Mesajı Okuyun
Old 26-04-2007, 10:38   #6
Bahadır Turan DURMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan nefise
İlgili belediyenin yaklaşık 10 sene önce yapmış bulunduğu bedelsiz ve usulsüz kamulaştırma işlemine karşılık; idare mahkemesinin encümen kararının iptaline dair vermiş olduğu karara karşın kamulaştırma şerhinin kaldırılmaması üzerine, kamulaştırma şerhinin kaldırılması talebiyle açılan davada idare mahkemesince yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir bulunmaktadır. Bu karara rağmen ve bu karardan sonra yeni bir encümen kararı ile yeni bir kamulaştırma işlemi tesis edilmiş bulunmaktadır....

(Konu hakkında detaylı bilgi için http://www.turkhukuksitesi.com/makale_345.htm)


Nefise Hn.

Öncelikle belirtmek gerekirse bu konu IYUK 28. maddesini ilgilendirmektedir. 28. madde yargı kararlarının uygulanması başlığını taşır. Ancak sorun her zaman kararın nasıl uygulanacağı hususunda veya kararın uygulamasının nasıl dolanılacağı konusunda ortaya çıkar. Uygulamama işlemi 4'e ayrılır

1 - Geç uygulama (Adem-i infaz)
2 - Gereği gibi uygulamama
3 - Biçimsel uygulama
4 - Hiç uygulamama

Fakat yukarıda sayılan 4 halden hangisine girerse girsin, yargı kararının uygulanmaması sonuçları ile karşılaşılır. Bahsettiğiniz olay, hiç uygulamama ile biçimsel uygulama başlıklarına uymakta.
Kamulaştırma işleminin temel işlemi encümen kararı iptal edildikten sonra encümen kararına bağlı olarak tesis edilmiş bütün işlemler bütün hüküm ve sonuçları ile ortadan kalkar. Tabi bu ortadan kalkma somut olaydaki gibi teorik anlamda olabilir. Teoriden pratiğe geçirme yükümü, davada davalı olan belediyenindir. Eğer Belediye iptal edilen işleme bağlı olarak inşa edilen bütün işlemleri sonuçları ile beraber ortadan kaldırmıyorsa YARGI KARARINI UYGULAMIYOR demektir. Bunun sonuçları ise IYUK 28/4 ve TCK 257 dir.Bunlardan başkada uygulatmaya yönelik yapabileceğiniz bir şey yok.

İkinci durum ise iptal edilen kamulaştırma ve kamulaştırma şerhinin kaldırılmaması sonrasında alınan YD sonrasında encümenin tekrar kamulaştırma kararı alması. Öncelikle belirtmek gerekirse sonradan alınan kamulaştırma kararı yargı kararının uygulanmamasına yönelik bir işlemdir. Uygulamada bu tür işlemlere genelde memur atamalarında rastlanır. Yargı kararı ile görevine iade edilen memur, 3 gün sonra başka bir göreve atanır ve durum bu şekilde devam eder. Bu duruma BİÇİMSEL UYGULAMA denir. Biçimsel uygulama hali, yargı kararını hiç uygulamama hali ile eşdeğerdir. Yani yine IYUK 28/4 ve TCK 257.
Diğer bir değişle yargı kararını uygulatmak için uygulayacağız yöntemler nelerdir diye açıklayacak olursak;
1 - Uygulamayan kamu görevlisi aleyhine adli yargıda maddi ve manevi tazminat davası
2 - Yada yargı kararını uygulaması gereken tüzel kişilik aleyhine İdari yargıda maddi ve manevi tazminat davası
3 - Ve bunlarla beraber yargı kararını uygulamayan kamu görevlileri aleyhine savcılığa suç duyurusu

