Mesajı Okuyun
Old 26-06-2007, 09:26   #4
HÜLYA ÖZDEMİR

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/4592

K. 2003/4836

T. 10.6.2003

• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE RÜCU DAVASI ( Araç Malikinin Sorumluluğu-İşleten Sıfatı-Kusursuz Sorumluluk )

• ARAÇ MALİKİNİN SORUMLULUĞU ( Sigorta Rücu Davası-Kusursuz Sorumluluk Bulunup Bulunmadığı-İşleten Sıfatı )

• KUSURSUZ SORUMLULUK ( Sigorta Rücu Davası-Araç Kayıt Maliki-İşleten Sıfatı )

• İŞLETEN SIFATI ( Sigorta Rücu Davası-Araç Kayıt Malikinin Sorumluluğu )

1479/m.63

2918/m.3


ÖZET : Araç malikinin 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında rücu alacağından sorumluluğu ancak, aracın diğer davalı tarafından kullanılmış olması halinde ve anılan yasanın öngördüğü, "Diğer sorumlular" kavramı kapsamında 2918 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmünde öngörülen tanım çerçevesinde işleten sıfatını haiz bulunması, bir başka anlatımla; Trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyeti ile aracı tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür. Bu esaslar çevresinde araştırma ve inceleme yapılmadan davalının olay anında üzerinde araç trafik kaydının bulunduğundan bahisle sorumluluğuna karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Davacı, trafik kazasında ölen sigortalının hak sahiplerine yapılan harcamalar üzerine uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR : 1-Davalılardan Recep İ.'in yüzüne karşı, diğer davalının ise yokluğunda verilen 24.9.2002 tarihli karar, davalılar tarafından Ergani Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemesi'ne verilen 26.9.2002 tarihli temyiz dilekçesiyle temyiz edilmiş olup, ¼ oranındaki temyiz harcı tutarı olan 74.723.000 TL de 27.9.2002 tarihli, 250079 numaralı sayman mutemedi alındısıyla yatırılmış, davalılar adına çıkarılan muhtıra ve kararı temyiz etmemiş sayılmalarına ilişkin ek karar, davalıların temyiz dilekçesi ekinde sundukları pul kullanılarak sağlanmıştır. Ayrıca temyiz etmemiş sayılmaya ilişkin kararın tarihi de asıl kararla aynı olan 24.9.2002 olarak belirtilmiştir. Sıralanan bilgiler ışığında, davalıların yasal sürede ve HUMK'nun 434. maddesindeki gereklere uygun olarak yaptıkları temyiz başvurularının, dosya içeriğiyle uyumsuz tarihler ve harç miktarından bahisle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan, davalıların temyiz etmemiş sayılmasına ilişkin ek kararın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432. maddesi uyarınca bozulmasına.
2-Hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Davalılar hakkında 1479 sayılı Yasa'nın 63. maddesine dayalı olarak açılan davada, Recep'in kusurlu araç sürücüsü, İdris'in ise araç maliki olduğu gerekçesinden hareket edilerek, davalıların bu konumları gereği tazminle sorumluluklarına hükmedilmiş, İdris'in araç maliki olarak kusursuz sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiştir.
Araç sürücüsü olduğu gerekçesiyle tazminle sorumlu tutulan Recep İz'in ceza yargılaması ve eldeki davanın yargılaması sürecinde, kaza sırasında kendisinin aracın arka kısmında uyumakta olduğunu, aracın ölen sigortalı tarafından kullanıldığını, aracın çarpma noktasına göre de ancak sürücünün ölebileceğini iddia ettiği, iddiasını kanıtlamak için tanıklar dinlettiği, hakkındaki ceza yargılamasının da kesin sonuca bağlanmayıp 4616 sayılı Yasa uyarınca işlemden kaldırıldığı gözetildiğinde, sürücü olmadığı yolundaki savunmasıyla, sunduğu kanıtların tartışılıp, değerlendirilmesi ve red nedenlerinin gerekçeli olarak belirtilmesi zorunluluğu mevcut olduğu halde, bu yöndeki kabulün gerekçeleri ortaya konulmaksızın, davalı Recep'in olay anında araç sürücüsü olarak kabul edilip tazminle sorumluluğu yoluna gidilmiş olması,
Davalı İdris'in sorumluluğunun dayanağını oluşturan, 1479 sayılı kanunun 63. maddesinin 3396 sayılı kanunla değiştirilen 2. fıkrasındaki "... araç malikine..." ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 27.03.2000 tarih ve 2001/343 E, 2002/41 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve iptal kararı 13.11.2002 gün ve 24935 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Ayrıca aracı kullanan kişinin ölen sigortalı olması halinde de, anılan kişinin olay tarihinde sürücü belgesinin bulunması nedeniyle ehliyetsiz kişiye araç kullandırma biçimindeki kusurlu eylemi oluşmayacağı gibi, Kurum sigortalısının kusurlu eylemiyle ortaya çıkan zarar halinde, 1479 sayılı Yasa'nın 63. maddesinde belirtilen üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketinden de söz etme olanağı bulunmayacaktır.
Bu durumda, araç maliki İdris İz'in 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamında rücu alacağından sorumluluğu ancak, aracın diğer davalı tarafından kullanılmış olması halinde ve anılan yasanın öngördüğü, "Diğer sorumlular" kavramı kapsamında 2918 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmünde öngörülen tanım çerçevesinde işleten sıfatını haiz bulunması, bir başka anlatımla; Trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyeti ile aracı tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işletiyor olması halinde mümkündür. Bu esaslar çevresinde araştırma ve inceleme yapılmadan davalı İdris'in olay anında üzerinde araç trafik kaydının bulunduğundan bahisle sorumluluğuna karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.06.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/5653

