Mesajı Okuyun
Old 24-03-2021, 16:50   #12
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat6611
a Bendinde belirttiğiniz şekilde tapu iptal ve tescil davası yerine mülkiyet davalıda bırakılarak tazminat isteyemez miyiz ? Ayrıca müvekkilimin birisi çocuk ve zihinsel engelli hukuki yararı var diye düşünmekteyim.

Ben kişisel görüşümü 09.02.1918 tarihli cevabımın (1/a) bendinde ve bugünkü cevabımın 3.numaralı bendinde açıkladım. Ayrıca "muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku olmadığı ,davacının bu konuda tercih hakkı bulunduğu" hakkındaki Yargıtay kararına da yer verdim. Bunun dışında aşağıdaki karar da tazminat talebi ile ilgilidir. Bozma ilamında muris muvazaasında tazminat talep edilmeyeceği şeklinde bir görüşe yer verilmiş değildir. Görüşüm "mülkiyet davalıda bırakılarak tazminat istenebileceği" yolundadır. Fakat davanızı şu şekilde açın demekte kendimi yetkili görmüyorum. Bu hususun değelendirilmesi kuşkusuz siz aittir.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2016/4590

Karar Numarası: 2019/2404

Karar Tarihi: 04.04.2019


MURİS MUVAZAASI HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI TAZMİNAT İSTEMİNDE DENETİME ELVERİŞLİ BİLİRKİŞİ RAPORU ALINMASI GEREKTİĞİ

Özeti: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.Davanın konusunu teşkil eden bir taşınmazın değeri belirlenirken cins ve nev'i, yüzölçümü, değeri etkileyebilecek tüm nitelik ve unsurlar, varsa imar durumu, vergi beyanı, resmi kurumlarca yapılmış değer takdirleri; taşınmaz arazi ise malın mevki ve koşullarına göre olduğu gibi kullanılması durumunda getirebileceği net gelir, arsa ise emsal satışlara göre olması gereken satış değeri; taşınmazda yapı var ise, resmi birim fiyatları, maliyet hesapları ve yıpranma payı ile bedelin saptanmasında etkili olacak diğer objektif ölçülerin gözönüne alınmasında zorunluluk vardır. Değinilen bu esasların da ancak konusunda uzman bilirkişiler tarafından değerlendirilebileceği açıktır.Hal böyle olunca, taraflardan da sorulmak suretiyle emsal satışların sunulması halinde mukayeseli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekmektedir.

Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.

Davacılar, mirasbırakan ...’ün maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki ..., ..., ... ve ... nolu bağımsız bölümleri davalı ikinci eşine satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazların temlik tarihlerindeki gerçek değerlerinden miras paylarına karşılık 47.812,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, zamanaşımı itirazında bulunup muvazaanın söz konusu olmadığını, temlik tarihlerinde mirasbırakanla evli olmadığını, satış işlemlerinin gerçek olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerde; mirasbırakan ...’in maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki ... nolu bağımsız bölümü 18.07.1997 tarihinde, ..., ... ve ... nolu bağımsız bölümleri ise 23.12.1997 tarihinde davalı ikinci eşi ...’e satış suretiyle temlik ettiği, 1946 doğumlu murisin 25.01.2003 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak boşandığı eşi ...’den olma davacı çocukları ..., ... ve ... ile davalı ikinci eşi ... ve ...’ten olma dava dışı oğlu ...’un kaldığı anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki; mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek davanın kabul edilmesinde ve mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.

Ne var ki; denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak sonuca gidilmiştir.

Bilindiği üzere; davanın konusunu teşkil eden bir taşınmazın değeri belirlenirken cins ve nev'i, yüzölçümü, değeri etkileyebilecek tüm nitelik ve unsurlar, varsa imar durumu, vergi beyanı, resmi kurumlarca yapılmış değer takdirleri; taşınmaz arazi ise malın mevki ve koşullarına göre olduğu gibi kullanılması durumunda getirebileceği net gelir, arsa ise emsal satışlara göre olması gereken satış değeri; taşınmazda yapı var ise, resmi birim fiyatları, maliyet hesapları ve yıpranma payı ile bedelin saptanmasında etkili olacak diğer objektif ölçülerin gözönüne alınmasında zorunluluk vardır. Değinilen bu esasların da ancak konusunda uzman bilirkişiler tarafından değerlendirilebileceği açıktır.

Hal böyle olunca, taraflardan da sorulmak suretiyle emsal satışların sunulması halinde mukayeseli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak eksik inceleme ile sonucu gidilmesi doğru değildir.

Davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, davacıların belirtilen nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
( Legal )