurum ve iştirakleri ile birlikte 300'ü aşkın müdürlük, daire başkanlığı ve genel müdürler tarafından hizmetlerin yürütüldüğü bir idarede her bir iş ve işlemle ilgili olarak bizzat sanığın bilgisinin olmasının ve bu işleri takip etmesinin olanaksız olduğunu, bunun hayatın olağan akışına ters olacağını, bu nedenle yürütmenin durdurulması kararından sanığın haberdar olmadığını, mahkemelerden gönderilen tüm tebligatların Hukuk Müşavirliğine yapıldığını, söz konusu yürütmenin durdurulması kararının da 1. Hukuk Müşavirliğine tebliğ edildiğini ve uygulanmak üzere de ilgili müdürlüklere iletildiğini, bu hususta 1. Hukuk Müşaviri Av. Osman Yıldırak'ın tanık olarak dinlenmesini istediklerini, ayrıca Fen İşleri Müdürü Şaban Erdem'in de müteahhite işi durdurması hususunda gerekli tebligatı yapması nedeniyle bu konuda tanık olarak dinlenmesini istediklerini belirtmişler, yüklenen suçun yasal öğelerinin oluşmadığı nazara alınarak sanığın beraatına karar verilmesi talebinde bulunmuşlardır.

Ancak, Özel Dairece 23.10.2003 günlü oturumda, sanık vekillerinin tanık dinletme hususundaki taleplerinin, dosya içindeki yazılı belgelerle belirgin olduğundan bahisle reddine karar verilmiştir.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Maltepe Belediye Meclisince 02.02.1996 gün ve 7 sayı ile, Büyükyalı deresi ve yol düzenlemesi amacıyla 1/1000 ölçekli planda tadilat yapılamasına karar verilmiş ve bu karar Maltepe Belediye Başkanlığınca 3030 sayılı Yasa uyarınca konunun incelenmesi için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına gönderilmiştir.

Büyükşehir Belediye Başkanlığı Planlama ve İmar Daire Başkanlığı, Başkanlığa hitaben yazdığı 630 sayılı yazı ile gerekçelerini de açıklamak suretiyle plan değişikliğinin Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü, İSKİ Genel Müdürlüğü, APK Daire Başkanlığı, Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğünün net görüşlerinin alınıp, Devlet Demir Yollarının ve İl Milli Eğitim Müdürlüğünün görüşleri ile ilgililerin taleplerinin de dikkate alınarak, yeniden hazırlanmak üzere İlçe Belediye Başkanlığına iade edilmesi görüşünde olduklarını bildirmiş ise de bu yazı 20.06.1997 tarihinde Genel Sekreter Yardımcısı Birol Tortop tarafından ibaresi yazılmak suretiyle havale edilmiş;

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisince 16.12.1997 gün ve 921 sayı ile; ilgili Daire Başkanlığının aleyhte görüşüne de yer verilmek suretiyle 1/1000 ölçekli imar planı tadilatının uygun görülerek, 1/5000 ölçekli nazım imar planının da bu doğrultuda değiştirilmesine karar verilmiştir. Karar Meclis Birinci Başkan Vekili sıfatıyla sanık Ali Müfit Gürtuna tarafından imzalanmış ve dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayip Erdoğan tarafından 05.01.1998 tarihinde görüldü şerhiyle imzalanmıştır.

Plan tadilatı kararlarına ilgililer tarafından itiraz edilmesi üzerine, bu itirazlar 21.08.1998 tarihinde Başkan tarafından Büyükşehir Belediye Meclisine havale edilmiştir.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanlığının başvurusu üzerine, İstanbul 6. İdare Mahkemesince 18.03.1999 gün ve 1998/773, ayrıca 15.04.1999 gün ve 1998/1150 esas sayı ile; ayrıntılı olarak gerekçelerine yer verilmek suretiyle sonuç olarak dosyadaki belgeler ile bilirkişi raporlarında yer alan görüş bir bütün olarak değerlendirildiğinde uyuşmazlık konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinde, şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine ve kamu yararına dolayısıyla da sebep ve konu unsurları yönünden hukuka aykırı görülerek yürütmelerinin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu kararlara karşı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Maltepe Belediye Başkanlığı vekillerinin yaptıkları itirazları inceleyen İstanbul Bölge İdare Mahkemesince 07.06.1999 tarihinde, itirazların reddine karar verilmiştir. 22.11.1999 ve 29.02.2000 tarihlerinde de dava konusu imar planlarının iptaline karar verilmiştir. Bu kararlar Danıştay 6. Dairesince 16.05.2001 ve 15.10.2001 tarihlerinde onanarak kesinleşmiştir.

