Mesajı Okuyun
Old 16-09-2022, 12:21   #2
a.grl

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukat3392
Merhaba meslektaşlarım,

Özetle tahliye taahhütnamesine dayalı tahliye talepli icra takibi yaptık 14 tahliye emri gönderdik. Borçlu imzasına itiraz etti.
Biz itirazın kaldırılması davası açtık ancak meslektaşlarım itirazın kaldırılmasının reddedileceğini imzaya itiraz olduğunu söylediler.
1. sorum şu, imzaya itiraz edildiği için sulh hukukta itirazın iptali davası mı açmalıydım ? Eğer yanlış şekilde davayı açtıysam müracaata bırakıp sulh hukukta genel davayı hemen açmalı mıyım ?

Yanıtlarınız için şimdiden teşekkürler

Merhaba meslektaşım,
Borçlu tarafından tahliye taahhüdündeki imzaya itiraz edilmiş ise uyuşmazlık yargılamayı gerektireceğinden davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde itirazın iptali ve tahliye şeklinde açılması gerekmektedir. Tahliye taahhüdündeki imzaya itiraz olması halinde İcra Hukuk Mahkemesinde dava açılması mümkün değildir. Konuya ilişkin bir Yargıtay kararını incelemeniz için yer veriyorum.

YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2015/1019
Karar Numarası: 2015/1686
Karar Tarihi: 23.02.2015

İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacılar tarafından davalı kiracı hakkında tahliye taahhüdüne dayalı olarak başlatılmış olan icra takibi nedeniyle düzenlenen tahliye emrine davalı kiracının yasal süresinde itiraz etmesi üzerine davacılar icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması, takibin devamı ve tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece istemin kabulü ile itirazın kaldırılmasına, kiralananın tahliyesine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, müvekkilinin malik olduğu taşınmazın aylık 500 TL bedel ile davalıya kiraya verildiğini, davalının kira dönemi içerisinde 15.06.2014 tarihinde kiralananı boşaltacağına dair 01.07.2013 tanzim tarihli tahliye taahhüdü verdiğini, buna rağmen kiralananı boşaltmayan davalı hakkında İstanbul 26.İcra Müdürlüğü’nün 2014/20434 sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek, itirazın kaldırılmasına ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili ise diğer itirazları yanında takibe konu 01.07.2013 tarihli tahliye taahhüdünün müvekkilince imzalanmadığını, sonradan doldurulduğunu iddia ederek tahliye taahhüdündeki yazı, tarih ve imzaya itiraz ettiklerini bildirmiş ve davanın reddini istemiştir. Mahkemece takibe dayanak edilen 01.07.2013 tanzim, 15.06.2014 tahliye tarihli tahliye taahhütnamesi altındaki imzaya itiraz edilmediğinden taahhütname altındaki imzanın davalı kiracıya ait ve geçerli olduğu hususunda çekişme bulunmadığı, borçlunun itirazını İİK’nun 275/2 maddesindeki belgelerden birine dayandırmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, itirazın kaldırılmasına ve kiralananın tahliyesine karar verilmiştir.

Kira sözleşmesi 01.07.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olup davalı; 01.07.2013 tarihinde düzenlenen taahhütname ile kiralananı 15.06.2014 tarihinde tahliye etmeyi taahhüt etmiştir. Kural olarak kira ilişkisi kurulduktan sonra alınan taahhütnamenin kiracının serbest iradesi ürünü olduğu kabul edilmelidir. Somut olayda tahliye taahhütnamesi 01.07.2013 tarihinde düzenlenmiş olup düzenleme tarihi itibariyle kiracılık ilişkisi mevcuttur.

Davacı, da söz konusu 01.07.2013 tanzim ve 15.06.2014 tahliye tarihli, adi yazılı nitelikte olan tahliye taahhüdüne dayanarak icra takibi yapmıştır. Ancak davalı vekili süresi içinde icra müdürlüğüne yaptığı itirazında; “müvekkilim bu tarihli bir tahliye taahhüdü imzalamamıştır” diyerek itirazda bulunmuştur. Alacaklı, noterlikçe resen tanzim edilmiş veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir belgeye dayanmadıkça, tahliye taahhüdündeki imza ve tahliye tarihine itiraz edilmesi halinde icra mahkemesinden kiralananın tahliyesi istenemez. Bu durumda mahkemece uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken hukuksal dayanağı olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Karar bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 23.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.