Mesajı Okuyun
Old 03-05-2007, 04:58   #3
Heybe Hukuk

 
Varsayılan

Kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takibinde, vadesi henüz gelmemiş olan senedin takibe konulmuş olmasına ilişkin itirazınız (takibin iptali talebiniz), şikayet niteliğindedir ve ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde İcra Mahkemesine başvurmanız gerekir.


Siz, mal beyanında bulunmamaktan dolayı müvekkiliniz hakkında verilen hükmün kesinleştiğinizi söylediğinize göre bu takibe ilişkin itiraz hakkınızı süre yönünden kaçırdığınızı düşünüyorum.


İİK'nun 353. maddesi uyarınca "İcra mahkemesinin bu bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği hükümlerle ilgili olarak 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanır."


CMK'nun 311. maddesi uyarınca Yargılanmanın hükümlü lehine yenilenmesi nedenleri arasında "
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa." hükmü de vardır.


Ancak benim yorumum şöyledir;
CMK'nun 311. maddesinde yeralan ve yukarıda alıntı yaptığım e fıkrası, durumunuza uygun değildir. Zira somut olayda müvekkiliniz yasal süresi içerisinde yasal yükümlülüğünü getirmemiştir. Dolayısıyla da ortada sonradan müvekkiliniz lehine ortaya çıkmış herhangi bir durum yoktur. Bu endenle de ben yargılanmanın yenilenmesi yoluna başvuramayacağınızı düşünüyorum.


Ayrıca mal beyanında bulunmamanın tamamen kamu düzeni ile ilgili olduğu ve borcun ödettirilmesinden ziyade, vatandaşın kanunlarca kendisine yüklenilen sorumlulukları yerine getirmesinin tazyiki amacını taşıdığına inanıyorum. Bu inancıma uygun karar ararken bakın aşağıdaki kararı buldum;


T.C. YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
Esas: 2002/17-298
Karar: 2002/2
Karar Tarihi: 22.01.2002
ÖZET:Bu suç ile korunmak istenen hukuki yarar borcun ödenmesi olmayıp, yasa hükmüne uyulmasının sağlanması suretiyle, cebri icranın etkin bir şekilde yürütülmesine ilişkin kamu otoritesidir. Belirtilen suçun yalnızca sözleşmeden kaynaklanan bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi ile ilgili bulunmadığından, Anayasanın 38. maddesinin 9. fıkrası ile getirilen yasak kapsamında değerlendirilmesi olanaklı değildir.
(765 S. K. m. 2/2, 59) (2004 S. K. m. 74, 75, 337) (2709 S. K. m. 38/9)


Netice itibari ile bence Yargılamanın Yenilenmesi yoluna başvuramazsınız. Müvekkiliniz bence bu cezanın infazından kaçınamaz. Çünkü aslen mal beyanında bulunmama suçu şekli bir suçtur ve bağlı olduğu icra takibine dayanak borçla ve bu borcun sıhhati ile alakalı değildir.


Bence, öncelikle alacaklı vekili ile görüşün ve feragat etmeleri hususunda bir ricada bulunun. Müvekkilinizin görüşü, borç miktarı ve müvekkilinizin ödeme gücü gibi unsurları değerlendirip, alacaklı tarafa bir teminat verilip, haricen bir anlaşma yapılıp, feragat sağlanabilir belki.


Ayrıca İİK'nun 71. maddesi uyarınca İcra Mahkemesinden icranın geri bırakılmasını (vade tarihine kadar) talep edebilirsiniz diye düşünüyorum. Ancak bu yöntem müvekkilinizi cezanın infazından kurtarmaz.


Kolay gelsin...