K. 2004/5588

T. 17.6.2004

• TRAFİK KAZASI SONUCU MALULİYET ( Bağ-Kur'un Rücuan Tazminat Talebi - İşleten Sıfatı Bulunmayan Araç Malikinin Trafik Kazasından Doğan Bağ-Kur Rücu Alacağından Sorumlu Tutulamayacağı )

• İŞLETEN SIFATI BULUNMAYAN ARAÇ MALİKİ ( Trafik Kazası Sonucu Malul Kalan Sigortalıya Bağ-Kur Tarafından Bağlanan Aylıklardan Doğan Rücu Alacağından Sorumlu Olmayacağı )

• BAĞ-KUR'UN RÜCUAN TAZMİNAT TALEBİ ( Trafik Kazası Sonucu Maluliyet Nedeniyle Yaptığı Ödemeler İçin - Araç Malikinin Trafik Kazasından Doğan Bağ-Kur Rücu Alacağından Sorumlu Tutulabilmesi İçin İşleten Sıfatının Bulunması Şartı )

• ARAÇ MALİKİNİN İŞLETEN SIFATININ BULUNMASI ŞARTI ( Trafik Kazası Sonucu Sigortalıya Bağ-Kur'ca Bağlanan Maluliyet Aylığının Rücuan Tazmini Talebi )