Ayrıca, Erol Korkmaz adlı kişinin başvurusu üzerine, İstanbul 2 Nolu İdare Mahkemesince 15.01.1999 gün ve 1998/843 esas sayı ile; dava konusu edilen dere ıslahı ve yol düzenlemesine ilişkin planlarla Maltepe Büyükyalı Deresi güzergahının kaydırılarak derenin ıslahı ile birlikte çevre karayolu bağlantı yolları planlanırken ilgili kurum ve kuruluşlarla yeterince koordinasyon sağlanmadan planlama yapıldığının anlaşılması karşısında hukuka uyarlık bulunmadığı gibi, uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararlara neden olabilecek nitelikteki dava konusu uygulama ve nazım imar planlarının yürütmesinin durdurulmasına, 27.10.1999 tarihinde de dava konusu imar planlarının iptaline karar verilmiştir. Bu karar Danıştay 6. Dairesince 29.03.2001 tarihinde onanarak kesinleşmiştir.

Maltepe Belediye Meclisi bu kez 04.04.2000 gün ve 28 sayı ile yine Büyükyalı deresi ve yol düzenlemesi amacıyla 1/1000 ölçekli planda tadilat yapılamasına ilişkin olarak verdiği kararda, önceki değişikliğin mahkeme kararıyla iptal edildiği ancak, mahkeme karalarının yeni planın hazırlanmasında göz önünde bulundurulmadığı hususundaki Planlama ve Harita Müdürlüğü görüşü vurgulanmıştır.

Bu karar ve plan değişikliği, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisince 01.08.2000 gün ve 437 sayı ile Plan ve İmar Müdürlüğünün değişikliği uygun görmediğine ilişen görüşüne rağmen uygun görülmüş ve sanık Ali Müfit Gürtuna tarafından Büyükşehir Belediye Başkan Vekili sıfatıyla 07.08.2000 tarihinde onaylanmıştır.

Bu karalara karşı da gerek TMMOB vekili, gerekse Erol Korkmaz adlı kişi tarafından açılan davalarda İstanbul 3. ve 4. İdare Mahkemelerince 20.02.2001 ve 06.03.2001 tarihlerinde yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.

Bunlardan 3. İdare Mahkemesinin 2001/962 ve 963 esas sayılı dosyalarında mahallinde 08.11.2001 tarihinde taraf vekilleri de hazır olduğu halde keşif yapılmış ve TEM yoluna bağlantısı yapılan köprü inşaatının, müteahhit firma elemanları ve inşaat makinaları tarafından yürütmeyi durdurma kararına karşın keşif anında halen devam ettiğinin tespit edildiği tutanağa geçirilmiştir.

Mülkiye Müfettişinin ön inceleme raporu ekinde yer alan belgelerden, Fen İşleri Daire Başkanı Şaban Erdem tarafından işi yüklenen Çakır Yapı Sanayi AŞ.ne hitaben yapılan yazışmaların incelenmesinde;

24.06.1999 gün ve 3631 sayılı yazı ile; İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 18.03.1999 gün ve 1998/773 esas sayılı kararı ile Maltepe Büyükyalı Deresi ile Sahil Yolu-E5 Bağlantı Yolu İkmal İnşaatı işine ait yürütmenin durdurulduğu, ikinci bir emre kadar çalışmaların durdurulması bildirilmiştir.

