Mesajı Okuyun
Old 26-06-2007, 14:18   #4
avmurat

 
Varsayılan

Konuya ilişkin TBB Disiplin Kurulu bir olayda aşağıdaki kararı vermiş.Yasa çok açık olup diğer cevaplara katılıyorum.

Tarih - Esas No - Karar NoKonuT. 28.07.2006
E. 2006/214
K. 2006/290
* Levhaya yazılma tarihinden itibaren üç ay içinde Baro bölgesinde büro kurmak zorunluluğu
* Avukatın, levhasına yazılı bulunduğu Baro bölgesi dışında sürekli olarak avukatlık yapması yasağı
* Bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığında avukatlık


Şikayetçi Av. Bilge Ünal şikayet dilekçesinde; şikayetli avukatın eski eşi aleyhine açtığı tazminat davasında eşinin vekili olduğunu, bu davada verdiği cevap dilekçesinde, “davacı yanın nasıl olup da bunu algılayamadığını (…) ne yazık ki özel hayatı aile meslek hayatını birbirine karıştırarak mesleğini kötüye kullanmış ve meslek etiğini hiçe sayarak (…) Yasemin Turan’ın müvekkile kurduğu komplolara alet olmuştur. Kendisi avukat olan davacının bu ifadesini meslek etiğine uygun bulmadığımızı belirtmek isteriz.” şeklinde beyanda bulunduğunu, Kırklareli Barosu’na kayıtlı olmasına rağmen İstanbul adresinde çalıştığını, avukata karşı aldığı dava nedeniyle baroya bildirimde bulunmadığını belirterek şikayetçi olmuştur.

Şikayetli avukat, özel yaşamı ilgilendirmesi ve mesleki görevle ilgili olmadığından Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/2. maddesi uyarınca bildirim zorunluluğu bulunmadığını, İstanbul’da sigortalı olarak deneme süresi içinde bir başka avukat yanında çalıştığından nakil yaptırmadığını, deneme süresi sonunda başarılı olursa nakil talebinde bulunacağını ve bulunduğu savunmuş, suçsuz olduğunu bildirmiştir.

Kırklareli Barosu Yönetim Kurulu 07/10/2005 gün ve 2005/47 sayılı kararı ile Av. E. K. hakkında Av. Bilge Önal’a karşı dava takip etmesine rağmen bunu baroya bildirmediği, İstanbul’da sürekli çalışmasına rağmen, Kırklareli’de büro açmadığı ve aynı baroya kayıtlı avukat yanında çalışmadığından, Avukatlık Yasası’nın 43, 44/A ve Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/2. maddelerine aykırı davrandığından disiplin kovuşturması açılmasına karar vermiştir.

Baro Disiplin Kurulunca, “Av. Bilge Önal’a karşı tazminat davasına girmesine rağmen, baroya bildirmediği, İstanbul’da Av. Deniz Ketenci’nin yanında çalışmasına ve Kırklareli Barosu’nda kaydı bulunmasına rağmen, üç ay içinde kayıtlı bulunduğu baro bölgesinde büro açmadığı” iddialarıyla başlatılan disiplin kovuşturması sonucunda, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/2. ve Avukatlık Yasası’nın 43 üncü maddesi gereğince kınama cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

İncelenen dosya kapsamından; şikayetçi Av. Bilge Önal tarafından eşi Abdullah Ünalan aleyhine açılmış bulunan Tekirdağ 2 nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/134 sayılı davasına şikayetli avukatın davalı vekili olarak katıldığı ve durumu barosuna bildirmediği, İstanbul Barosu’nda kayıtlı Av. Deniz Ketenci yanında sigortalı avukat olarak çalışmasına rağmen kayıtlı bulunduğu baro bölgesinde bürosunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/2. maddesi; “Bir avukat başka bir avukata karşı asıl yada vekil sıfatıyla takip edeceği davayı barosuna bir yazı ile bildirir.”

Avukatlık Yasası’nın 43 üncü maddesi; “Her avukat levhaya yazıldığı tarihten itibaren üç ay içinde baro bölgesinde bir büro kurmak zorundadır.”

Avukatlık Yasası’nın 67 nci maddesi; “Bir avukat, levhasında yazılı bulunduğu baro bölgesi dışında sürekli olarak avukatlık eder veya disiplin cezasını gerektiren bir eylemde bulunursa, o yer barosu yönetim kurulu tarafından bu konuda düzenlenecek tutanak, gereken işlem yapılmak üzere, avukatın levhasında yazılı olduğu baroya bildirilir.”

Avukatlık Yasası’nın 12/c maddesi; “bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığında avukatlık yapmak” hükümlerini amirdir.

Görüldüğü üzere, bir avukat yanında ücret karşılığı sigortalı avukat olarak çalışmak yasaldır. Bu konumdaki avukatların en az ücretleri de, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde düzenlenmiştir.

Ücret karşılığı sigortalı avukat olarak çalışmak da, çalışma süreklilik unsuru taşıdığından, sigortalı avukatın o yer barosuna kaydı zorunludur. Aksini düşünmek Avukatlık Yasası’nın 43 üncü maddesini fiilen ortadan kaldırır ve Avukatlık Yasası’nın 67 nci maddesindeki yasağı uygulanmaz hale getirir.

Avukat, TBB Meslek Kuralları’nın 27/2. maddesi uyarınca “bir başka avukata karşı asil yada vekil sıfatı ile takip edeceği davayı kendi barosuna yazı ile bildirmek” yükümlülüğündedir.