1479/m.63


ÖZET : Dava, trafik kazası nedeniyle yapılan ödeme ve harcamalar nedeniyle uğranılan Bağ-Kur zararının rücuan tahsili talebine ilişkindir. Araç malikleri aynı zamanda işleten iseler, Bağ-Kur rücu alacaklarından sorumludurlar. Başka bir anlatımla, işleten olmayan araç malikleri sorumlu değildirler. Somut olayda kazaya karışan aracın maliklerinin, sürücü E'ye aracı ne şekilde verdikleri ve bu kişi yönünden işletenlik kavramının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, araç maliki işleten değilse sırf araç maliki sıfatı ile sorumlu tutulamayacağı dikkate alınmadan davalılar H., A. ve K'nın sorumluluğuna karar verilmiş bulunması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
DAVA : Davacı, trafik kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan kurum zararının rücuan ödetilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi A.E. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılar E. ve Z'nin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Davalılar H., A. ve Ç. yönünden;
Dava trafik kazasında yaralanan kurum sigortalısına bağlanan gelir ile tedavi masraflarının 1479 Sayılı Yasanın 63. maddesine göre davalılardan rücuan tahsiline dairdir.
1- Mahkemece yeni kusur raporu alınmamış olup, ceza davasında davalı sürücüler E. ve Z'nin 4/8'er, sigortalının açtığı tazminat davasında ise Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi'nce düzenlenen kusur raporunda davalı sürücüler E. % 35, Z. % 65 kusurlu bulunmuştur.
Mahkeme, kararında bu raporlardan hangisine itibar ettiğini açıkça belirtmemiş ise de hükmün gerekçe kısmındaki anlatımdan tazminat davasındaki 06.12.1996 tarihli kusur raporunun esas aldığı anlaşılmış ve bu kabulünün olaya ve dosya kapsamına uygun olduğu görülmüştür.
2- Araç malikinin mirasçıları olan davalılar H., A. ve K.'nin temyiz itirazının incelemesine gelince;
Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu'nun 63. maddesidir.
Söz konusu maddede, üçüncü bir kişinin suç sayılır hareketi ile bu kanunda sayılan yardımların yapılması durumunda, kurumun bu yardımların ilk peşin değeri için araç sahiplerine ( araç sahibinin kusuru olmasa bile ) rücu edeceği hükmü öngörülmüştür. Mahkemece araç sürücüsü E. olayda % 35, römork sahibi Z'nin % 65 kusurlu olduğu kabul edildiğine göre, araç malikleri davalılar H., A. ve K. yönünden 1479 Sayılı Kanunun 63. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "... araç sahiplerine..." ibaresinin Anayasa Mahkemesi'nin 27.03.2002 tarih 2001/343 Esas - 2002/41 sayılı kararı ile Anayasaya aykin olduğuna ve iptaline karar vermesi karşısında, kanunun 63. maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması gerekir.
Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı karşısında, araç malikleri işleten sıfatlan yoksa sorumlu tutulamayacak, ancak aynı zamanda işleten iseler sorumlu tutulacaklardır. Burada değerlendirilmesi gereken husus, davalılar H., A. ve K.'nin işleten sıfatı ile sorumlu olup olamayacağına ilişkindir. Trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan kişi, aracı kendi hesabına ve geliri kendisine ait olmak üzere kullanıyor veya araçtan çıkar sağlıyor ise, hem şekli, hem de maddi anlamda işletenlik sıfatı birleşmiş olur. 2918 Sayılı Yasanın 3. maddesinde araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatı ile sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişinin işleten olduğu ancak ilgilisi tarafından başka bir kişinin aracı, kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufta bulunduğu ispat edilirse bu kişinin işleten sayılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda kazaya karışan aracın maliklerinin, sürücü E'ye aracı ne şekilde verdikleri ve bu kişi yönünden işletenlik kavramının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak, araç maliki işleten değilse sırf araç maliki sıfatı ile sorumlu tutulamayacağı dikkate alınmadan davalılar H., A. ve K'nin sorumluluğuna karar verilmiş bulunması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar H., A. ve K. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/2523

K. 2005/7915

T. 7.7.2005

• TRAFİK KAZASI SONUCU ÖLEN SİGORTALI ( İşleten Sıfatını Taşımayan Araç Maliki Trafik Kazasına Dayalı Bağ-Kur Rücu Alacağından Sorumlu Tutulamayacağı )

• İŞLETEN SIFATINI TAŞIMAYAN ARAÇ MALİKİ ( Trafik Kazasına Dayalı Bağ-Kur Rücu Alacağından Sorumlu Tutulamayacağı )

• RÜCUAN ALACAK TALEBİ ( İşleten Sıfatını Taşımayan Araç Maliki Trafik Kazasına Dayalı Bağ-Kur Rücu Alacağından Sorumlu Tutulamayacağı )

