Mesajı Okuyun
Old 23-10-2022, 12:15   #2
Nestor

 
Varsayılan

Hâkimin kesin süreye ilişkin verdiği ara kararın Yargıtay’ın getirdiği kriterlere uygun olması gerekmektedir. Kesin süreye ilişkin ara karar açık bir şekilde yazılmalı, ara kararda yapılacak işler belirtilmeli, verilen süre yapılması istenen iş için yeterli olmalı, yapılması emredilen işler yargılama için gerekli ve tarafça bizzat yapılabilir olmalı ve ara kararda kesin süreye uyulmamasının sonuçları açıklanmalıdır. Sizin dosyanızda hakimin verdiği ara karar bu niteliklere uymuyorsa kesin süre verilmesi bir anlam ifade etmiyor.

Sizin de belirttiğiniz gibi tarafın işlemi yapması celse kaybına yol açmıyorsa yine geç yapılan işlem kabul ediliyor. Ancak bu durum daha çok tarafın sunacağı belge veya işlemden sonra bir işlem yapılmayacağı durumlarda uygulanıyor. Verilen süreye rağmen belgenin duruşmadan bir gün önce verilmesi durumunda bile zaten bu belgeye dayanarak başkaca bir işlem yapılmayacağından kesin sürenin sonuçları uygulanmaz şeklinde Yargıtay kararları var.

Sizin olayınız delil avansıyla ilgili olduğundan şöyle bir durum var: HMK yürürlüğe girdiğinde delil avansının süresinde yatırılmadığı durumlarda mahkemeler usulden ret veriyorlardı. Yargıtay'da önüne gelen bu dosyalarda ret kararı vermenin doğru olmadığını sadece tarafın o delile dayanma hakkının olmadığı yönünde kararlar vermesi üzerine artık mahkemeler ret kararı vermiyorlar.
Bilirkişi raporu almadan karar vermeyen mahkemelerin (örneğin hesap raporu) nasıl karar vereceklerini bilememekle beraber bu konuda şöyle bir pratik yaşadım: Bir dosyada davacı vekili verilen kesin süreye rağmen (ara karar Yargıtay kriterlerini taşıyordu) bilirkişi ücretini geç yatırdı. Hem dosya bilirkişiye gitmeden önce hem rapor geldikten sonra itirazlarımı yaptım. Mahkeme itirazlarımı dikkate almadan rapor doğrultusunda karar verdi.
Umarım sizin sorununuz da istediğiniz şekilde çözülür.