Avukatlık Yasası’nın 95/1. maddesi ile Baro Yönetim Kurulu, “avukatlık onurunun ve meslek düzeninin korunmasını, mesleğin adalet amaçlarına uygun olarak, bağlılık ve onurla yapılmasını sağlamakla” genel, 97/6. madde ile Baro Başkanı, “meslek onuru ve bağımsızlığı ile ilgili işlerde kanunlar ve meslek kurallarının gereğini her türlü organlara karşı savunmak ve bu konuda doğrudan doğruya ve dolayısıyla kendisini göreve zorlayan hususları yapmakla” özel olarak görevlendirilmiştir.

Maddenin amacı, avukatla avukat ve/veya avukat ile iş sahibi arasında çıkan uyuşmazlığın baro öncülüğünde sulh yolu ile çözümlenmesi için; baronun uyuşmazlıkla ilgili bilgi edinmesini sağlamak olduğu gibi, aleyhine dava açılan avukatın davaya konu olan eylem veya işleminin baroca değerlendirilip, gerekirse resen disiplin soruşturması açılmasının sağlanmasıdır.

Görüldüğü üzere bildirimin amacı izin veya avukatı kontrol olmayıp, avukatlık onuru ve meslek düzeninin korunmasında Baro organlarını daha aktif hale getirerek, mesleki dayanışmaya zarar verecek uyuşmazlıkları gerekirse sulhen çözümlemek, avukatlık mesleğine olan saygı ve güvene uygun biçimde davranılmasını sağlamakla sorumlu kılmaktır.

11 Ağustos 1341 (1925) tarihinde yürürlüğe giren, İstanbul Barosu Dahili Nizamnamesi’nin 32 nci maddesinde, “Avukatlar gerek asaleten ve gerek vekaleten bir birleri aleyhine dava açacaklarında, en aşağı bir hafta evvel İnzibat meclisine yazı ile malumat vermeye mecburdurlar.” hükmü mevcut olup,

4 Temmuz 1938 tarihinde yürürlüğe giren 3499 Sayılı Avukatlık Yasası’nın 78/F maddesinde Baro Başkanı, “Baro azası veya avukatla müvekkil arasında tahaddüs eden ihtilafları idare meclisine intikale mahal vermeden dostane bir surette halline çalışmak”la görevlendirilmiştir. Baro Başkanına verilen bu görevin önemi, “Baro reisinin Baro azası ile bir avukat ve müvekkil arasında çıkmış olan ihtilafların İdare Meclisine intikaline hacet kalmadan dostane bir surette halline çalışması kayde şayandır. Bu suretle Baro reisinin gerek avukatlar arasında yanlış anlayış ve görüş farkları ve yahut hissi bazı sebeplerle ihtilaf manzarası arzeden hususlarda işin şüyuuna meydan vermeden halletmek sureti ile bir muslih rolü yapacağına göre, böyle bir salahiyetin reislere verilmesinin meslek menfaati bakımından büyük faide temin edeceği aşikardır (Adliye Encümeni mazbatası sahife 24).” sözleri ile belirtilmiş olup, öğretide bu görev, “şikayetlerin tetkikinde babalık rolü” olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası uygulama da bu yönde olup; Paris Barosu İç Yönetmeliği’nin 43 üncü maddesinde, “hiçbir avukat, evvelden baro başkanına haber vermeden yargıç, avukat, savcı veya diğer adalet yardımcısı hakkında, şikayet dilekçesi veremez.”, Vod Kantonu Meslek Kuralları’nın 17 nci maddesinde, “Meslektaşlar arasında ihtilaflar mümkün olduğu kadar dostça çözümlenir. Bu maksatla her iki avukat tecrübeli meslektaşlarının, Baro Başkanının ve Yönetim Kurulunun mütalaasını alır.” denilmektedir.

Bu da göstermektedir ki, tarihsel geçmişi de olan madde ile öngörülen, “takipten önce” yapılması gereken bildirimle, avukatlar arasındaki dayanışmayı temin eden etik değerlerin özenle korunması, meslektaşlarla ilgili sorunların mümkün olduğu kadar Baro bünyesinde dostça çözümlenmesi, meslek itibarının zarar görmemesi amaçlanmıştır.

TBB Meslek Kuralları’nın 4 üncü maddesi gereği, “Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmaz zorundadır. Avukat özel yaşantısında da buna özen göstermekle yükümlüdür.” Meslek itibarı “meslek vakarı” anlamındadır. Meslek itibarı “ticari itibar” değildir. Bazı mesleklerin varlığı belli bir “vakar”ın varlığına bağlıdır. Meslek vakarı “ortak manevi mamelek”tir.

Bu nedenle “dava” kavramının dar yorumu sonucu, ceza kovuşturması başlatılması amacıyla yapılan şikayet, icra takibi gibi v.s. işlemlerin ve özel yaşamla ilgili sorunların kapsam dışı kalması olanaksızdır.

Yargının kurucu unsurlarından, bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatın, Sav/Savunma/Karar bütünlüğü içinde olabildiğince meslek itibarına zarar vermemesi ve mahkemeler önüne özel ve kamusal sorunlarını götürmemesi gerekir. Çünkü, sonuçta zarar görecek olan, meslek itibarıdır.

Bu nedenlerle, şikayetli avukatın eylemi Avukatlık Yasası’nın 43 ve 67 nci, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 27/2. maddesine aykırı olmakla disiplin suçu olduğundan, Baro Disiplin Kurulunca yapılan hukuksal değerlendirme isabetli bulunmuş ve kararın onanması gerekmiştir.
Sonuç olarak, şikayetçi Av. Bilge Ünal ve şikayetli E. K.’nın itirazlarının reddine, Kırklareli Barosu Disiplin Kurulu’nun kınama cezası verilmesine ilişkin kararın onanmasına oybirliği ile karar verildi.