1479/m. 63

2918/m. 3


ÖZET : Davacı Bağ-Kur, trafik kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine yaptığı harcamalar nedeniyle rücuan alacak talebinde bulunmuştur. 1479 Sayılı Kanun kapsamında, araç malikleri ancak işleten sıfatını taşıyorsa trafik kazasına dayalı kurum rücu alacağından sorumludur. Yerel mahkemece açıklanan ilkeler nazara alınmadan ve eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Davacı, trafik kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan kurum zararının rücu an ödetilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı avukatı ve davalılardan D. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi E.P.A. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı kurum ile davalılardan D'nin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, 26.11.1999 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden Bağ-Kur sigortalısının hak sahiplerine davacı kurumca bağlanan aylığın ilk peşin değeri ile cenaze giderinin; davalılar E. ile İ'den kusurlu sürücüler olarak, diğer davalılar şirket ile D'den ise kazaya karışan bu araçların işleteni sıfatıyla rücuan tahsili istemine ilişkindir.
1479 Sayılı Kanunun 63. maddesinin 3396 Sayılı Kanunla değiştirilen 2. fıkrasında yer alan ".. araç maliklerine..." ibaresinin Anayasa Mahkemesinin 27.03.2000 tarihi ve 2000/343 Esas 2002/41 Karar sayılı kararıyla iptal edilmesi karşısında; araç malikinin anılan madde kapsamında kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak anılan yasanın öngördüğü "diğer sorumlular" kavramı kapsamında, 2918 Sayılı Kanunun 3. maddesi hükmünde ifadesini bulan tanım çerçevesinde işleten sıfatını haiz bulunması, bir başka anlatımla; trafik sicilinde adına kayıtlı bulunan araç üzerindeki fiili hakimiyet ile aracı, tehlikesi kendisine ait olmak üzere kendi nam ve hesabına işleten olması halinde mümkündür.
Somut olayda; hükme dayanak kılınan kusur raporunda trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücülerden 1. 6/8, E. 2/8 oranında kusurlu bulunmuştur.Dosya içeriğinde, kusurlu sürücülerden İ'nin kullandığı XX XX XXX plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davalı D. adına kayıtlı bulunduğuna ilişkin olarak Emniyet Müdürlüğünün cevabi yazısı mevcutsa da, davalı D'nin söz konusu aracı kaza tarihinden önce 04.12.1998 tarihinde noterde düzenlenen satış sözleşmesiyle İ'ye satıp devrettiğini belirterek buna ilişkin belge ve kayıtları temyiz dilekçesi ekinde sunması karşısında; bu konu üzerinde gereğince durularak sonucuna göre bu olgunun sübutu halinde; artık davalının kaza tarihi itibariyle malik konumundan kaynaklanan işleten sıfatının varlığından söz edilemeyecektir.
Yine; diğer sürücü E'nin kullandığı XX XX XXX plakalı aracın kaza tarihinde trafik sicilinde kayıtlı malikinin davalı S. Kimya Nakliyat Ltd. Şti. olması karşısında adı geçen davalının kaza tarihi itibariyle işleten sıfatını taşıyıp taşımadığı hususu, aracın ne suretle sürücü E'nin idaresinde bulunduğu, kullanımın hukuki niteliği ve süresi, aracın kullanılmasından doğan ekonomik ve manevi yararın kimin üzerinde gerçekleştiği, aracın gider ve rizikoları ile donanım-bakım ve işletme giderlerinin vergilerinin hangi tarafça üstlenildiği konulan üzerinde etraflıca durulmak suretiyle araştırılıp irdelenmelidir.
Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi; kabule göre de davada teselsül hükümlerine dayanılmasına rağmen bu çerçevede hüküm kurulmaması ve davalılardan D'nin adının gerekçeli kararın başlık kısmında hatalı yazımı usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı kurum ile davalılardan D'nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.07.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi. T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 1991/6155

K. 1992/4917

T. 9.3.1992

• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT ( İşletenin Sorumluluğu-Trafik Kaydına Göre Mücerret Malik Gözüken Şahsın Sorumlu Tutulamayacağı )

