Mesajı Okuyun
Old 21-09-2023, 08:37   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Aşağıdaki karar bir fikir verebilir.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2019/13869

Karar Numarası: 2020/6153

Karar Tarihi: 01.07.2020


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra borçluların zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, şikayetin kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği, alacaklı vekili tarafından alacaklı şirketin %100 hissesinin TMSF’ye ait olması nedeni ile alacağın Fon alacağı olduğu ve zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğu ileri sürülerek istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, alacaklı banka tarafından takip alacağının 23/07/2014 tarihinde ... . (Birleşim) Varlık Yönetim A.Ş.'ye temlik edildiği, alacaklı bankaca yapılan takibin devamına ilişkin işlemler nedeniyle alacağın 3 yıllık zamanaşımına uğramadan TMSF'ye temlik edildiği, bu nedenle alacağın, bu temlik tarihi itibariyle 20 yıllık zamanaşımı süresine tabi hale geldiği gerekçesi ile alacaklının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-b(2) maddesi gereğince kaldırılarak şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.

Takibin dayanağı bono olup takip tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 778. maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 749. maddesi gereğince, keşideciye karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren 3 yıldır.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 141. maddesinde TMSF’nin alacaklarına ilişkin dava ve takiplerde zamanaşımı süresi 20 yıl olarak öngörülmüştür. Aynı Kanunun 143/4. maddesine göre TMSF’nin en az yüzde yirmi hissedar olduğu varlık yönetim şirketleri, TMSF’den devraldığı alacaklarla ilgili olarak aynı Kanunun 132. maddesinin sekizinci fıkrasında TMSF’ye tanınan hak ve yetkileri kullanabileceği düzenlenmiş olup Bankacılık Kanunu’nun 132/8. maddesinde ise “Bu Kanunun 107 nci maddesi uyarınca bir bankanın alacaklarının devralınması hâlinde bu alacaklar, devir tarihi itibarıyla Fon (TMSF) alacağı haline gelir ve bu alacaklarla ilgili olarak borçlu aleyhine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılmış bulunan takipler ile alacağın tahsiline yönelik davalara kaldığı yerden devam edilir.” hükmü yer almaktadır. Bankacılık Kanunu’nun 107. maddesinde TMSF’ye devredilen bankalarla ilgili hükümler yer almakla birlikte TMSF’nin kendisine devredilen bankanın alacaklarını da devralabileceği düzenlenmiştir.

Sonuç olarak, bir alacağın Bankacılık Kanunu’nun 132/8. maddesi kapsamında TMSF alacağı haline gelebilmesi için bu alacağın, hisselerinin çoğunluğunun veya tamamının TMSF’ye intikal eden bankadan TMSF’nin kendisine devralmış olması gerekir. Bu şekilde TMSF’ye intikal eden alacaklar Bankacılık Kanunu’nun 141. maddesi uyarınca 20 yıllık zamanaşımına tabidir. Varlık yönetim şirketlerinin zamanaşımına ilişkin hükümden faydalanabilmesi için ise alacağın TMSF’den temlik alınmış olması ve hisselerinin en az yüzde yirmisinin TMSF’ye ait olması şarttır.

Somut olayda, takip konusu alacağın temlik eden ... Bankası A.Ş.’den temlik alan ... (...) Varlık Yönetim A.Ş.’ye 23.07.2014 tarihli temlik sözleşmesi ile devredildiği, bu hali ile alacağın TMSF’den temlik alınmadığı anlaşılmakla alacağın TMSF alacağı niteliği taşımadığı sabittir. Ayrı bir tüzel kişiliği bulunan ... (...) Varlık Yönetim A.Ş.’nin %100 hissesinin TMSF’ye ait olması yukarıda bahsedilen hükümlerin kendisi yönünden uygulanması sonucunu doğurmaz.


O halde, alacak bu hali ile bonoya ilişkin olup, 3 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin hükmü sonuç olarak doğru olması nedeni ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ: Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi’nin 03.10.2019 tarih ve 2019/769 E. - 2019/911 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01/07/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

www.legalbank.net