Örnekler ve İçtihatlar

Yargı kararlarının uygulanmaması durumunu, yargı kararını gereği gibi uygulamayanlar için Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2000/4061E ve 2000/4252K sayılı ilamında;
Anayasamız hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiştir. Yargı kararlarının, yasama ve yürütme organlarıyla yönetimi bağladığını, bu organların ve yönetimin yargı kararlarını hiçbir biçimde değiştiremeyeceklerini ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceklerini vurgulamıştır (md 138/son). Uygulamada yargı kararlarını yerine getirmeyenlerin suç işledikleri, tazminatla sorumlu oldukları kabul edilmektedir. Bu durumda kararı uygulamak durumunda olanların kararın eksikliğini veya yanlışlığını tartışma yetkileri bulunmadığı gibi, bu kararları eksik uygulamaları, uygulamış gibi görünmeleri de mümkün değildir. Kararın 30 gün içinde uygulanmamış olması ŞAHSİ sorumluluk için yeter sayılmaktadır.”


Yargıtay 02.02.2005 tarih 2001/2787E ve 2005/522K sayılı ilamında;
“Davacının personel ve eğitim dairesi başkanı olarak görev yapmakta iken iki kez başka görevlere atandığı ve geçici olarak görevlendirildiği, bu işlemlerin iptali istemiyle açtığı davalarda verilen kararlar üzerine eski görevine döndürüldükten sonra, hakkında gerekçesiz olarak yeni işlemler kurulduğu göz önüne alındığında, söz konusu işlemlerle yargı kararlarını etkisi bırakma amacı güdüldüğü sonucuna varıldığından yargı karalarının biçimsel olarak uygulanması sureti ile oluşan ağır hizmet kusuru nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuksal isabet bulunmamaktadır.”


Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 05.11.2001 tarih 2001/6426E. ve 2001/1072K sayılı ilamında;
Davacı Konya İl Milli Eğitim Müdürü olup, geçici görevlendirmelerle Ankara’da görevlendirilmiş, açılan yürütmenin durdurulması ve iptal istemli idari davalar sonucu tekrar eski görevine iade edilmiştir. İdari yargı kararlarına rağmen davacının birden fazla aynı şekilde görevlendirilmesi yargı kararlarının etkisizleştirilmesine yönelik bir haksız eylemdir.”


Benzer olarak Danıştay 2. Dairesi 12.11.2002 tarih ve 2002/790E. ve 2002/3784K sayılı kararında;
“…idarenin mahkeme kararlarını şeklen uygulayarak tesis edilen göreve iade işlemlerinin kısa süre sonra tekrar geçici olarak görevden alma işlemleri tesis edilerek yargı kararlarının hukuksal sonuçlarının etkisiz bırakılmasının amaçlandığı dosyada bulunan bilgi ve belgelerden anlaşıldığından adı geçene ait geçici görev onaylarında imzası bulunan…’un eylemine uyan TCK(eski) 228. maddesi uyarınca lüzumu muhakemesine, yargılamasının … Asliye Ceza Mahkemesinde yapılmasına…”



Konu ile ilgili bir kısım Yargıtay içtihadından bölüm sunmak, konuya açıklık getirmesi açısından yararlı olacaktır:
"...Ülkemiz Anayasası erklerin eşitliği ilkesiyle birlikte hukukun üstünlüğüne bağlı devlet anlayışını da benimsemiş, bunun sonucu olarak da, Anayasa yargısı ile, yasama organının, idari yargı ile yürütmenin ve idarenin işlemlerinin hukuk dışına çıkmasını önlemek istemiştir. TC Anayasasının 125/1. madde ve fıkrası "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır" kuralını, 138/son madde ve fıkrası "Yasama ve yürütme organları ile idare mahkemesi kararlarına uymak zorundadır, bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez" buyurucu kuralını, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 28/1 madde ve fıkrası ; "Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare gecikmeksizin işlem tesis etmeye eylemde bulunmaya mecburdur Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez" buyurucu kuralını getirmişlerdir
Tüm bu kurallar, hukuk devleti olmanın bir gereği olarak, yargı kararlarının etkinliğini sağlamayı, keyfiliği önlemeyi, hukukun üstünlüğü kavramının kurumsal alandan, yaşamsal alana geçirilmesini, kuşkusuz, bir gün bunları hiçe saymaya kalkışanların dahi sığınağı olacak ve devletin temeli olan adaletin sağlanmasını amaçlayan kurallardır