• TRAFİK KAYDINA GÖRE MALİK GÖRÜNEN ŞAHIS ( Aracın İşletilmesinden Doğan Zararlardan İşletenin Sorumlu Olacağı )

• İŞLETENİN SORUMLULUĞU ( Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat )

2918/m.85


ÖZET : Aracın işletilmesinden doğan zararlardan da ( 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesi gereğince ) işleten olarak davalı ibrahim'in sorumlu olması ve dolayısıyla trafik kaydında mücerret malik görünen ( ve aracın işletmesinde ilgisi bulunmayan ) öteki davalı Kemal'in ise sorumlu tutulmaması icabeder. DAVA : Dava dilekçesinde trafik kazasından doğan 4.027.448 lira tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan rücuan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, davalılardan Kemal vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
KARAR : Sözkonusu kazaya karışan 06 .... 2735 plaka sayılı aracın, trafik kaydına göre malikinin davalılardan Kemal ve olay tarihindeki sürücüsünün de İbrahim olduğu çekişmesizdir.
Bu aracın, olay tarihinden önce maliki olan davalı Kemal tarafından noter senediyle diğer davalı ibrahim'e mülkiyeti muhafaza kayıtlı olarak satılıp teslim edilmiş olduğu hususunda da bir uyuşmazlık yoktur.
Sözkonusu olay tarihinde anılan karşı aracın, davalı Kemal'den belirtilen şekilde devir ve teslim aldığını kabul eden öbür davalı İbrahim'in ( sürücü olarak da ) kullanımında bulunduğu gözetilirse onun işleteni olduğunun kabulü gerekir ki; esasen duruşmanın son oturumunda davacı vekilince de, davalı İbrahim'in işleten durumunda olduğu açıkça ifade edilmiştir. Davacı vekili tarafından ayrıca ileri sürüldüğü gibi mülkiyeti muhafaza kayıtlı satışa konu aracın mülkiyetinin ( saklı tutulup ) davalı ( alıcı ) İbrahime geçmemiş olması belirtilen fiili durum itibariyle onun işletenliğini olumsuz yönde etkilemez ve diğer davalı ( satıcı ) Kemal'e de işleten sıfatını kazandırmaz. Esasen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3. maddesi hükümlerinde de bu husus belirtilmiş bulunmaktadır.
Bu duruma göre, anılan aracın işletilmesinden doğan zararlardan da ( 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85. maddesi gereğince ) işleten olarak davalı İbrahim'in sorumlu olması ve dolayısıyle trafik kaydında mücerret malik görünen ( ve aracın işletilmesinde ilgisi bulunmayan ) öteki davalı Kemal'in ise sorumlu tutulmaması icabeder.
O halde; belirtilen nedenlerle, davacı tarafın sözkonusu zararından, davalılardan Kemal'in sorumlu olmayacağı gözetilerek hakkındaki davanın husumet yönünden reddi gerekirken, bu konuda yeterli gerekçe de gösterilmeksizin diğer davalı İbrahim'le birlikte onun aleyhine de hüküm kurulması doğru değildir.
Bu itibarla, yukarda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve peşin ödenen temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 9.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/9697

K. 1998/1127

T. 2.3.1998

• TAZMİNAT DAVASI ( Trafik Kazası Nedeniyle )

• TRAFİK KAZASINDAN DOĞAN TAZMİNAT DAVASI ( Trafikte Adına Kayıtlı Araç Bulunan Kişinin Mutlaka İşleten Olmaması )

• İŞLETENİN SORUMLULUĞU ( Trafikte Adına Kayıtlı Araç Bulunan Kişinin Mutlaka İşleten Olmaması )

• ARACI KENDİ HESABINA İŞLETME ( Trafikte Adına Kayıtlı Araç Bulunan Kişinin Mutlaka İşleten Olmaması )

