Mesajı Okuyun
Old 01-04-2021, 09:56   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Merhaba meslektaşlarım,

Müvekkil sıkça kaza yapılan bir kontrolsüz kavşağa gelince durup yolu kontrol ediyor ve yavaşça ilerlerken aracının ön kısmı tam kavşağın bitimine geldiğinde ana cadde üzerinden gelen motosikletle sağ önden çarpışıyorlar. Bölünmüş yoldan gelen aracın geçiş üstünlüğünün ihlali sebebiyle müvekkil kusurlu bulunuyor. Bölünmüş yolun ortasında görüşü engelleyen çit süsü verilmiş beton direkler mevcut. Kazadan sonra ve keşiften önce bu beton direkler kesilerek kısaltılmış. Kaza neticesinde çıkan hastane raporuna göre kemik kırığı, yaralanmanın hayati tehlike oluşturacak şekilde olduğu, koku duyusunda kayıp olduğu belirtilmiş (Sevk maddeleri TCK 89/1, 89/2-b ve e, 89/3-b, 53/6)

Müvekkile sadece duruşma gününü bildirir iddianame tebliği yapıldığından tensipte keşfe karar verildiğini görmemiş. Kollukta ifadesi alınırken işyerinin avukatı müdafilik etmiş o yüzden o avukata da iddianame tebliğ edilmiş. Sonuç olarak müvekkilin yokluğunda, katılan ve katılan vekilinin varlığında keşif yapılmış. Bilirkişi rapor düzenleyip dosyayı teslim etmiş. Ben henüz vekalet sunmadım, bilirkişi raporunu da görmedim.

Daha hiç duruşma yapılmadan, keşif yapılacağı haber verilmeden yapılan bu keşfin müvekkilimin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini düşünüyorum. Sonuçta sanığın da keşifte hazır bulunma hakkı var.

İlk duruşma iki hafta sonra görülecek, yoklukta yapılan işlemlere ilişkin neler yapabilirim? Dosyanın fotokopisini istesem duruşmadaki süre talebim reddedilir mi? Müvekkilin iyi niyetle uzlaşmaya çalıştığı ancak fahiş miktarda para istemeleri ve müvekkilin ekonomik gücünü aşması nedeniyle anlaşma sağlanamadığından bahsederken arabuluculuk sürecinde manevi tazminat yönünden anlaşma sağlandığını belirtmemde arabuluculukta gizlilik ilkesi açısından bir sorun oluşur mu?
Sayın avukat.fks;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "KEŞİFTE, TANIK VEYA BİLİRKİŞİNİN DİNLENMESİNDE BULUNABİLECEKLER" başlıklı 84. maddesine bakalım:
Alıntı:
(1) Keşif yapılması sırasında şüpheli, sanık, mağdur ve bunların müdafii ve vekili hazır bulunabilirler.

(2) Tanık veya bilirkişinin duruşma sırasında hazır bulunamayacağı veya oturduğu yerin uzaklığı nedeniyle bulunmasının güç olduğu anlaşılırsa, bu tanık veya bilirkişinin dinlenmesinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.

(3) Mağdur, şüpheli veya sanığın huzuru, tanıklardan birinin gerçeğe uygun tanıklık etmesine engel olabilecekse, o işte şüpheli veya sanığın bulunmamasına karar verilebilir.

(4) Bu işlerde hazır bulunmaya hakkı olanlar, işin geri bırakılmasına neden olmamak koşuluyla, işlerin yapılması gününden önce haberdar edilirler.

(5) Şüpheli veya sanık tutuklu ise, hâkim veya mahkeme tarafından ancak zorunlu sayılan hâllerde keşifte hazır bulundurulmasına karar verilebilir.

Üçüncü ve dördüncü fıkralarda tanığın/tanıkların gerçeğe uygun tanıklık etmesine engel bir durum var ise sanığın keşifte hazır bulunmayacağı yönünde karar verilebileceğinden ve keşiften önce haberdar edilmelerinden bahseder. Bu koşullara aykırı bir keşif gerçekleştiğinden hareketle keşfe itiraz edip sanığın katılımının sağlandığı yeni bir keşif yapılmasını talep edebilirsiniz. Diğer sorularınıza dair meslektaşlarımız katkı sunabilirler.

Saygılarımla...