Yargı kararlarına görevlilerin uymamasının; kişilerin haklarının çiğnenmesi bir yana, devlete olan güveni, adalete inancı sarsacağı düşüncesi yasa koyucuya düzenleme yapma zorunluluğu hissettirmiştir. Yargı kararları, gereklerinin yapılması ve yerine getirilmesi zorunlu, etkin, geçişli işlemlerdir. BUNUN TERSİNİ DÜŞÜNMEK VE UYGULAMAK. YARGI KARARLARINI HİÇLEMEK VE DOLAYISIYLA DEVLETİ HUKUK DIŞINA YA DA ÜSTÜNE ÇIKARMAK DEMEKTİR. BÖYLE BİR DEVLET İSE, ARTIK HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE BAĞLI BİR DEVLET DEĞİL, DEVLETİN HUKUKA ÜSTÜNLÜĞÜNU SAĞLAMIŞ, GÜCÜNÜN SINIRLARI BELLİ OLMAYAN KEYFİ DEVLETİR (vurgu öze aittir). Hiçbir demokratik ülkede anayasal(Hukuksal düzen buna izin vermemiştir" YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ , 23.01.2003 tarih, 2002/23E, 2003/4K)



Yargıtay 4. HD 02.02.2005 tarih 2001/2787E ve 2005/522K sayılı ilamında;
“Davacının personel ve eğitim dairesi başkanı olarak görev yapmakta iken iki kez başka görevlere atandığı ve geçici olarak görevlendirildiği, bu işlemlerin iptali istemiyle açtığı davalarda verilen kararlar üzerine eski görevine döndürüldükten sonra, hakkında gerekçesiz olarak yeni işlemler kurulduğu göz önüne alındığında, söz konusu işlemlerle yargı kararlarını etkisi bırakma amacı güdüldüğü sonucuna varıldığından yargı karalarının biçimsel olarak uygulanması sureti ile oluşan ağır hizmet kusuru nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuksal isabet bulunmamaktadır.”


Danıştay 5. Dairesi 02.02.2005 tarih 2001/2787E. ve 2005/522K. sayılı kararı
Davacının Personel ve Eğitim Dairesi Başkanı olarak görev yapmakta iken iki kez başka görevlere atandığı ve geçici olarak görevlendirildiği, bu işlemlerin iptali istemiyle açtığı davalarda verilen kararlar üzerine eski görevine döndürüldükten sonra, hakkında gerekçesiz olarak yeni işlemler kuruldu göz önüne alındığında, söz konusu işlemlerle yargı kararlarını etkisiz bırakma amacı güdüldüğü sonucuna varıldığından yargı kararlarının biçimsel olarak uygulanması suretiyle oluşan ağır hizmet kusuru nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuk isabet bulunmamaktadır.



Benzer olarak Danıştay 2. Dairesi 12.11.2002 tarih ve 2002/790E. ve 2002/3784K sayılı kararında;
“…idarenin mahkeme kararlarını şeklen uygulayarak tesis edilen göreve iade işlemlerinin kısa süre sonra tekrar geçici olarak görevden alma işlemleri tesis edilerek yargı kararlarının hukuksal sonuçlarının etkisiz bırakılmasının amaçlandığı dosyada bulunan bilgi ve belgelerden anlaşıldığından adı geçene ait geçici görev onaylarında imzası bulunan…’un eylemine uyan TCK(eski) 228. maddesi uyarınca lüzumu muhakemesine, yargılamasının … Asliye Ceza Mahkemesinde yapılmasına…”