Konu: tapu iptali
Mesajı Okuyun
Old 25-04-2007, 15:45   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın Tuğbabal, ekteki karar olayınız açısından daha kapsayıcı görünüyor. 12. madde açısından yapılabilecek birşey yok kanımızca. Satış ve zilyetlik olguları üzerinde durmanız daha sonuç alıcı olabilir. Tekrardan iyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
8.Hukuk Dairesi

Esas: 2003/4469
Karar: 2003/5124
Karar Tarihi: 08.07.2003

ÖZET: 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33/son fıkrası <bu kanunun zilyede tanıdığı haklar, kadastrosuna başlanan bölgede zilyedin leh ve aleyhine açılan davalarda iddia ve def'i olarak ileri sürülebilir,> denildiğine göre bölgeye kadastronun girmesi ile zilyet lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerinin uygulanacağını öngörmüştür. Harici satış senedine karşı yapılan itirazdan dönüldüğüne göre, bizzat muris Mustafa oğlu Sıtkı ve alıcı Halit tarafından imzalanan harici satış senedine hukuken değer vermek gerekir. Söz konusu senet HUMK. nun 297. maddesi hükmüne uygun olarak düzenlenmiştir.

(3402 S. K. m. 13) (4721 S. K. m. 713) (1086 S. K. m. 297)

Dava: Davacı-davalı Halit ile davalılar- davacılar Kemal ve müşterekleri, davalı makbule aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair N. 1. Asliye Hukuk Hâkimliğinden verilen 27.11.2002 gün ve 208-611 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı-davalı Halit vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.04.2003 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden Halit vekili geldi. Tebligata rağmen başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı-karşı davalı Halil vekili, dava konusu A. köyü 2 ada 20 nolu parseli davalıların murisi Sıtkı tarafından 01.11.1970 tarihinde harici satış senedi ile vekil edenine satıldığını, o tarihten bu güne kadar taşınmazın davacı tarafından tasarruf edildiğini belirterek anılan parselin tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar Kemal ve arkadaşları vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Davalı-karşı davacılar Kemal ve arkadaşları tarafından N. 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/487 esas, 2000/187 karar sayılı dosyası ile davacı-karşı davalı Halit ve arkadaşı aleyhine açtıkları ecrimisil davasında; murisleri Sıtkı adına kayıtlı bulunan 2 ada 20 nolu parseli; davalıların haksız olarak işgal ettiklerini, patates ektiklerini, mahkemece yapılan tespitte 2.500.000.000 lira patates gelirinin söz konusu olduğunu, veraset ilamındaki paya göre kendilerine l.976.000.000 lira düştüğünü belirterek bu miktarın tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalılar Halit ve Makbule ecrimisil davasının reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

Daha sonra Kemal ve arkadaşları tarafından açılan ecrimisil dosyası N. l. Asliye Hukuk Mahkemesinin l999/208 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve davanın anılan dosya üzerinde yürütülmesine karar verilmiştir.

Dava kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, <satış vaadi suretiyle satılan gayrimenkul satış senedi> başlığını taşıyan 1.11.1970 tarihli satış senedine dayanılarak TMK. nun 7l3/l ve 3402 sayılı Kanunun 13/B-b maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.

Karşı dava ise haksız işgal tazminatına ilişkindir.

Mahkemece tapu iptali ve tescil davasının reddine, haksız işgal tazminatına ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı-karşı davalı Halit zilyetlik ve 01.11.l970 tarihli harici satış senedine dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Uyuşmazlık konusu 2 ada 20 sayılı parsele ait olduğu anlaşılan l0.9.l955 gün ve 43 sıra nolu tapu kaydı; dava konusu taşınmaz Hazineye ait iken 4753 ve 5618 sayılı Kanun hükümleri uyarınca dağıtıma tabi tutulması sonucu taşınmazın Sıtkı 'ya verilmesiyle oluşmuştur. Sıtkı sağlığında 01.11.l970 tarihli satış senedi ile taşınmazı Halit 'e sattığı ve devrettiği anlaşılmaktadır. Davalılar-karşı davacılar önce murisleri tarafından yapılan harici satış senedinin sahte olduğunu ileri sürmüş iseler de, daha sonra vekilleri; <murise ait resmi mercilerdeki imzaları bulamadık, araştırılmasına rağmen, yine temin edemedik. Bu nedenle imza incelemesi talebimizden dönüyoruz. Mevcut kanıtlara göre davaya devam ettirilsin.

Davacı davasını ispat etsin.> şeklinde beyanda bulunduğu 17.4.200l ve 14.6.2001 tarihli oturumlardaki yargılama tutanakları ile belirlenmiştir. Bu beyan bir yerde harici satış senedinin doğruluğunun kabulü anlamına gelmektedir. Öte yandan alım satım konusunda bilgileri olmamakla beraber taşınmazın l970 yılından beri bizzat davacı tarafından kullanıldığı keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarca ifade edilmiştir. N. Kadastro Müdürlüğünün l0.5.l999 gün ...-470 sayılı yazılarına göre A köyünde henüz kadastro çalışmalarının yapılmadığı, N Tapu Sicil Müdürlüğünün l3.8.l999 gün ...123-1117 sayılı yazıları ekinde gönderilen tapu kayıtlarının altına verilen beyana göre ise, kadastro çalışmalarının devam etmekte olduğu ve henüz bitmediğinin bildirildiği açıklanmıştır. Bu yazılara göre bölgede kadastro çalışmalarına başlandığı ancak taşınmazın bulunduğu A köyünde kadastro çalışmalarına henüz başlanmadığı anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33/son fıkrası <bu kanunun zilyede tanıdığı haklar, kadastrosuna başlanan bölgede zilyedin leh ve aleyhine açılan davalarda iddia ve def'i olarak ileri sürülebilir,> denildiğine göre bölgeye kadastronun girmesi ile zilyet lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerinin uygulanacağını öngörmüştür. Harici satış senedine karşı yapılan itirazdan dönüldüğüne göre, bizzat muris Mustafa oğlu Sıtkı ve alıcı Halit tarafından imzalanan harici satış senedine hukuken değer vermek gerekir. Söz konusu senet HUMK. nun 297. maddesi hükmüne uygun olarak düzenlenmiştir.

3402 sayılı Kanunun 13/B-b maddesi uyarınca <zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veya tanık sözleri ile ispat ettiği ve ayrıca en az 10 yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına tespit olunur.> hükmünü öngörmektedir. O halde davacı 01.11l.l970 yılında satın aldığı tarihten dava tarihine kadar taşınmazı aralıksız, çekişmesiz malik sıfatıyla kullandığı ve aradan 10 yıldan fazla süre geçtiği yerel bilirkişi, tanık beyanları ve harici satış senedi ile kanıtlandığına göre tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, davalılar-karşı davacıların açtığı ecrimisil davasının da reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Sonuç olarak belirlenen bu somut ve hukuki olgular karşısında tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, ecrimisil davasının ise reddine karar verilmesi gerekir.

Sonuç: Davacı davalı Halit vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.230.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 08.07.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************