|
Bu sabah dev bir ahtapot gibi dolanır yokluğun mısralarıma
Bu sabah sevgilim,
hiç olmadığım kadar seninleyim ve
sensizim.
Varlığın damarlarımda,
yokluğun düşerken masamdaki kağıdın beyaz sayfalarına,
ard arda sıralanır hasret,
sabırsızca,
boynuma dolanan dev bir ahtapot gibi sarılarak,
vahşi ve güçlü bir kol gibi yokluğun,
sarar beynimi avını yakalamışcasına...
Kurtluşu yoktur hasretinin
alacağını alır,uykusuzluklarda,
ve sefasını sürerek gelibiyetin,
çeker gider ardına bakmadan,
öylesine fütürsüzce ve rahat...
Bu sabah sevgilim,
hiç olmadığı kadar,
korkakım,
ve bir o kadar da cesaretli,
sensizlikten korkarak açarken sana yüreğimi,
sevginden emin,
ılık meltemler serinletir iliklerimi...
Bu sabah sevgilim,
ısmarlama zamanlardan uzak,
hiç olmadığı kadar,
millerce uzakım takvim sayfalarından ve kendimden,
okyanus mavisi bulutlar üzerimde,
sararken gümüş renkli yapraklar,
bastığım her yeri,
iklimler alabora,
mevsimler sarmaş dolaş,
yüreğimin bir yarısı yaz,
diğer yarısında kara kıştan kalma bir ayaz,
bir yanar bir donarım,
işte böyle,
kendime bile veremediğim sevdanın hesaplarında,
bu sabah sevgilim,
bu sabah,
senden kaçtığım her an,
sana yakalanırım...
|