maruz görün (tahminimce hızlı yazarken harf hatası yapılmış ancak yine de yazayım dedim.)
mazur görmek: kusura bakmamak, hoş görmek, bağışlamak, affetmek:
"Büyük işler deruhte etmemiş insanların, bu husustaki tereddütlerini mazur görmelidir."- Atatürk.
maruz:
1 . Bir olayın, bir durumun etkisinde veya karşısında bulunan:
"Herkes, her an müthiş bir tehlikeye maruzdur."- P. Safa.
2 . eskimiş Arz edilen, sunulan, verilen.
maruz kalmak:bir olay veya bir durumla karşı karşıya olmak:
"Taraf taraf işgallere, istilalara maruz kaldık."- Y. K. Karaosmanoğlu.
http://www.tdk.gov.tr