Mesajı Okuyun
Old 29-05-2007, 13:34   #3
Av. Dr. V. SEVEN

 
Varsayılan

Olayınızdan anlaşılan yük sahibi, taşıma rizikolarına karşı yükü sigorta ettirmiş, yükün kaza sonucunda zarar görmesi nedeniyle yük sahibine tazminat ödeyen sigortacı TTK m. 1361’e göre yük sahibinin halefi olarak sizin müvekkilinizden (araç ruhsatında adı yazılı olduğu için) talepte bulunmaktadır.

Bu durumda ilk olarak belirtilmesi gereken bu davanın sigortacının halefiyetine dayanan bir rücû davası olmasıdır. Bu nedenle dava konusu bakımından davacının sıfatının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gereklidir. Çünkü, davacı, rücu davalarında diğer davalardan farklı olarak, her şeyden önce asıl alacaklıya bir ödemede bulunduğunu ve onun halefi sıfatıyla dava açma hakkının doğduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı, istinat etmek istediği şartların, bir hak elde etmek istediği hukuki zeminin oluştuğunu ispat edemediği taktirde diğer hususların ispatına gerek olmaksızın davası reddedilecektir.

Sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vaki zararlardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder (TTK m. 1361). İşte sigortacının bu halef sıfatına dayanarak, taşıyıcı veya diğer kişiler aleyhine yük ziya ve hasarından dolayı dava açması durumunda, ilk önce halefiyetin sigorta hukukuna ilişkin koşullarını ispatlaması gerekmektedir. Bunun için de, geçerli bir sigorta sözleşmesinin varlığını ve bu sözleşme uyarınca sigortalıya ödeme yaptığının ispatlanması gerekmektedir.

İkinci olarak sigorta şirketi, sigorta ettiren kimsenin vaki zararlardan dolayı üçüncü şahıslara (müvekkilinize) karşı dava hakkının kaynağını belirtmesi gerekecektir. İhtimaller;

a.Zarar gören üçüncü kişi (yük sahibi/sigortalı) ile müvekkiliniz arasında taşıma sözleşmesinin şartları (ücret unsuru yok) oluşmadığından (TTK m. 762 vd.) sigorta şirketi taşıma sözleşmesi hükümlerine dayanamayacaktır.

TTK m. 762 - Taşıyıcı, ücret mukabilinde yolcu ve eşya (Yük) taşıma işlerini üzerine alan kimsedir.


b. İşleten kavramına dayanarak talepte bulunacaktır. Bu durumda müvekkilinizin aracı ariyet olarak verdiğini ve bu ariyet alan kişinin işleten sıfatına sahip olduğunu ispat etmeye çalışarak sorumluluktan kurtulmayı deneyebilirsiniz. Araçta taşınan yük zarar gördüğünden, tehlike sorumluluğu değil, genel hüküm olan BK m. 41 vd. uygulama alanı bulacaktır.

KTK m. 3 İşleten : Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.

KTK m. 87 - Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise veya motorlu araç, yaralanan veya ölen kişiye hatır için karşılıksız verilmiş bulunuyorsa, işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu ve motorlu aracın maliki ile işleteni arasındaki ilişkide araca gelen zararlardan dolayı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.

Zarar görenin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında araçta taşınan eşyanın uğradığı zararlardan dolayı işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin sorumluluğu da genel hükümlere tabidir.

Borçlar Kanunu m. 299 - Ariyet, bir akittirki onunla ariyet veren, bir şeyin bedava kullanılmasını ariyet alana bırakmak ve alan dahi o şeyin kullandıktan sonra geri vermekle mükellef olur.