Mesajı Okuyun
Old 18-06-2007, 21:56   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

  • ÖZET
  • Dere yatakları aktif dere durumunda değilse, imar ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılabilir.
  • Hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmaması , kadastro tespit tutanağının düzenlenip,sınırlandırmaya tabi olup olmamasına bağlıdır.
  • 1989 yılında açılıp başvuruya bırakılan dava niza ( çekişme) sayılır.
  • Başvuruya bırakmada üç aylık sürenin bitiminden itibaren dava derdest olmaktan çıkar.
  • Üç aylık sürenin bitiminden itibaren 20 yıllık süre yeniden işlemeye başlar.
1. Dere yataklarının Kadastro K. 14 , 17 , TMK 713 /1 maddesi uyarınca kazandırıcı zaman aşımı ve imar ihya nedeniyle kazanılması ve kişi adına tescili mümkündür. Fakat taşınmaz kuru dere yatağı niteliğinde değilse, aktif dere durumunda ise , örneğin fiilen dere ve çay niteliğinde ise yahut yağmur ve kara suları bu yataktan akıyor olsa dahi , yataklık niteliğini kaybettiğinden devletin hüküm ve tasarrufu niteliğini alır, o zaman zilyetlikle kazanılamaz.

2. Dere
yatağının kadastro tespit tutanağının düzenlenip düzenlenmediği veya sınırlandırmaya tabi olup olmadığı araştırılır. Tespit tutanağı düzenlenmeyip tespit dışı bırakılmışsa, kadastro kesinleşmediği için kadastrodan önceki süreler de dikkate alınır. Fakat tutanak düzenlenmişse veya sınırlandırma yapılmışsa 12/3 maddedeki 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi tutulur ve kadastrodan önceki zilyetlik süresinden yararlanılamaz. Bu takdirde kadastrodan sonraki imar ihya ve 20 yıllık zilyetlik süresi aranır.

3. 1989 yılında açılan tescil davası
" niza " sayılır. 8.HD. eski içtihatında zilyedin kendisinin açtığı davanın zamanaşımını kesmeyeceği , ancak hazine tarafından zilyet aleyhine açılıp başarı ile sonuçlanan dava kabul edilmiş iken, Yargıtay İç.Brl.Genel Kurulu 19.01.2007 T. 1/1 sayılı kararında sürpriz bir çıkış yaparak, " ayrık bir durum öngörülmediğinden z ilyet tarafından hazine aleyhine açılan dava ile ve hazinenin bu davaya karşı koyması ile nizanın doğacağı ve bu davaya ait ret kararının kesinleşmesinden itibaren yeniden 20 yıllık sürenin başlayacağını " kabul etmiştir.

4. " D
avanın açılmamış sayılma kararı temyizi kabil bir karar ise de derdestlik yönünden kararın kesinleşmesini aramaya gerek yoktur. Derdestlik, dosyasının işlemden kaldırılması tarihinden itibaren üç aylık süre ile sınırlı olmalıdır. Bu süre hak düşürücü süredir. Ancak davanın açılmamış sayılmasını gerektiren şartların doğumu ile dava kendiliğinden ortadan kalkar ve derdest olmaktan çıkar. ( 9.HD. 04.12.2000 T. 2000? 19257 E. 18054 K.) "Davanın açılmamış sayılmasında kural budur. Eski dava üç aylık sürenin bitiminden itibaren derdest sayılmaz. Fakat yenilenen 20 yıllık süre üç aylık sürenin bitimi tarihinden itibaren yeniden başlar. Diye düşünüyorum.
Saygılarımla.