2918/m.3


ÖZET : Davaya konu olan olayda eylem 23.9.1990'da gerçekleşmiştir. Oysa davalı zarara yol açan aracı belirtilen tarihten önce 23.3.1990'da başkasına, A. G.ye teslim etmiştir. Böylece kendisi belirtilen tarihte işleten olmaktan çıkmış bulunmaktadır. Bundan başka davacı, kayıt sahibi davalının teslime rağmen olay gününde araçla ekonomik bir ilişkisinin varlığını, diğer bir deyimle aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunu iddia ve ispat etmiş değildir. O halde davalının zarardan sorumlu tutulması için yeterli dayanak bulunmamış olması karşısında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle tazminata hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.
DAVA : Taraflar arasındaki trafik kazasından doğan tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı toplam 65.627.551 lira maddi ve manevi tazminatın 23.9.1990 olay tarihinden itibaren, yasal faiziyle birlikte davalılardan ( davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun yalnız maddi tazminat yönünden ve poliçesindeki limitle sınırlı olmak kaydıyla ) müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazla istemin reddine ilişkin hükmün süresi içinde davalı şirket adına A. B. ve davalı Ö. G. avukatı taraflarından temyiz edilmesi üzerine, tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalılardan Ö. G.nin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davalı şirketin temyizine gelince; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 3. maddesi hükmüne göre, başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerinde fıili tasarrufu bulunduğunu ispat edemediği takdirde, kayda göre araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet ve rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi; işletendir. Aynı kanunun 85. maddesi hükmüne göre ise bir motorlu aracın işletilmesinden doğan zarardan o aracın işleteni sorumlu olur. O halde trafikte adına bir araç kayıtlı olan kişi mutlaka onun işleteni sayılamaz.
Davaya konu olan olayda eylem 23.9.1990'da gerçekleşmiştir. Oysa davalı zarara yol açan aracı belirtilen tarihten önce 23.3.1990'da başkasına, A. G.ye teslim etmiştir. Böylece kendisi belirtilen tarihte işleten olmaktan çıkmış bulunmaktadır. Bundan başka davacı, kayıt sahibi davalının teslime rağmen olay gününde araçla ekonomik bir ilişkisinin varlığını, diğer bir deyimle aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerinde fıili tasarrufu bulunduğunu iddia ve ispat etmiş değildir. O halde davalının zarardan sorumlu tutulması için yeterli dayanak bulunmamış olması karşısında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle tazminata hükmedilmiş olması bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 2 ) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı şirket yararına BOZULMASINA, öteki davalı Ö. G.nin temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddiyle bu davalıya ilişkin hüküm bölümünün ONANMASINA ve onama harcının temyiz eden davalı Ö. G.ye yükletilmesine ve davalı Ö. Nakliyat Tic. Şirketi'nden peşin alınan harcın istek . halinde geri verilmesine 2.3.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi. T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1998/19–363

K. 1998/357

T. 27.5.1998

• HUSUMET ( İşletenin tesbiti )

• İŞLETENİN TESBİTİ ( İsbat külfeti )

• İSBAT KÜLFETİ ( İşletenin tesbiti )

• FİNANSAL KİRALAMA ( İşletenin tesbiti )

• MEŞRUHATLI DAVETİYE ( Gereğinin yerine getirilmemesi )

