Mesajı Okuyun
Old 11-05-2007, 12:46   #21
Av.Özgür Özlem Öngel

 
Varsayılan

Mahkemelerin varlığı ve devamlılığı konusunda sanırım biraz sudaki balık gibiyiz. "Sudan" çıkana kadar bağımsız bir mahkemenin ne demek olduğunu bilmiyoruz. Irak'ın haline bir bakın... Bir Irak vatandaşı olsaydınız; sizi yargılayan mahkeme ve hakime saygı duymayabilirdiniz, yapılan yanlışlıklara tahammül edemeyebilirdiniz... Ama söz konusu olan kendi mahkemenizin yanlışlıkları olunca, sırf "kendi" mahkemeniz olduğundan bile bence saygıyı hak ediyor.
Yargılama faaliyetine karşı saygı ve tutum hakimin şahsına karşı saygı ve tutumla karıştırılmamalı.
Israrla belirtirim ki biz avukatlar da mesleki faaliyetlerimiz esnasında gerek yargı organlarından, gerekse müvekkillerden saygı görmek istiyorsak, duruşma salonlarında ortaya çıkan bu tür durumlarda daha "serinkanlı" düşünmeliyiz.
Hukuk fakültesinde bir hocam hep derdi: "hukuka ilişkin meselelerde sizin söylediklerinizle, yoldan geçen herhangi bir vatandaşın söyleyebilecekleri arasında bir fark olmalı". Buradan bakınca, "hoş değil", "abartılı", "iyi yapmış" gibi değerlendirmeler yetersiz kalıyor gibi.
Duruşmalar sırasında hakimlerin doğru olmayan tavırlarına hepimiz şahit oluyoruz. Cüppe giymeyen savcılar, kravatsız hakimler, duruşma sırasında tespih sallayanlar... Ama bunların hiçbiri, yargılama sırasında heyete bağırmaya, ses yükseltmeye gerekçe gösterilemez.
Olaya gelince, "ayıp, ayıp" diye bağırmak slogan atmak demek değil. Asıl önemli olan tutuklamayı gerektiren bir neden de yok aslında. Hoş, aranızda mahkemelerin hangi ölçüte göre tutuklama kararına bilen varsa n'olur bana anlatsın!
...