13.04.2001 gün ve 2363 sayılı yazı ile; daha önce 13.02.2001 tarihinde yazılan bir yazı ilgi tutulmak suretiyle, iş kapsamında yapılan bağlantı yolunun refüİ kısmında kalan boşluğun karşılıklı kenarlarına, Büyükyalı Deresinin viyadük altına gelen kısımlarında dere perdeleri üzerine ve trafo şalt sahası kenarından geçen kısmına can güvenliği için ivedilikle yaya korkulukları yapmaları gereği bildirilmiştir.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Fen İşleri Daire Başkanlığı Altyapı Koordinasyon Müdürlüğü, Mülkiye müfettişine hitaben yazdığı 01.05.2002 günlü yazıda; Maltepe Büyükyalı Deresi Başıbüyük-Kayışdağı Bağlantı Yolu, Yol ve Ortak Altyapı İnşaatı işinin, 20.08.1997 tarihinde ihale edilerek 17.11.1998 tarihinde geçici, 17.11.1999 tarihinde ise kesin kabulünün yapıldığını, 522 m. Büyükyalı Deresi ıslahı ile sahil yolu-TCDD Demiryolu hattı geçiş viyadüğünün keşif dahilinde kısmen inşa edilmiş olduğu; Maltepe Büyükyalı Deresi ile Sahil Yolu-E5 Bağlantı Yolu İkmal İnşaatı işinin ise 02.11.1998 tarihinde ihale edildiğini, geçici kabul tarihinin 23.11.2001 günü olup, kabulünün yapılmadığı, ancak işlemlere devam edildiği, sahil yolu-TCDD Demiryolu hattı geçiş viyadüğünün tamamlanmış olup trafiğe açılacak hale getirildiği belirtilmiştir.

Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde;

TCY. nın 240. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçu, aynı Yasanın 279. maddesi uyarınca memur sıfatına haiz olan kimsenin kasten yasada yazılı hallerden başka her ne suretle olursa olsun, görevini yasanın gösterdiği usul ve esaslardan başka surette yapması ve yasanın koyduğu usul ve şekle uymadan yapmasıdır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının başlığını taşıyan 28. maddesinin 1. fıkrasında hükmü yer almaktadır.

Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, İdare Mahkemelerince verilen kararların ilgili idarelerce en geç 30 gün içerisinde yerine getirilmesi zorunludur. Öte yandan, Anayasanın 2. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu temel ilkenin bir gereği olarak da 125 ve 138. maddelerde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, Yasama ve Yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunun bulunduğu hükme bağlanmıştır. Bu kuralların getirilme amacı, Devletin tüm etkinliklerinde hukukun egemen olması, hukuk kurallarına uygun davranılmasıdır. Hukuk kurallarına uygun davranılıp davranılmadığını belirleyecek ve davranılmamışsa uygun davranmanın ölçütünü ve yolunu gösterecek olan yargı organlarıdır.

Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında 3030 sayılı Yasanın 14. maddesinde getirilen düzenlemeye göre, gerek imar planlarının gerekse mahkeme kararlarının uygulanması Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevine girmektedir.

Somut olayda sanık, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması nedeniyle İdare Mahkemelerince verilen yürütmenin durdurulması kararlarını yerine getirmekle görevli olup, bu kararların yerine getirilmemesinden sorumludur. Bu görevini başka görevliler eliyle yürütüyor olması, yasadan kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Sanığın kararların yerine getirilmediğinden haberdar olmadığına ilişkin savunmasına itibar etmek de olanaksızdır. Çünkü, imar planı değişikliklerine ilişkin kararlar sanık tarafından da imzalanmış, bu işlemlerde İdare Mahkemesi kararları yerine getirilmediği gibi, yargı kararlarını hiçe sayan bir tutum ile uygulanmaz hale getirecek şekilde bu kararlarda açıklanan aykırılıklar giderilmeden ikinci bir değişiklik yapılmış ve bu değişiklik kararında yer verilen ve söz konusu yargı kararlarının gereğinin yerine getirilmediğine ilişkin Plan ve İmar Müdürlüğünün görüşünün bulunması rağmen aykırılık giderilmemiş olmakla, savunma dayanaksız kalmaktadır. Görevini yasanın gösterdiği usul ve esasların dışına çıkarak yapan sanığın, sabit olan bu eyleminde görevde yetkiyi kötüye suçunun öğeleri gerçekleşmiş olup, Özel Dairece cezalandırılmasına karar verilmesi isabetlidir.

Bu itibarla usul ve yasaya uygun olan Özel Daire kararının onanmasına karar verilmelidir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 30.10.2003 gün ve 11-44 sayılı hükmünün ONANMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 02.03.2004 günü oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 

 

Sinerji Mevzuat ve
İçtihat Programı