743/m.6

2918/m.2,85

3226/m.4,13

1086/m.38

ÖZET : Araç işleten sıfatı ile aleyhine dava açılan Halk Finansal Kiralama A.Ş. aracı 3226 sayılı Kanun çerçevesinde Konukbekler Belediye Başkanlığı’na kiraladığını bu sebeple işletenin kendisi olmayıp Belediye Başkanlığı olduğunu, kendisine husumet düşmeyeceğini iddia etmiş ise de; verilen kesin süre içerisinde ve yargılama aşamalarında iddiasını isbata yönelik kanıtı sunmadığından, doğan zararı tazmin ile mükellef tutulmasında bir isabetsizlik yoktur.
DAVA ve KARAR:
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 4.7.1996 gün ve 1996/312 E641 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Halk Finansal Kiralama A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 11.3.1997 gün ve 1996/9461 – 1997/2436 sayılı ilamı:
( … Davacı idare vekili, davalılardan Halk Finansal Kiralama A.Ş.’ne ait aracın diğer davalı Nizamettin Yaman yönetiminde iken müvekkili idareye ait direk ve kasaya vermiş olduğu zarar bedelini talep etmiştir. Davalı Halk Finansal Kiralama A.Ş. vekili kazaya karışan aracın Beyoğlu 19. Noterliğinden düzenlenen 24.9.1992 tarih ve 32719 yevmiye nolu finansal kiralama sözleşmesiyle 4 yıl Konukbekler Belediye Başkanlığı’na kiralandığını, aracın işleteninin anılan belediye olduğunu bildirerek davanın husumet nedeniyle reddini istemiştir. Mahkemece davalının bu savunmasına karşın herhangi bir belge ibraz etmediğinden bahisle davalıya meşruhatlı davetiye çıkarıldığını, buna rağmen cevap verilmediğini bildirerek bu davalı yönünden de davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalının Finansal Kiralama Kuruluşu olduğu ve husumet itirazının mahkemece her safhada gözetilmesi gerektiği üzerinde durulmadan yazılı gerekçeyle hükmün tesisinde isabet görülmemiştir… ) gerekçesiyle bozularak Dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, araçta meydana gelen hasarın tazmini istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalılardan Halk Finansal Kiralama A.Ş.’ye ait diğer davalı Nizamettin Yaman yönetimindeki 34 RBM 04 plakalı kamyonun davacı kuruluşa ait direk ve kablolara çarparak hasar verdiğini ileri sürerek 9.880.123., TL. tazminatın olay tarihinden reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı Halk Finansal Kiralama A.Ş. vekili 34 RBM 04 plakalı aracın 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu çerçevesinde Beyoğlu 19. Noterliğinin 24.9.1992 tarih ve 32719 Y. nolu Finansal kiralama sözleşmesi ile Konukbekler Belediye Başkanlığı’na 4 yıl süreli kiralandığı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2 ve 85. maddeleri gereğince aracın işleteninin davalı Halk Finansal Kiralama A.Ş. olmayıp, Konukbekler Belediye Başkanlığı olduğunu savunmuş, davanın husumet yönünden reddini istemiştir. Davalı Finansal Kiralama şirketi vekili yargılamaya katılmamış, dava yokluğunda yürütülmüş; davalı vekili savunması doğrultusunda herhangi bir delil ve belgede ibraz etmemiştir.
Mahkemece 9.5.1996 günlü ara kararı ile davalı Finansal Kiralama A.Ş.’den finansal kiralama sözleşmesini kanıtlayacak delillerini en geç ertesi celseye kadar bildirmesi, aksi halde tüm iddialarından vazgeçmiş sayılacağına karar vermiş, davalı vekiline meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine karşın davalı vekili husumet konusundaki delillerini bildirmemiş, noter tastik masrafının 5 – 6 milyon TL. olduğunu bildirerek, varlığını iddia ettiği Finansal Kiralama sözleşmesini ibraz etmemiştir. Dahası bozma kararından sonra dahi sözleşmenin tamamını mahkemye vermemiştir.
Mahkemece, husumet konusu araştırılmış, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Şube Müdürlüğü’nden 34 RBM 04 plakalı vasıtanın Halk Finansal Kiralama A.Ş. adına kayıtlı olduğu bildirilmiştir. Medeni Kanun’un 6. maddesi uyarınca kural olarak iki taraftan her biri iddiasını isbatla yükümlüdür. Davalı savunmasını isbata yarar delilini bildirme olanak ve imkanlarına rağmen bir bildirimde bulunmamıştır. Aracın işleteninin davalı Finansal Kiralama şirketi olduğunu kanıtlar doYa da yeterli delilde bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece yapılabilecek başka bir usuli işlem kalmadığı açıktır. O nedenle Mahkemenin husumete yönelik direnmesi yerindedir ve onanması gerekmiştir.
Nevar ki, tazminatın kapsamı dairesince denetlenmediğinden bu hususun incelenmesi için Dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının ( ONANMASINA ), tazminat kapsamının denetlenmesi için Dosyanın 19. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, oybirliği ile karar verildi.